Kosova-Sırbistan Geriliminin Kontrolden Çıkması Nasıl Önlenebilir?

Kendisi de Kosovalı olan gazeteci Petrit Selimi, Kosova’yı, bağımsızlığına rağmen, halen kendi toprağı olarak gören Sırbistan’ın AB üyesi olduğu halde Rusya’ya bel bağlamasının Balkanlar açısından iyi olmadığını belirtiyor.

Kosova-Sırbistan Geriliminin Kontrolden Çıkması Nasıl Önlenebilir?

Son haftalarda ülkem Kosova, meraklı ziyaretçiler için kültürel açıdan hareketli bir destinasyondu. Ancak Temmuz ayının son günü, bu kez çok talihsiz bir nedenden ötürü dünya basınının manşetlerinde buldu kendini: Kuzeyde yaşayan Sırplar ve Kosovalılar arasında yaşanan sınır gerginliği açık bir çatışmaya dönüşme riskini doğurmuştu.

Balkanlarda olası bir yeni şiddet dalgası, Kremlin’in Ukrayna’da yürüttüğü savaşla ilgili halihazırda gergin olan Batılı hükümetlerin ihtiyaç duydukları son şeydi. Hızlı aksiyon diplomasisi ile en kötüsünü önlemiş gibiler, ancak yine de ciddi bir soruna dönüşebilecek durumdan gözlerini ayırmamalılar.

Kosova’da yaşayan Sırpların Kosova kimlik kartı ve plakası almalarını gerektiren, resmî belgelerle ilgili bir münakaşanın bu tür gerilimlere yol açması, durumun kırılganlığını ortaya koyuyor.

Söz konusu mesele, Avrupa Birliği (AB) tarafından yürütülen ve halen devam eden diyalog kapsamında 10 yıldan fazla süredir tartışılıyor. Dahası, Kosova hükümetinin yeni belge talep etme kararı, tam da Sırp hükümetinin 15 yıldır Kosovalılara yaptıklarına bir karşılık niteliği taşıyor. Ancak kararların uygulamaya geçirilmesi için son tarih yaklaşırken, Rusya’ya yakınlığıyla bilinen Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vučić ve devlet medyası tarafından desteklenen müttefikleri, kuzeye saldırma ve Sırpları avlama hazırlığında oldukları gerekçesiyle Kosovalıları suçladı.

Ardından, işler hızla kontrolden çıkmaya başladı. Sırp militanlar iş makineleri ve kamyonlarla barikatlar kurarken, Kosova polisi ve NATO birlikleri sınır kapılarındaki mevzilerini güçlendirdi. Yetkililer, polise ve Arnavut sivillere yönelik silahlı ve diğer türden saldırıları doğruladı. Sırbistan İçişleri Bakanı, üzerinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini simgeleyen kötü şöhretli “Z” harfinin yer aldığı bir giysiyle görüldü. Gazeteciler, uzmanlar ve Ukraynalı milletvekilleri, Belgrad’ın gerilimi kasıtlı olarak artırma girişimine tepki verme çabasına girdiler. Bu korku temelsiz değil. Nitekim Batılı yetkililer ve Balkan liderler aylardır bölgenin Rus müdahalesi için elverişli bir zemin haline gelmesinden endişeli.

 

Kalıcı Çözüm Henüz Bulunmuş Değil

Neticede hem AB hem de ABD, Kosova’ya “karşılıklılık kararını” bir ay ertelemesi için baskı yaptı. Ani bir kriz önlendi ama kalıcı bir çözüm bulunmuş değil. Orta ve uzun vadede, AB yürütücülüğünde ilerleyen ve ABD tarafından da desteklenen Kosova-Sırbistan diyaloğunda bir an önce bazı şeylerin değişmesi gerektiği açık.

ABD’nin Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Karen Donfried bir süre önce şunları söylemişti: “Statüko sürdürülebilir değil; sadece Kosova ve Sırbistan’ın Avrupa’daki geleceklerini sekteye uğratmakla kalmıyor, aynı zamanda Kremlin’e de fayda sağlıyor.”  

Kosova, Sırbistan ile ilişkilerinde kapsamlı bir normalleşmeye gitmeden, kalan beş AB ülkesi tarafından devlet olarak tanınmayı beklememeli. Bu ülkelerden biri olan İspanya, normalleşmenin tanınmanın önünü açacağını, Kosova’nın Barış için Ortaklık imzacısı olmasına imkân tanıyacağını ve bunun da nihayetinde NATO üyeliğinin yolunu açacağını (Washington da bunu destekliyor) ifade etmişti. Yatırımlar, turizm ve Avrupa Konseyi, NATO ve Rusya’nın veto hakkı olmayan diğer kuruluşlara çok ihtiyaç duyulan entegrasyon, bu normalleşmeye bağlı.

Öte yandan Sırbistan’ın Kosova’ya yönelik saldırgan eylemlerini durdurması gerekiyor. Belgrad hükümetinin tam kontrolü altındaki medya, çok uzun zamandır ülkeme yönelik nefret söylemini yaygınlaştırıyor. AB ve ABD ise Sırbistan’ı her iki tarafa da oynamaya çalışmak yerine jeopolitik yönelimini kesin olarak seçmeye mecbur bırakmada daha zorlayıcı olmak durumunda. Bunun halihazırda başladığına dair bazı göstergeler var; ancak Balkanlar’ın en çetin sorunları etrafında dans etmek, krizleri ve kan dökülmesini önlemeye yetmeyecektir.

Brüksel ve Washington, krizleri çözmeye yönelik etkisiz, son dakika mekik diplomasisine başvurma tarzını değiştirmeli. Balkanlar’da kalıcı barışın getirisi, Kosova ile Sırbistan arasındaki bu geçimsizlik faslını nihayet kapatmak için gereken siyasi sermayeden çok daha büyük.

 

Bu yazı Atlantic Council tarafından yayınlanmış olup, Nevra Yaraç tarafından Perspektif için çevrilmiştir. Yazının orijinal linki için buraya tıklayınız.