Tarih: 16.03.2020 16:54

Koronavirüs’ün suçlusu teknoloji çaresi İslam mı?

Facebook Twitter Linked-in

İnsanoğlu tarihin hemen bütün çağlarında meydana gelen büyük depremleri, yangınları, “kara veba” gibi salgın hastalıkları çoğu zaman doğa üstü güçlerle irtibatlandırarak insanların azgınlığına karşı bir ikaz olarak görmüş ve bu anlayışa göre bir hayat tasavvuru oluşturmuştur.

Mesela Yunanlı şair Hesiod vebayı sefalet ve kuraklıkla birlikte Zeus’un zalimane davrananlar için gökten gönderdiği bir ceza olarak kabul eder.

İslam bilginleri vebayı kozmik unsurlara ve deprem gibi yerdeki olgulara dayandırmış ve çokça ilahi bir işaret olarak görmüştür. İslam dünyasında vebanın cinlerden geldiği bile söylenmiştir.

Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin büyük merhaleler kaydettiği 21. Yüzyıl’da da, farklı toplumlarda bu tür felaketler karşısında verilen tepkilerin pek fazla değişmediğini söylemek gerekiyor. Batı dünyasındaki bazı Katolik çevrelerde ve özellikle Ortodoks Müslüman dünyada bu zihniyet yapısının hala revaçta olduğu da muhakkak.

Maalesef geçmişte yaşadığı derin travmaların izlerini hala üzerinde taşımaya devam eden Müslüman dünyanın, bugün yaşanan koronavirüs salgını gibi büyük felaketler karşısındaki tepkisi bu “yaralı bilinç”in bir tezahürü olarak ortaya çıkmaktadır. Bu anlayışa göre koronavirüs, “Kapitalist Batı uygarlığı”nın yarattığı bir kötülük simgesidir, baştan çıkarıcı din dışı kutsallığın ürettiği şeytani bir haldir. Evet vahşi kapitalizmin eşitsizlikleri arttırdığı, insani değerleri örselediği bir gerçek. Ancak bütün kötülükleri teknolojik gelişmelerin ürettiğini kabul etmek mümkün değildir, ama eğer akıl ve bilim devre dışı kalmışsa salgın hastalıklar, depremler, yıkımlara yol açan seller gibi büyük felaketleri bir takım muhayyel güçlerle ve hatta “üst akıl”la izah etmek kaçınılmaz hale gelebilir.

Açıkça ifade etmek gerekiyor ki, bu zihniyet yapısının tedavisi bulunmamaktadır. Zira onlara göre “Kapitalist Batı uygarlığı”, salgın hastalıkları ve büyük depremleri Türkiye ve benzer ülkeleri dışarıdan kontrol edebilmek, içeriden ekonomik, siyasi ve kültürel anlamda karıştırabilmek için icat etmiştir.

Bir bakıma halisünasyon görüntüsü arzeden bu yaklaşımların deli saçması olduğunu biliyorum, ama ne yazık ki bu düşünceler günümüzde gazete köşelerinde yazılıyor ve tartışılıyor.

Bu öylesine patolojik bir durum ki eline kalem alan birileri çıkıp “Allah’a şükürler olsun, inkıraz geldi modern dünyaya! Yakında yeni koronavirüsler her yeri saracak. Laboratuvarları, deneyleri, ilaçları, temiz dünyaya karşı düşman olan bilimi çare olamayacak. Ardından depremler vuracak beline beline. Allah’a meydan okuyan yüz katlı Towersleri, gökdelenleri başına yıkılacak” şeklinde hezeyanlar üretebiliyorlar.

Diyelim ki koronavirüsü de, büyük depremleri de bütün kötülüklerin merkezi olan modern kapitalist dünya ve onun icat ettiği teknoloji üretti. İyi güzel de, henüz teknolojinin var olmadığı geçmiş yüzyıllarda milyonların ölümüne yol açan büyük salgınlar ve depremler kimin icadı?

Mesela, 1347-1351 yılları arasında Avrupa’da büyük yıkımlara yol açan “Kara Veba” salgını neredeyse nüfusun üçte birini yok etti. Salgın Ortadoğu, Hindistan ve Çin de dahil olmak üzere yaklaşık 100 milyon kişinin ölümüyle sonuçlandı.

Osmanlı toplumu 100 yıl veba afetiyle kırıldı. Depremlerde, sellerde, yangınlarda binlerce insanını kaybetti. Çekirge saldırılarını yaşadı. Mesela 1501 yılında İstanbul’da görülen veba salgınında yaklaşık 25.000 kişinin ölmüş olduğu tahmin edilmektedir. Veba salgınları, 16. yüzyıl süresince de İstanbul’u adeta esir almış, şehirde yıkıcı sonuçlara yol açmıştır. 1591- 1592 yılları arasında şehri esir alan veba salgınından dolayı günde yaklaşık olarak 325 kişinin ölmüş olduğu düşünülmektedir. 

Galiba Allah’ın verdiği aklı kullanma sıkıntısı çeken, bu yüzden de bilimsel gelişmeleri kavrayamayan hezeyan üreticilerinin, en azından biraz tarih okumalarında sayısız faydalar bulunmaktadır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —