Tarih: 13.07.2020 12:47

Kürd Kimlikli Eşit Yurttaş

Facebook Twitter Linked-in

Ben bu cümleden ve bu cümlenin ifade ettiği anlamdan ziyade; bu ifadenin sahibi olan insandan bahsetmek istiyorum önce.

Sanırım bugün, Türkiye ve Kürdistan’da herkes Orhan Kotan adını duymuştur.

Kimi şiirlerinden, kimi yayıncılığından, kimi devrimci ve örgütçülüğünden, kimi de Ahmet Kaya’nın türkülerinden… Çünkü Ahmet Kaya’nın en popüler şarkıları Orhan Kotan’ın şiirlerinden bestelenmiştir.  Çok az bir siyasi çevre de Mümtaz Kotan’la kardeşliğinden dolayı tanır.

Ancak, Orhan Kotan başlı başına bir kâmil ve her parmağında ayrı bir marifet olan,yetenekli bir değerdi. Her şeyden önce eylem adamıydı. Bana göre O; ele-avuca sığmayan, yüreği batman batman bir cıvaydı.

Ben Orhan Kotan abiyi 1972-73’lerde tanıdım.

O zaman Kırşehir Parasız Yatılı Öğretmen Okulu’nda okuyordum.

Her cumartesi-Pazar günü Ankara’ya giderdim.

Batman’dan sonra Kırşehir bana bir köy gibi geliyordu.

Ve bir defasında –nasıl olduysa, kim vesile olduysa- Komal Yayınları’na uğradım.

Orda tanıştım Orhan Abi ve  İsmail Hoca ile. Ve daha bir çok 68 kuşağı  abilerimizle.

Ben içlerinde en çok Orhan Kotan ve İsmail Beşikçi Hoca’yı sevdim. Onlar da sanki akrabaydılar.

Huyları, suları, sempatik ve sevecenlikleri aynıydı.

Hatta İsamil Hoca Kürdçemin düzgünlüğünden dolayı. ‘’Şükrü, ara sıra gel git. Hatta Ceğerxwin’in Kürdçe şiirlerini bize Türkçe’ye çevirme işinde çalış’’ dedi. Benim masaüstü işlerle aram iyi değildi. Ama yüreğim Orhan’la, onun şiirleriyle meydanlara koşuyordu. Onun ‘’Gururla Bakıyorum Dünyaya’’ şiir kitabı çıktığında dünyalar benim olmuştu. Hem okuyor hem de kitabı satıyordum.

Mezun olduğumuzda onun kitabının adını afiş yaptık. Oyunumuzu oynadık. Ve Kürdistan’a dağıldık.

Bu benim Orhan abiyi kaybedişimdi. Ama gerek Beşikçi Hoca’nın sosyolojik form testlerini Mardin kırsalında doldurma ve ona gönderme ve Grup Botan Amatör Tiyatro Topluluğu’nun 33 Kurşunu okurken fotomu da yollamış ve o da klişesini çıkararak beni bu hareketle tarihsel bir arenaya taşımıştı.

O fotom benden hep önde gitti.

Koçgiri Halk Hareketi, Mehmet Emin Zeki’nin Kürdistan Tarihi’ne kapak oldu.

Yetmedi bir de RİZGARİ amblemi yaptı iyi mi?

X

İsrafil siyaset düdüğünü öttürdüğünde, her birimiz tesbihin kopan ipliği gibi dünyanın dört bir bucağına dağıldık.

Ben Almanya-Essen’de ciğerle kapışırken, Orhan Abi ise İsveç-Stockholm’de Böbreğinin birini yitirmiş ve tek böbrekle, dializle yaşama tutunurken atının terkisinde yine kavga vardı. Kürdistan Press’i çıkarıyordu. O işlemeyince bu sefer Türkiye’ye gitti. Orada Realite’yi çıkardı. Ve tezini ileri sürdü:

KÜRD KİMLİKLİ EŞİT YURTTAŞ!..

Tek başına hem de. Partisiz, örgütsüz ve cemaatsiz.

Buna en çok kızan ve köpüren kim oldu biliyor musunuz?

Abdullah Öcalan ve PKK’sı.

Yek pare, her taraftan saldırdılar.

‘’Hain, Türk Devletinin ajanı. Vs.. vs…’’

Ölümle tehdit ettiler.

Orhan abi zerre kadar yolundan sapmadı. Ve

‘’Abdullah’ta beni vuracak ve vurduracak yürek yok. Ben onu iyi bilirim’’ dedi.

Ve  Kırmızı Sakallı, Topal Karınca misali Orhan abi o kutsal yolunda yürürken, zamansız aramızdan ayrıldı.

Tabi o yol ve o tez de ortada kaldı.

Tıpkı Halil Cibran’ın ölümü gibi nasıl kalem (Mehcer) grubu yok olduysa, Realite de  Kürd Kimlikli Yurttaş da beleklerde kaldı.

Şimdi düşünüyorum da; ‘’Bağımsız Kürdistan’’ talebinden ‘’Demokratik Cumhuriyete gelen Öcalan ve tarikatı PKK buna ne diyecek?

Benimki de iş ha…. Ne diyecekler?

Ya ‘’taktik heval taktik’’ ya da yalancı ve yüzsüze tükürmüşler ‘’ yarabi şükür hikmetine sual olunmaz’’a yorumlayacağız.

Ben burada durumdan vazife çıkarıyorum.

Orhan abinin bu tezini ben savunacağım.

O bir böbrek verdi.

Ben Fransız ciğerimi ortaya koyuyorum.

Kim ne koyacaksa buyursun!

Haydi yolcu yolunda, solcu solunda gerek.

Yolcu var mı? Yolcu yolunu açar.

(….)

13. temmuz 2020

Bir tren Yolculuğundan…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —