Tarih: 31.08.2022 14:53

Krediyle yaşamak uyuşturucu bağımlılığına dönüşmüş

Facebook Twitter Linked-in

“Sistem önce dili değiştirdi, vatandaş tüketici, yolcu ve hasta müşteri oldu. Ekonomik düzenin neden olduğu aşırı yoksulluk zengin ülkelerde ulusal güvenlik meselesi olarak görülür hale geldi.” diyor ünlü sosyolog Zygmunt Bauman. Hem alçak hem yüzsüz bu küresel ekonomik sistemin sahiplenenleri.

Bauman’la yapılan söyleşilerden oluşturulan “Borçlu zamanlarda yaşamak” adlı kitaptan alıntılara devam edelim;

“Durgunluğun en büyük kurbanları, dünyanın yoksulları olacaktır. Yoksullukla baş etmek için kurulmuş kurumların temel amacı, yoksulları iyi durumda tutmak değil, gözetlemek ve denetlemektir.”

**

“İnsanların sadece birer malzeme olarak görülebilecek paryalara dönüştüğü bir toplumda, milyonlarca göçmen, işsiz ve serseri insani atık ya da artık nüfustur. Buna rağmen dünyada gereğinden fazla zengin insan vardır.”

“En kaba ifadeyle kapitalizm aslındaasalak bir sistemdir. Tüm asalaklar gibi, henüz sömürülmemiş fakat beslenebileceği bir organizmayı bulduğunda gelişebilir. Ancak bunu konak canlıya zarar vermeden ve er ya da geç kendi refahını hatta sağ kalmasını sağlayacak şartları yok etmeden yapamaz.”

**

“Zenginlere çalışan “refah devletleri” kesinlikle yeni bir olgu değildir. Sadece geldiği ölçek ve kamuya teşhiri öfke taşkınlıklarına sebep olacak büyüklüklere ulaşmıştır.”

“Devlet idaresiyle verilen teşvikler olmadığında, şirketler bu harcamaların altından nadiren kalkabilirler.”

“Şimdi kapitalizmi sürdürmek için gerekli olan, devletin sermayenin satmasını, tüketicilerinse almasını sağlayan teşvikleri dağıtmasıdır. Kredi bu çifte görevi yapması beklenen ve ümit edilen sihirli mekanizma.”

**

“Eskiden Afrika’ya kendi ayakkabı firmaları için seyahat eden ili satıcıyla ilgili şaka vardı. İlki ülkesine şu mesajı göndermiş; Buraya hiç ayakkabı yollamayın, herkes yalınayak yürüyor.

İkincisinin mesajı da şöyleymiş; Hemen 10 milyon çift ayakkabı yollayın; herkes yalınayak yürüyor.

Bu eski şaka agresif iş zekasını övmek ve o dönemde geçerli olan iş felsefesini tarif etmek için uydurulmuştu.

O zaman mevcut ihtiyaçların karşılanmasını hedefleyen bir iş anlayışı hakimdi.

Fakat geçen birkaç düzine yılın ardından iş felsefesi tam bir U dönüşü yaptı.

Bugün üretici toplumdan tüketici topluma geçildi.

Artık işletmelerin amacı sürekli ihtiyaç oluşturmak ve daha fazla tüketicinin bu ihtiyaçlarla harekete geçmesini sağlamaktır.

Kısacası tüketici kesimde sürekli talep üretmektir.

Finansal kesim tarafından sunulan bütün borç ve kredilerin ödünç alma ihtiyacı doğurması ve bu ihtiyacı güçlendirmesi gerekmektedir.”

**

“Kredi kartları şu ayartıcı sloganla piyasalara sunulmuştur; “İstediğiniz şeyleri bekletmeyin.” “Şimdi haz alın, ödemeyi sonra yapın!”

Hiçbir reklamın açıkça söylemediği şey, borç veren bankaların aslında borçlulardan kredilerini geri ödemelerini istememeleriydi.

Onların sürekli borçlu olmaları ve her ay borcunun “asgarisini” ödeyen bir müşteri tefecilerin temel kaynağıdır.

Onlara göre “ideal bir borçlu”, borcunun tamamını asla ödemeyen kişidir.

“Çağımızın ‘kredi sıkışması’ bankaların başarısızlığının sonucu değildir; aksine göz kamaştırıcı başarılarının meyvesidir. Genç yaşlı, kadın erkek büyük bir çoğunluğu borçlu insanlara dönüştürmedeki başarısının ürünüdür.”

Günümüzdeki ‘kredi sıkışıklığı’ kapitalizmin sonuna işaret etmez; sadece ardı ardına yararlanılan otlakların tükendiğini gösterir.”

2017 yılında ölen Polonyalı ünlü sosyolog Zygmunt Bauman’ın ekonomik düzenle ilgili düşünceleri böyle.

**

Finans dünyası her krizde devlet eliyle kendine yeni otlaklar bulsa da sonuç hazindir; Küresel finans dünyası herkesi ki buna Müslümanlar da dahildir, borç almaya ve borçla yaşamaya alıştırmıştır.

Bugün krediyle yaşamak bütün dünyada bütün kesimlerde uyuşturucu bağımlılığına dönüşmüştür.

Krediye ihtiyacı olmadığı halde kredi çekerek iş yapma alışkanlığı sadece iş adamlarının değil, tüketiciye dönüşen insanların da vazgeçemediği bir alışkanlıktır, hem de en tehlikelisidir, çünkü devlet ve bankalar tarafından meşru kabul edilen ve teşvik edilen bağımlılık yapıcı tek uyuşturucu türüdür.

Üstelik uzmanlar tarafından bu uyuşturucunun düzenli bir şekilde alımı da tavsiye edilmektedir.

Bütün bu değerlerin ters yüz edilişleri sürerken, borç almayanlar, kendi yağıyla kavrulanlar, borcunu hemen ödeyenler de sessizce toplum gözünde itibarsızlaştırmıştır.

Bu zihinsel bir savrulmadır.

Taşların yerine oturması zaman alacaktır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —