Kültür Emperyalizmi Ve Batı´nın Yeniçerileri

Milli Türk Talebe Birliği Genel Merkezi´nin 1976 yılında yaptığı kompozisyon yarışmasına Galatasaray lise talebesi olarak katılan ve birinci olan Ahmet Haluk Dursun´un Kültür Emperyalizmi Ve Batı´nın Yeniçerileri isimli kompozisyonu Çatı Dergisi´nde yayın

Kültür Emperyalizmi Ve Batı´nın Yeniçerileri

Geçtiğimiz gün Rahmeti Rahman´a uğurladığımız Ahmet Haluk Dursun´un bu ülke insanlarının dini-milli değerlerle yetişmesi derdi ile çalışmaları, Galatasaray Lisesi´nde okuduğu senelerde başlar ve üniversite yıllarıyla birlikte Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) bünyesinde devam eder.

MTTB Genel Merkezi´nin 1976 yılında yaptığı kompozisyon yarışmasına lise talebesi olarak Haluk Dursun da katılır ve birinci geldi. Birinci gelen yazı MTTB genel merkezince çıkarılan ve bütün şubelerce severek takip edilen Çatı Dergisi´nin 12 Mayıs 1976 tarihli nüshasında yayınlanır.

Kültür Emperyalizmi Ve Batı´nın Yeniçerileri

Ahmet Halûk Dursun

Günümüz Türkiye´sinin durumunu doğru değerIendirip, meselelerine doğru çözümler getirebilmek için işe geçmişi araştırarak başlamak gerekir. Çünkü Türkiye´nin bu hale düşmesinin sebebi geçmişten ibret alınmaması, hataların tekrar ettirilmesidir. İleriye dönük çalışmalar için tarihin bize önemli ipuçları verdiğini, dünün araştırılmasının aslında bugünün ve yarının araştırılması demek olduğunu unutmak bize pahalıya mal olmuştur;

Son yıllarda yapılan en büyük hatalardan birisi de; yeni dönem ideolojisinin geçmişi ve Osmanlı´yı inkâr etme politikasının aynı zamanda Osmanlı´yı tarih plânında da yok etme politikasına dönüşmesidir. Halbuki Türkiye Osmanli toplumunun bir devamı, son aşamasıdır. Türk toplumu ve Türk insanı Osmanlılığın izlerini hâlâ ve herşeye rağmen taşımaktadır.

Gençliğimizin geçirdiği aşamalar ve bugünkü durumu önemli ölçüde tarihimizin bilhassa son yüzyıllarındaki geçirdiği aşamalara bağlıdır. Bu sebepten bugünkü gençliğin durumunu incelemek için Osmanlı devleti zamanındaki gençliğin durumunu göz önünde bulundurmak gerekir.

Türk gençliğinin batılılaşması da Osmanlı´nın kuvvetten düşmesi ve yöneticilerin kurtutuşu batılılaşmada görmesiyle başlar. Batılılaşma deyince de ilk akla gelen tanzimattır. Tanzimat´a kadar sekizyüz yıllık tarihin beslediği kültür ilk defa bu devreden sonra batılılaşma ve yabancılaşma hareketleriyle çarpışmak zorunda kalır.

Tanzimat´la İslami dünya görüşü reddedilmiş ve daha sonra dayandığı temel müesseseler yavaş yavaş ortadan kaldırılmış ve en sonunda da topyekûn imha ile yerine batı kaynaklı müesseseler getirilmiştir. Tanzimat´a kadar devlet kuvvetli bir bünyeye sahip olmakla beraber varlığını kuruluşundan aldığı gelenekle dengede tutabiliyordu. Tanzimat´tan sonra birdenbire çok değişik ve farklı fikir ve kavramların ülkesi oldu. Osmanlı Devleti´nin yapısı bu kadar çok dış kaynaklı fikir hareketlerinin mevcudiyetine ve kavramlar anarşisine tahammül edemezdi. Bu andan sonra sür´atli bir batılılaşma ve yabancılaşma hareketleri başladı, Yakın tarihimiz araştırıldığında batılılaşma hareketleri üzerinde açık-gizli bir yabancı baskı olduğu anlaşılır. Bu yabancı baskı batılılaşma hareketleri üzerinde olduğu gibi gençlik üzerinde de etkili olmuş Türk gencinin batı için zararlı olmayacak bir tarzda yetiştirilmesi için faaliyet göstermiştir:

Batıdan gelen fikir hareketlerinden ve kavramalar anarşisinden Osmanlı Devleti´nin gençleri de etkilendi. Bu dış kaynaklı fikirlerin jön türkler, İttihad ve Terakki, Türkçülük hareketlerinde etkisini göstermesi ve günümüzde de batı kaynaklı bir ideoloji olan Marksist sol görüşün faaliyetini sürdürmesi gençliğimizin hâlâ bu etkilenmenin tesiri altında olduğunu göstermektedir.

