Milli Gazete'nin geçtiğimiz günlerde birinci sayfasında yer alan sansür ilanı kamuoyunda ses getirmeye devam ediyor.
"Bu bir sansür girişimi" başlığı ile sürmanşetten duyurulan ve 3. sayfada yer alan BİM'in sansür teklifine ilişkin Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, önemli açıklamalarda bulundu. KRT TV’nin konuğu olan Mustafa Kurdaş, " Biz bunu bir deşifre amacıyla değil ama kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla sunmuş olduk.” İfadelerini kullandı.
İlgili yazı: Bir gazete için reklam önemlidir ama reklamın sansüre alet edilmesi kabul edilemez
İşte Kurdaş’ın konuşmasından satır başları:
Bugün Türkiye medya tarihine baktığımız zaman bunun örneği çok var ama kamuoyuna mal edilmesi yok. Türkiye bu konuda ilk defa reklam veren bir marka üzerinden sansüre şahit oluyor. Bu da Türkiye’de gazeteciliğin nerelere sürüklendiğinin bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor.
Aslında bunun benzerini başka dönemde, bir başka konuda da yaşadık. Onu da benzer bir şekilde kamuoyuna mal etmiştik. O, NBŞ ile ilgili bir durumdu. Yine Milli Gazete olarak yaklaşık 7-8 sene üzerinde durduğumuz bir mevzuydu.
NBŞ ile ilgili bir dernek bize reklam vermişti. Belki bizim arka sayfamızda 10 bin TL’ye girecek bir ilan için 60 bin TL’lik bir teklif sunulmuştu. Ama biz o ilanı da girmemiştik. Bunu da ilan etmiştik. Buna gönlümüzün razı olmayacağını, yayın politikamıza uygun olmayacağını söylemiştik. O durum, reklam verip bizi susturma çalışmasıydı. Bu da eğer haberi çekmezseniz reklamı almazsınız sansürüydü.
İlgili haber: Ülkenin beyaz sayfası
Biz bunu bir deşifre amacıyla değil ama kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla sunmuş olduk.
Bazen kitle iletişim araçlarının imkanı markalara karşı silah olarak kullanılıp hatta tehditle şantajla kendi ekranlarına ya da sütunlarına reklam alan kötü örnekler var.
O yüzden biz bu yöntemin karşısındayız. Yani herhangi bir markaya baskı uygulayıp onun reklamını yayınlamak ve parasını almanın da ve bir markanın da reklam verip sansür teklif etmesine de karşıyız.
Onun için Milli Gazete’nin önemli bir işe imza attığını ve bu konunun iletişim fakültelerinde örnek bir sansür çalışması bakımından ders kitaplarına da konması gerektiğini düşünüyorum.