2018 Dünya Kupası Fransa´nın şampiyonluğuyla sona erdi. Fakat turnuva öncesinde, hatta ikinci tur ya da çeyrek final aşamasında bile Fransa-Hırvatistan finali öngörülmüyordu. Yani Fransa´nın ismi final için anılsa Hırvatistan´ın bahsi geçmiyordu. Kupayı kazanması muhtemel ekipler arasında gösterilen Fransa, Dünya Kupası kazanan en genç takım olmayı da başardı.
Final mücadelesinin ilk yarısı bittiğinde Fransa adına rakamlar şöyleydi: 1 korner, 1 şut ve 2 gol. Neymar´ın rol çalmasıyla turnuva boyunca kendini yere atma/faul alma konusunda ondan geri kalır bir performans sergilemeyen Mbappe, Griezmann ve Umtiti gibi oyuncularla Maviler, turnuva boyunca çok sayıda duran top kazandı. Öncesinde Hırvatistan kalesine hiç gelemedikleri ve sonrasında golü buldukları duran top da Griezmann´ın ustalığıyla kazanılmış bir fauldü. Evet, günümüz futbolunda bu da ?oyunun? bir ?gereği/gerçeği?. Ama kabullenilmeyecek ölçüde hilekârca.
TEKNİĞİN OLANAKLARIYLA YENİDEN ÜRETİLEN GÖRÜNTÜLERLE RIZA ÜRETME SÜRECİ
Oyun oynamaya çalışan taraf ilk yarıda Hırvatistan´dı. Bunun karşılığını beraberlik golünün bularak da aldılar. Ancak tam maç rayına oturacaktı ki VAR çok da anormal bir durum yokken devreye girip hakem Nestor Pitana´nın kafasını karıştırınca Fransa durduk yere bir penaltı kazandı. Pozisyonun penaltı olduğunu savunanların yegane dayanak noktası topun elle olan lüzumsuz teması. Ancak teknolojinin oyunun gerçekliğinden götürüsü şu: Ağır çekim (slow motion) görüntü kaydeden kameralar izlediğiniz bir sahnenin, zamanını olağan akışından çok daha uzun sürede gösterdiği, hareketleri de olması gerekenden çok daha yavaşlattığı için izleyenin algısını bozuyor. (Normal gösterim hızı saniyede 25 kare iken, yavaşlatılmış çekimlerde saniyede 1000 karelik görüntüler kullanılıyor.)
Finaldeki penaltı pozisyonundan ilerlersek, saliseler içerisinde cereyan eden olayı bu şekilde izleyince topun oyuncunun yasaklı bölgesinde geçirdiği süreyi çok daha fazlaymış gibi sunan yavaşlatılmış tekrar gösterim, insanları pozisyonun penaltı olduğu konusunda ?ikna etme? işlevi görüyor. Ya da hareketlerin çok yavaş akışı ile oyuncunun serbest devinen, vücudunun hareketiyle yönelen kolunu fazlasıyla bilinçli olarak topa doğru götürdüğü konusunda? Ama pozisyonu bire bir hızıyla izlerseniz ortada ?ovvv? dedirtecek derecede bilinçli bir ?elle oynamanın? olmadığı görülecektir. Bu pozisyon özelinde değil sadece, futbolun içinde olması gereken vücut temasları da bu yavaşlıkta izlendiğinde sanki deprem etkisi yaratmışçasına büyük bir darbe olduğuna inandırıyor biz pasif izleyicileri. Özetle, ?tekniğin olanaklarıyla yeniden üretilen görüntülerle futbol seyircisi için rıza üretme süreci? diyebiliriz. Şunu hemen eklemekte yarar var, bu söylediklerim VAR için değil, televizyon oyununa evrilen futbolun dönüşüm sürecinde uzun süredir yaşanılan bir durum. VAR tüm bu teknik sürecin sonucu.
Velhasıl, ilk yarıyı bu şekilde önde kapatan Fransızlar ikinci yarıda da iki uzaktan şut golü bulunca maçın da sonu geldi. Fransa göz kamaştıran kadrosunun hayal ettirdiği futbolu çok küçük anlara, oyunun akmasını engellediği kısır futbolu genele yayarak kazandı şampiyonluğu. Ve evet, amaç kazanmaksa, kazanmak için de taktik kurgu bu idiyse, başarıyla uygulandı ve sonuç alındı. İkinci turda 4-3 kazandıkları Arjantin maçı haricinde -ki orada maçın kendisi güzeldi, tek başına bir takımın oyunu değil- keyifli bir oyun izletemedi Fransa. Dolayısıyla da bu şampiyonluğun iyi bir hikâyesi olmadı.
Kaynak: Gazete Duvar