Türk´ü hedefinden saptırmak için her türlü silâhı deneyen batı vurucu gücü bulmuştur. Osmanlı´yı kendi silâhıyla vurma. Osmanlı nasıl büyük bir zeka örneği göstererek Yeniçeri´yi doğurmuş. batının çocuğuna Milli Kültürü verdikten sonra batıyı vurmuşsa; Avrupa´da Türk çocuğuna batı kültürü vererek, kültür Emperyalizm´i uygulayarak, o´nu kendi öz değerlerinden ve kültüründen uzaklaştırarak, milletinin aleyhine çalışır duruma getirmiş ve Türk´ü kendi çocuğuyla vurmuştur.

Kültür Emperyalizm´inin ilk safhadaki ama geçmişle olan bağları koparmak, gençliği köksüz ve Millî Kültürsüz bırakmaktı. Bu konuda çok başarılı olmuşlardır, şöyle ki: Bugün gençliğin bin yıllık köklü kültürden bilebildiği ve öğrenebildiği sadece 50 yıldır. 950 yılı bilemez. okuyamaz ve anlayamaz. Okumaması ve nefret etmesi için de bu memlekette ellerinden gelen herşeyi yapmışlardır.
        

Batı bir yandan Türk gençlerini Milli kültürlerinden uzaklaştırırken diğer taraftan eğitim ve öğrenimini kendine uyarlamak gayesiyle Türkiye´de sayısız yabancı okullar açmış ve bu okullar devletin her türlü denetiminden uzak faaliyetini sürdürmüştür. Bugünde bu yabancı okullarda Türk gençleri Millî Kültürden yoksun, kendi milletine ve geçmişine düşman olarak yetişmektedirler.

Kültür Emperyalizm´inin ve bâtılılaşmanın etkisi altında kalan gençliğimizde göze çarpan diğer bir husus da Kültürsüzleşme ve idealsizleşmedir.

Osmanlı devleti zamanında yalnız mekteplerinin değil fakat tekkelerin, camilerin, hattâ kahvehanelerin birer kültür yuvası olması ve şimdi bu durumun kalkması, maalesef maariflerimizin de gençlere yeterii Millî ? Kültür ve Millî Şuur verememesi ve kültürsüzleşme ve idealsizleşmede önemli rol oynamıştır.

Kültür emperyalizminin ikinci safhadaki amacı nesiller arasında büyük uçurumlar meydana getirmek, genç ile ihtiyarı, aydın ile halkı birbirine yabancılaştırmak. hatta düşman  etmekte.   

....

Kültür Emperyalizmi Ve Batı’nın Yeniçerileri - Ahmet Halûk Dursun- Çatı Dergisi


Kendilerine has eğilimlerinden etkilenen ve onu, kopya eden aydınla, gençle öz kültüründen ve geleneklerinden kopmayan halkın arasında kültürel yabancılaşması başlamış ve gençler kendilerini batıya daha yakın hissederlerken, halk da onlara yabancı gözüyle bakmaya başlamıştır.

Kültür Emperyalizm´inin etkisi ve tesiri yalnız gençler üzerinde olmamış tüm millet bunların bariz şartlandırma politikası etkisi altında kalmıştır, Kendi geleneklerinde.´ geçmişinde ve yaşantısında gansterlik kovboy´ lukla biç alâkası olmayan Türk seyircileri Yeşilçam´da ve TV yayınlarında beyin yıkayan yabancı dizi filmler, yabancı yapımlı zararlı çocuk yayınlan seyredilmeye zorlanmaktadır, müzik, basın bunların istekleri ve hatta emirleri doğrultusunda gelişmektedir.

Batılılaşma ve tanzimat düşüp yılanı sarılmadır, bâtıl´a sapmadır. Hasta canlanmak, iyileşmek yerine zehir ile büsbütün kötüleşmektedir. Çünkü yanlıştır. Bu yanlışlık bile bile yapılmıştır. Hayat iksiri gibi ölüm şurubu içirilmiştir. Bunlara rağmen  millet hâlâ dayanmaktadır.

...

Kaynak: dünyabülteni.net