Kötülük korkuyla yayılır

MUSTAFA KARAALİOĞLU- 02.07.2018

Kötülük korkuyla yayılır

Toplumu, milleti, ülkeyi, devlet yapan, o noktaya gelmeyi kaçınılmaz kılan güçlü karakterdir. Karakter, yani bir arada  ortak kurallara sadakat ve ortak iyide buluşma kabiliyeti. Böyle olduğu içindir ki eski çağdan modern zamanlara kadar insanlığın en büyük hüneri devlet kurmak ve yaşatmak olmuştur. 

Herkesi bağlayan kurallar aynı zamanda herkesin çıkarını temin edip emniyete alan sermayedir. Mesela, iyi bir eğitim, iş sahibi olabilmek, güvende yaşayabilmek, tatile gitmek, seyahat etmek, konuşmak, siyaset yapmak, şarkı söylemek... Bütün bunları yapmak özgürlüğün ve kimsenin kimseye karışmama sözünün neticesidir. Kimi şarkı söyler, kimi şiir yazar. Kimi tatile sahile gider, kimi köyüne... Kimi bir partiyi tutar, kimi başka partiyi, yahut da hiçbir partiyi. Refah içinde ve güvenli bir hayat ortak amaçtır ve en iyiyi hayatın tabii mücadelesiyle sağlanan imkanlar belirler.

Toplumun gücü ve kalitesi, işte bu düzenin sağlıklı ve hak temelinde devamını sağlamaktan geçer. Bir kesimin eli kolu bağlıyken diğerinin ilerlemesi doğru olmayacağı gibi, ilerleyen ve işleri rast gidenlerin eli kolu bağlı olana duyarsızlığı da yine kendi çıkarlarına uygun değildir. Çünkü, adil olmayan hiçbir şey uzun süreli olamaz. Geleceği olmayan hiçbir kazanım da sahibine huzur vermez.

Bu açıdan, yarışta, imkanlara erişimde, rekabette ve kanun önünde eşitlik şarttır. Adalet duygusundan söz edebilmek için bu kuralın tesisi zaruridir.

***

İyi bir toplumu prensip sahibi insanlar yaratır. Prensip sahibi olmak, hem kendinle başbaşa kaldığında hem de herkesin gözü önünde zor zamanlar yaşandığında o prensiplerin arkasında durabilmek demektir. Prensip, korumak için fedakarlık yapılabilen bir değerdir. Sadece iyi bir insan değil aynı zamanda cesaret sahibi insan olmayı da prensiplerinin arkasında durabilme kabiliyeti belirler. Uğruna bir fedakarlık yapılamıyorsa o şeyin adı ne prensip, ne de karakterdir. İster bakkal, ister manav, ister gazeteci, ister siyasetçi, ister akademisyen olun, inandıklarınızın ve prensiplerinizin arkasında durmaktan kaçıyorsanız varlığınızın ve kişiliğinizin arkasından çekiliyorsunuz demektir. Bu, toplumu, milleti ve devleti var eden en temel sermayeyi yok ediyorsunuz da demektir.

Konuşulması gereken zamanda susturan korku, bir toplum için en büyük hastalıktır. Tarif edilemez bir acizliktir. Konuşması gerekenlerin susması, susarak vicdanına ve kalbine bakamadan hayatına devam etmesi bir ülkenin en büyük yenilgisidir. Ortak iyinin, birlikte ortak duygulara sahip olma zenginliğinin ve herkesin tek tek bütün toplumun faydasına saygı gösterme kuralının çöküşü demektir.

Bir toplum daha ne kadar büyük bir değerini kaybedebilir ki!.. 

Kötülüğü korku yayar. Kötülüğü sadece korku büyütür.

Kötülüğün hayata hakim olmaması için herkesin içindeki korkuyla yüzleşmesinin zamanıdır. Ülke madem yeni bir döneme girdi, bu dönemin hayrı için herkes elindekilerin korku pahasına sahip olmaya değer olup olmadığını düşünürse çok faydalı olur.