Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kültür işgali

Nedim Odabaş

Kültür işgali

Çağdaş dünyada artık ülkeler birbirlerini tankla, tüfekle, ordularla istila etmiyorlar. Ülkelerin birbirleri üzerinde nüfuz kurmaları, etkinlik sağlamaları için en iyi yöntem ?kültür işgali?? Kültür işgali, dille yapılıyor? Kültür işgali, dinle yapılıyor? Kültür işgali, sinemayla yapılıyor? Kültür işgali, dizilerle yapılıyor? Gerek televizyonların ekranlarından gerekse sosyal medyanın gayya çukurlarından yapılıyor?.

Son günlerde Türk sinemasının en büyük tartışması, sinema dağıtımcılarıyla yapımcılar arasında yaşanan ?Mısır-içecek-yapımcı payı? tartışması. Yapımcılar, sinema salonlarına daha çok izleyici çekmek için dağıtımcıların, promosyonlar uyguladıklarını, sinema biletlerinin fiyatlarını yükselttiklerini, ama bu yükselen fiyatlardan sinema yapımcılarının hiçbir kâr elde edemediğinden yakınıyorlar. Özellikle sinemalarda gişe rakamları epey yüksek Türk sinema yapımcıları bu işten muzdarip durumda. Hatta önümüzdeki günlerde vizyona girmesi planlanan bazı Türk filmlerinin bile bundan etkilendiği ve filmlerin gösterime girmeyeceği belirtiliyor.

 

 

 

Biz bir garip izleyiciyiz? Sinema yapımcılarıyla sinema dağıtıcıları arasındaki para kavgası, bizi en çok sinemaya gittiğimizde, mısır veya içecek aldığımızda ilgilendirir. Bizim bu kavgada dikkat çekmek istediğimiz husus şurası: Türk sineması neden kendi kabuğunu kıramıyor? Neden bir Hollywood sineması gibi, dünyanın her tarafında izlenen filmler üretemiyoruz? Bizim mizah algımız ve sinema düzeyimiz Recep İvedik´le mi sınırlı?

Hollywood, ürettiği filmlerle, yılın 365 gününde bizim sinema salonlarımızda, Amerikanvari yaşam tarzını, türlü ahlaksızlıkları, fuhşiyatı, egoist, hedonist, bencil bir insan prototipini ve Hristiyanlığın misyoner yapısıyla ilgili her şeyi üzerimize boca ediyor. Peki biz bunlara karşı ne üretiyoruz?

Bizim ürettiğimiz diziler nerelerde seyrediliyor? Pazarladığımız dizilerin özellikle Ortadoğu ülkelerinde seyredildiğini, Arapların bizim jönlerimize hayran olduğuna dair duyumlar alıyoruz, bu konuda gazetelerde haberler yazılıp çiziliyor. Peki bu diziler, ahlakı öncelemek, hakkaniyeti sağlamak, hakkı hukuku gözetmek, şehveti değil iffeti başrole koymak adına mı üretiliyor?

Ürettiğimiz diziler, Muhteşem Süleyman ile mi sınırlı kalacak? Sadece Harem ve Hürrem arasında sıkışan Muhteşem Süleyman, Türk dizilerinin bir prototipi olabilir mi? Sinema dağıtımcılarının en büyüğü olan Mars Grup´un CEO´su demiş ki, ?Eğer Cem Yılmaz film yapmazsa, yeni Cem Yılmaz´lar çıkar??

Cem Yılmaz, bu beyanata oldukça kızmış? Biz de soruyoruz: Cem Yılmaz, Türk  sineması adına ne üretmiştir?? Tamamen gazetelerin ve televizyonların reklam imkânlarını kullanarak, ürettiği birbirinden garip filmlerini milyonlarca izleyiciyle buluşturmuş olması, Cem Yılmaz´ın Türk sinemasına yeni bir akım getirebildiğini, yeni bir dil oluşturabildiğini, yeni bir ses soluk olabildiğini gösterir mi?

 Maalesef, Türk sineması, kendi kabuğundan çıkamayan, kendi dilini oluşturamayan, güldüğümüz, istihza ettiğimiz bir Bollywood bile olamayan bir yapıdadır.

Maalesef, Türk sineması, bu haliyle çok kısır bir yapıda dönen, bulduğu damarı kullanarak milyonlarca seyirciyi gişeye çeken ve altıncısı, yedincisi çekilen Recep İvedik´lerin istilası altında olan bir yapıdadır. Sanat ve sanatçı, toplumun önünde yürüyen, topluma ışık olan, toplumu büyüten, kültür algısını geliştiren bir yapı sergilemelidir.

Türk sineması ve dizi dünyası, girdiği cendereden kurtulabilecek mi? Bunu zaman gösterecek.



Anahtar Kelimeler: Kültür işgali

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER