Ali Fikri Işık yazdı;
Geçen hafta CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu “Kürdistan lafından rahatsız olduğunu” kamuoyuna duyurdu. Kürdistan lafından rahatsız olmak, Dicle’den Fırat’tan rahatsız olmak demektir. Kürdistan lafından rahatsız olmak demek, her sabah Kürtlerin dünyasını aydınlatan güneşten rahatsız olmak demektir. Güneşin, Dicle ve Fırat'la yarattığı, kültürden rahatsızlık duymak demektir. Dicle ve Fırat'ın güneşle konuştuğu dilden rahatsızlık duymaktır. Yer altı sularından, yer üstü ağaç gölgelerinden rahatsız olmaktır. Suyun ve gölgelerin şarkılarından rahatsız olmaktır. Kürdistan kahırlı bir coğrafyadır, bu coğrafyanın acılarından rahatsız olmaktır. Suyun, gölgenin güneşin ve ağaçların temsil ettiği, mağrur bir hayat tarzından rahatsız olmaktır. Kürdistan'dan rahatsız olmak, Kürtleri var eden ve bugünlere taşıyan bütün o kadim geleneklerden rahatsız olmak demektir.
Kim bilir belki de dağlarından rahatsız olmaktır, bu rahatsızlığın adı ya da yollarından rahatsız olmaktır bu hastalığın adı. Bir nesneden rahatsız olmak, doğal olmayan bir zihin dünyasına sahip olmak anlamına gelir. Doğadan rahatsız olmak, doğal bir şey olmasa gerek. Çünkü insan bütün kültürünü doğaya bakarak üretir; daha doğru bir deyimle, doğayı taklit ederek kültür üretiriz ve o kültür bizi hayatta tutar. Kürdistan'dan rahatsız olmak, Kürt kültüründen rahatsız olmaktır ilk elden. Kültür insanı hayatta tutar ve ona kendine özgü bir biçim verir. Rahatsızlık duyuluyorsa, bütün bunlardan duyuluyordur. Azı çoğu yok, sağı solu yok, güneyi kuzeyi yok, toptan hepsinden rahatsız olmak demektir bu arızalı rahatsızlık.
İnsanlar gökten zembille yeryüzüne inmezler. İnsanların doğup büyüdüğü yurtları, mekanları, vatanları olur. Hiç kimse bir ağacın kovuğunda dünyaya gelip büyümemiştir; her insan bir başka insanoğlunun evladıdır ve bir geçmişe ve yurda sahiptir. Kürtlerden rahatsız olmayı anlarım. Kürtleri sevmemeyi de anlarım. Nihayet insani ilişkilerden ve insanla insanın temasından söz etmiş oluruz. Bu tavrı beğeniriz beğenmeyiz bu başka bir şey, böyle bir tavrın insani değerler açısından neye tekabül ettiği de başka bir şey ama cansız bir nesneden rahatsız olmak, işte bu anlaşılır durmuyor. Retorik olarak her cansız nesnenin sembolleştirdiği bir anlam dünyası var; Kürdistan da Kürtlerin yurdu olarak bu sembolik değeri omuzlamış oluyor.
Kürdistan lafından rahatsız olmak esasen Kürtlerden rahatsız olmak anlamına geliyor: Üstü örtülen bu anti Kürt algı oluyor. Kelimenin anlam bilimi açısından rahatsız olmak, rahatsızlık verici durum veya tavırlara maruz kalmayı gerektiriyor. Öyle ya birinden rahatsız oluyorsanız, onun mutlak surette sizi rahatsız ediyor olması lazım gelir. İşte bu noktada Kürdistan'ın, Kılıçdaroğlu’nu nasıl rahatsız ettiği, herhalde bir bilmece kadar çetin ve çetrefilli bir sorudur.
Aslında burada anlamlı soru şudur: Kılıçdaroğlu bunu bu koşullarda neden söyleme ihtiyacı duydu? Bir siyasi partinin genel başkanı bir şey söylüyorsa, söylemin siyasi anlamı, sürecin karakteri içinde gizlidir. Kısa süre önce Kılıçdaroğlu, özellikle de HDP üzerinden geliştirilen siyaseti Kürtler için daraltan ve işlevsizleştiren devlet politikasına tepki göstermişti. İktidarın gayrimeşru ilan ettiği HDP’yi siyaseten sahiplenip, meşruiyetinin altını çizmişti. Galiba bu haklı ve doğru çıkış partisinde ciddi tepkilere neden olmuş. Bu yanıyla “Kürdistan lafından rahatsız oluyorum” söylemi bir tür rövanş almak gibi tasarlanmış, öyle duruyor.
Kılıçdaroğlu “HDP meşru bir partidir” dediğinde, ilk kazan kaldıran kesim CHP’nin yarı Kemalist ama çoğu İttihatçı kesimi oldu. İttihatçıların yeminli Kürt düşmanları olduklarını biliyoruz. Kendi iktidarları için seçtikleri günah keçisi Kürtlerdir. Kılıçdaroğlu bu hamlesiyle bu kesimi teskin etmeye çalışıyorsa, bu ırkçı niyetlerle dillendiren bir söylem olur. Çünkü anti Kürt siyasetinin tek adresi var o da ırkçılıktır. Irkçılığa bakıp, “Ben bu ırkçılıktan rahatsızım” demek varken, Kürdistan'dan rahatsızım demek, ırkçılığın ekmeğine kocaman bir yağ sürmektir.
Ontolojik olarak Kürtler, Kürdistan'la bir bütündür. Kürt olmadan Kürdistan olmaz, Kürdistan olmadan Kürt olmaz. Bu bütünlük sosyolojik ve politik niteliklerden oluşur. Sosyolojisi tartışma dışıdır ve bu yazı o tartışma dışılığını açıkça söylüyor. Politik yanıysa elbette politik mücadelenin nesnesi ve öznesidir.
Kaynak: K24 Türkçe