“Adaletsizlik, adalet kurallarının her gün adaletsiz insanlar tarafından fiili olarak ihlal edilmesiyle gelişmez. Gerçek ve potansiyel mağdurlara sırt çeviren pasif vatandaşlar, haksızlığın daha da büyümesine katkıda bulunurlar.” Diyor son yüzyılın düşünürlerinden Judith Shklar.
VakıfBank Kültür Yayınları arasında çıkan “Adaletsizliğin Veçheleri” isimli kitabında adalet sorununu, günlük hayatta herkesin başına gelen küçük ve önemsiz olaylara bakarak incelemiş.
Aristo’dan Platona oradan da Çicero’ya kadar adalet konusunda kafa yoran düşünür ve filozofların bakış açılarına yer vermiş.
**
Yazar, bugünkü küresel adalet modelinin adaletsizliğin etkisiz katılımcılarını değil, yalnızca faillerini dikkate alması yüzünden başarısız olduğunu söylüyor.
Pasif adaletsizliğe en net dikkat çeken düşünürün Romalı hukukçu Cicero olduğuna dikkat çekiyor.
Karmaşık hale geldiğinde bizzat hukukun kendi adaletsizliklerini doğuracağından endişe eden Cicero şöyle diyordu; “Yapabilme imkânı varken yanlışı engellemeyen veya buna direnmeyen kimse, ülkesini terk etmişçesine bir yanlışın suçlusudur.”
Cicero’ya göre pasif adaletsizlik, adil olamamanın ötesinde vatandaşlığın kişisel standartlarının altına düşmektir.
**
Romalı hukukçu Cicero’nun fikirlerinden faydalandığı antik dönem filozofu Eflatun veya Platona göre genç bir haydudun yaşlı bir adamı dövdüğünü görüp de müdahale etmeyen sağlam vücutlu insanlar da saldırgan kadar suçludur.
Normalde adaletsiz insan etkin olarak yasa ve adetleri ihlal etmek ve haksız davranmak suretiyle bunların altına düşmekle suçlanır.
Ancak pasif olarak adaletsiz insan bundan daha farklı davranır, çevresinde olup biten hiçbir şeyi umursamaz, özellikle bir sahtekarlık ve şiddet olayı gördüğünde.
Kanunsuz bir eylem veya suçla karşılaştığında, sadece kafasını çevirir. Ama eğer bir devlet memuruysa, o zaman suçu çok ağırdır.
Pasif adaletsiz kime denir sorusunun cevabını da filozofumuz şöyle verir; O, her zaman ilk olarak “Hayat adaletsizdir” diyen ve mağdurları görmezden gelen kişidir.
**
Adaletsizlik, karakter ve boyutu bakımından eşi benzeri olmayan toplumsal bir kötülüktür.
Adaletsiz kimseler, sadece adaletsiz fiillerden doğrudan fayda sağlayanlar değil fakat aralarında hüküm süren adaletsizliğe göz yumanlardır da.
Yalnızca yetkililer, suçlular ve düzenbazlar tarafından şehirlerde işlenen adaletsizlikleri değil, aynı zamanda sırf zahmetli bir iş diye suçları ihbar etmeyi, polise haber vermeyi, mahkemelerde ifade vermeyi ve mağdurun yardımına koşmayı reddeden vatandaşların pasif davranışlarının da adaletsizliğe yol açtıkları görülmelidir.
**
20. Yüzyılın en önemli düşünürleri arasında görülen yazarımız kitapta pasif adaletsizliğe dair günümüzden örnekler sıralar;
Bunlar adaletsiz ve baskıcı olduğunu düşündükleri kanun ve düzenlemelere karşı asla seslerini çıkarmazlar.
Harekete geçmekten korkarlar, üstlerine düşen görevi başkasının yapmasını tercih ederler.
Onlar sadece bir beleşçidir.
Oysa düzenbazlığa ve şiddete mâni olmak, vatandaşlığın gereğidir, insanlığın değil.
Ve bizler, yalnızca, komşularının pencerelerinden izlediği ve polisi aramayacak kadar kayıtsız veya korkmuş oldukları Kitty Genovese cinayeti gibi sansasyonel vakalarda değil, aynı zamanda- yaygara koparmamak, o sırada meşgul olmak, ya da huzursuzluk çıkarmamak gibi masumane gerekçelerle dahi olsa-küçük çaplı günlük adaletsizlikler karşısında gözlerimizi yumduğumuzda da pasif biçimde adaletsiz sayılırız.
Oysa ödleklik ve savsaklayışımızın özel sonuçları kadar toplumsal sonuçları da vardır.
**
Yazar, ödlek davranışta bulunan vatandaşlara hak vermeden de duramaz; “Adaletsizliğin çaresinin bulunmayışı hakkaniyetli vatandaşların bunu istemiyor olmalarıdır. Bu ise adaletsizliğin sunabileceği ve sunduğu huzur ve sükûnetten vazgeçme isteksizliğinden kaynaklanmaktadır. Bu noktada pekâlâ haklı da olabilirler.”
**
Küresel adaletsizliğin bu kadar meşrulaştığı bir dönemde en küçük bireysel haksızlıklarda bile gözlerimizi yummanın büyük bir suç ve ne kadar ağır bir cezası olduğunu unutmuştuk.
Herkesin kendisinden örnekler bulacağı, adaletin terazisinin ne kadar hassas olduğunu hatırlatan kitap oldukça ufuk açıcı.
Judith Shklar, “Adaletsizliğin Veçheleri” VakıfBakn Kültür Yay.
Kaynak: Yeni Şafak Gazetesi