Aday belirleme süreçlerinin hangi hedefler doğrultusunda ilerlediğini, surlarda gedik açtırmamak üzere eldeki tüm imkanların nasıl seferber edildiği değerlendirilen Yorum´da, ülkeyi yöneten ya da yönetmeye aday partilerin çıkarcı ve Makyavelist tutumlarının halkta neye sebep olduğu üzerinde de duruluyor.
Yorum´da ayrıca, son günlerde Atasoy Müftüoğlu hakkında başlatılan ´medyatik linç´ kampanyasına da değiniliyor. ?Rumuzlar´ ardından, hiç tanımadıkları bir insanın gıyabında küfürlere sarılmanın verdiği dayanılmaz hafifliklerin, toplumsal değişim dönüşümü kavramak bakımından bir ibret vesikası sunmakta olduğu kaydedilirken, meselenin sadece sosyal medya ile sınırlı kalmadığı, bir takım işgüzarlar tarafından Müftüoğlu´nun tahkir edilmek istendiği de anlatılıyor. Müftüoğlu´nun gerek 15 Temmuz gerekse elebaşı F.Gülen hakkında tavrının net olduğu, bununla birlikte, Türkiye´de F. Gülen´in ne olduğunu en erken fark etmiş düşünce insanlardan biri olan Müftüoğlu´nun, hiçbir zaman F. Gülen örgütüne sempati duymamış, her fırsatta F. Gülen´in hezeyanlarını anlatmış ve F. Gülen´i ?embeded (iliştirilmiş) hocaefendi´ şeklinde ifade ettiği vurgulanıyor.
Yorum içerisinde yer alan "Gidiş nereye?" başlığı altında ise, geldiği taban itibariyle ilk yıllarda seçmen kitlesine, aynı frekanstan anonslar yapmaya gayret etmiş olan iktidar partisinin, şimdilerde ise artık tamamen bir sistem partisi hüviyetine bürünmüş olduğu tespiti yapılıyor.
Araştırmacı yazar Ümit Aktaş ile yapılan söyleşinin konusu ise Türkiye´de Kemalizm´in seyri. "Kemalizm bütün ağırlığıyla geri mi dönüyor?" sorusu yöneltilen Ümit Aktaş, Kemalizm´in gücünün ürettiği ideolojinin gücüyle alakalı olmadığını, Kemalizm´in varlığını sürdürmesinin kendi iddialarına ters bir şeyi ortaya koyduğunu belirtiyor. Kemalizm´in Aydınlanma ve Batılılaşma iddiasını taşıdığını hatırlatan Aktaş, "Aydınlanmış ve Batılılaşmış bir ülkede kimseye bunları kabul ettiremezsiniz" notunu düşüyor.