Abdullah Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı çağrısı, İmralı Heyeti tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen bir basın toplantısında kamuoyuna açıklanmasıyla birlikte metinde yer alan bir ifade özellikle dikkat çekti ve çeşitli tartışmalara konu oldu. Bu ifade aynen şöyledir: “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır.” Bu ifade analiz edildiğinde üç öğenin vurgulandığı görülmektedir.
Türkiye kamuoyu, nasıl ki ilk defa İstanbul Sözleşmesi’ye “toplumsal cinsiyet” veya “toplumsal cinsiyet eşitliği” gibi kavramları yeni duymuş ve bununla bazı kesimler akla hayale gelmeyen senaryolar yazmışsa, şimdi de barış çağrısı mektubunda yer alan “kültüralist çözümler” ifadesiyle yine bazı kesimler olmadık şeyler ileri sürmektedirler. Şimdi bu konuyla bağlantılı birkaç alıntı yapmak istiyorum.
Bir sosyal medya platformunda (eski Twitter yeni X) Kürt Stratejik Araştırma Merkezi adına yapılan bir açıklamada “Kültüralizm Nedir?” diye bir soru soruluyor ve buna şöyle bir cevap veriliyor:
“Kültüralizm, bir halkın kendi tarihini, dilini, geleneklerini ve değerlerini yaşatma ve bu değerler üzerinden dünyaya varlık gösterme çabasıdır. Bu bağlamda kültüralizm Kürtler için bir varoluş alanı yaratmaktadır. Birileri “kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” derken Kürdün tarih, dil, gelenek ve değer unsurlarına da artık sahip çıkılmaması gerektiğinden söz etmektedir.”
Kürdistan Komünist Partisi (KKP), “Öcalan’ın çağrısında bazı tespitlere katılmıyoruz” açıklamasında aynı konuda şu görüşlere yer vermektedir:
“Öcalan’ın çağrısını birçok açıdan önemsiyoruz ancak şu tespit ve önermelerine katılmıyoruz: “Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır”. Bu tespite katılmıyoruz çünkü Kürtler de bir millettir ve her millet gibi kendi kendini federal, özerklik veya bağımsız yönetme hakkına sahiptir. Devletin ve Cumhur İttifakı’nın; demokratikleşme ve hukuki iyileştirmeler yönünde atacağı adımlar önemlidir, Kürdistan meselesinin çözümüne katkı sunar, zeminini olgunlaştırır ama çözmez! Çünkü Kürt meselesi bir millet ve ülke meselesidir.”
Son bir alıntıyı da Eski TBMM Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Rûdaw’a verdiği röportajından yapalım:
“Öcalan kültürel haklar konusundaki taleplerden de vazgeçin diyor. Cümleyi ben öyle anladım. Yani kâğıt yanımda siz de de varsa söylersiniz. Onlar da gerçeği gördüler. Şimdi bütün mesele, bu haklar, şunlar bunlardan ziyade silah bırakın ve kendinizi feshedin noktasında. Tek atımlık barut. Söyledi, karşı taraf ne yapacak bunu bekliyoruz. Arka planında A, B, C planları veya önü arkası diye bir şeyin olduğunu düşünmüyorum. Bu Bahçeli için de böyle.”
Barış Çağrısında Kültürel Haklar Değil, Kültüralist Çözümler Reddediliyor
Farklı kesimlerden yaptığımız bu alıntılarda ortak bir nokta dikkat çekiyor: İddiaya göre Öcalan, Kürt meselesinin çözümünde kültürel hakları reddediyor! Bir metin herhalde bu kadar yanlış anlaşılamaz. Aceleyle ve belirli bir donanımdan yoksun olarak söylenmiş bu sözler, kültüralizm kavramının tamamen yanlış anlaşılmasından kaynaklanmaktadır. Eğer bir sosyal bilimler sözlüğü veya ansiklopedisi karıştırılmasıydı, kültürel haklar ile kültüralizm arasındaki farkı kavramak pek zor olmayacaktı.
Kültüralizm, bireylerin ve toplumların kimliklerini, davranışlarını ve düşünce yapılarını kültürel faktörlerle açıklayan bir yaklaşımdır. Kültüralizm, özellikle antropoloji, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi alanlarda kullanılan bir kavramdır ve genellikle kültürün belirleyici bir unsur olduğunu vurgular. Kültüralizmin ana parametreleri şunlardır:
Kısacası: Kültüralizm bir yaklaşım ve bir perspektiftir. Öcalan şunu söylemek istiyor: Kürt sorununu kültüralist bir perspektifle ele alamazsınız. Kürt sorununun tarihsel, toplumsal, ekonomik, kültürel ve hatta uluslararası boyutları vardır. Böyle karmaşık bir sorunu kültürel faktörlerle izah edemezsiniz.
Daha somut olarak “Kültüralist çözümler” ifadesi, asla Kürtlerin kültürel haklarını dışlayan ve gereksiz gören bir ifade olarak anlaşılamaz. Kürt sorunun izahı kültüralist bir perspektifle analiz edilemeyeceği gibi kültüralist bir yaklaşımla da çözülemez! Kültüralist çözüm, Kürt halkını kültürel bir grup olarak ele alır ve kollektif bir grup olarak onlar için belirli talepler üretir. Sözgelimi Kürt halkı için mecliste belirli bir kontenjan, belirli bir eğitim şekli, belirli bir sendika, belirli bir parti, belirli bir yayın kurumu vs. talep eder.
Dünyadan bir örnek vermek gerekirse Kanada’nın Quebec bölgesinde Fransız aileler çocuklarını Fransız okullarına göndermek zorundadır. İngilizce eğitim veren ve baskın kültürü oluşturan okullara çocuklarını gönderemezler. Çünkü Fransızlar kendi kültürlerini korumak adına böyle bir karar alarak, bireysel hak ve özgürlükleri ve dahi eğitim hakkını kısıtlamışlardır. İşte, bu kültüralist bir çözümdür!
Bu yaklaşımın temelde üç sakıncası vardır:
Bu üç sakınca dikkate alındığında uzun vadede kültüralist çözümler Kürtleri gettolaşmaya sevk eder, ayrımcılık ve önyargıları pekiştirir. Geniş toplum ile Kürtler arasındaki sosyal ve kültürel mesafeyi derinleştirir.
Özetlersek; Kültüralist çözümlerin reddedilmesi, Kürtlerin kültürel haklarının reddedilmesi anlamına gelmez. Bu yöndeki anlamalar ve yorumlar kavramın tarihsel ve akademik derinliğini bilmemekten ve konuya vukûfiyet eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Gelecek yazımızda kültürel hakların muhtevası üzerinde duracağız.
Kaynak: Farklı Bakış