Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kültürel Hakların Çerçevesi Üzerine Düşünceler (I)

Kadir Canatan Yazdı;

Kültürel Hakların Çerçevesi Üzerine Düşünceler (I)

Bir önceki hafta “kültüralist çözümler” ifadesini yorumlarken, demiştik ki, bu yaklaşım “kültürel hakları” dışlamaz. Bununla birlikte kültürel hakların çerçevesi hakkında bir belirleme yapmadık. Bu haftaki yazımızda bu kavramın nasıl bir muhtevaya sahip olduğunu ele alacağız.

Kültürel hakların nelerden ibaret olduğuna dair soru, ilk etapta “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”ni akla getirmektedir, ama bu belge kültürel haklar konusunda bize fazla bir şey söylemez. Çünkü bu belge, sahip olduğu liberal felsefi arkaplanı sebebiyle bireysel haklara odaklanır ve kolektif/grup hakları kavramını açıkça tanımlamaz. Sadece 27. Madde, kültürel kimliğin korunmasını ve yaşatılmasını desteklediği için etnik, dini veya kültürel toplulukların haklarına bir zemin oluşturabilir.

Daha açık bir biçimde grup haklarına vurgu, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi gibi sonraki insan hakları belgelerinde yer almıştır.

Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (ICCPR, 1966) bireysel hakları temel almakla birlikte, bazı maddelerinde kolektif haklara da yer verir. Özellikle azınlık hakları ve halkların kendi kaderini tayin hakkı bu sözleşmede önemli bir yer tutar. Bu sözleşmenin ilk maddesi “Kendi Kaderini Tayin Hakkı” başlığını taşır ve burada ulusal toplulukların bağımsızlık ve özerklik haklarını dolaylı olarak tanınır. Ancak bireysel hakların kolektif yorumuyla sınırlıdır ve doğrudan ayrılıkçı hareketleri destekleyen bir hüküm içermez. Azınlık haklarını ele alan ikinci madde ise daha açık bir söyleme sahiptir: “Etnik, dinsel veya dilsel azınlıklara mensup kişilerin, kendi topluluklarına özgü kültürden yararlanma, kendi dinlerini yaşama ve ibadet etme ya da kendi dillerini kullanma hakları inkâr edilemez.” Ancak bu hak, bireylerin azınlık topluluklarına mensup olmalarına dayanır; dolayısıyla doğrudan “grup hakları” olarak değil, bireylerin azınlık kimliği çerçevesinde haklarını kullanabilmesi olarak düzenlenmiştir.

Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (ICESCR, 1966), bireysel hakları merkeze alsa da, bazı maddeleri doğrudan veya dolaylı olarak grup haklarını tanır ve korur. Bu sözleşme, özellikle halkların kendi kaderini tayin hakkını, azınlık ve yerli toplulukların kültürel haklarını, sendikal hakları ve toplumsal grupların ekonomik, sosyal gelişimlerini güvence altına alır.

Sözleşmenin birinci maddesi, tüm halkların kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğunu belirtir. Bu hak kapsamında halklar, kendi politik statülerini belirleyebilir ve ekonomik, sosyal, kültürel gelişimlerini serbestçe sürdürebilirler. Aynı zamanda doğal kaynaklarını kullanma hakları da bu madde kapsamında korunur. Bu madde, özellikle sömürgecilik sonrası bağımsızlık hareketleri ve yerli halkların haklarını savunmada önemli bir temel oluşturur.

Sözleşme, devletlere tüm bireylerin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya diğer görüşler, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğum ya da başka statülerine bakılmaksızın ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanmasını sağlama yükümlülüğü getirir. Bu madde, etnik ve kültürel grupların haklarını dolaylı olarak güvence altına alır ve ayrımcılığı önlemeye yönelik hükümler içerir.

Sözleşmenin 15. maddesi, herkesin kültürel hayata katılma hakkını tanır. Kültürel kimliğin korunmasını güvence altına alan bu madde, azınlıkların kendi dillerini, geleneklerini ve sanatsal ifadelerini sürdürebilmeleri için devletlere yükümlülük getirir. Bu bağlamda, azınlık grupları ve yerli halklar için eğitimde ana dillerinin kullanılması, kültürel miraslarının korunması ve geliştirilmesi gibi haklar korunmuş olur.

Sonuç olarak ICESCR, doğrudan “grup hakları” ifadesini kullanmasa da, halkların kendi kaderini tayin hakkını tanıması, kültürel hakları koruması, işçilerin sendikal örgütlenme hakkını güvence altına alması ve sosyal güvenlik önlemleriyle toplumsal grupları desteklemesi açısından kolektif hakları içeren bir sözleşmedir. Özellikle azınlıklar, yerli halklar, işçi hareketleri ve dezavantajlı topluluklar, bu sözleşmeden doğrudan faydalanabilecek gruplar arasında yer alır.

Grup haklarından ve özellikle de kültürel haklardan bahseden en önemli ve son uluslararası sözleşme Bölgesel veya Azınlık Dilleri için Avrupa Şartı ile Ulusal Azınlıkların Korunmasına İlişkin Çerçeve Sözleşme’dir. İlk sözleşme 1992 yılında kabul edilmiş, ancak1998’de yürürlüğe girmiştir. İkincisi ise 1995 yılında kabul edilmiş, ancak 1998’de yürürlüğe girmiştir. Bu iki sözleşmenin imkanları ve sınırlılıkları hakkında bir sonraki hafta genişçe duracağız.

 

Kaynak: Farklı Bakış



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER