Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sn. Bülent Kaya kadim bir dosttur. Aradı ve “bir sinemacı olarak bugünlerin filmleri nedir?” diye sordu.
5 filmde zamanın ruhunu örmek mümkün oldu. Eski yeni 5 film ve bugüne dair. Bitmeyen tatilin Pazar günü için…
‘Bugünleri tanımlayacak film hangisidir?’ diye sorulsa tereddütsüz Matrix’le başlamak gerek. Yaşadığımız bu günlerin gerçekliğinden emin miyiz?
Matrix’de olsaydık daha inandırıcı gelirdi.
Belki de tam da orada söylendiği gibi :
“Hiç gerçek olduğundan emin olduğun bir rüya gördün mü? Ya bu rüyadan hiç uyanamasaydın, o zaman gerçek dünya ile rüya arasındaki farkı nasıl ayırt ederdin?”
Acaba bu yaşadıklarımız bir rüya mı?
Binlerce yıldan imbikleyip tam da zamanın bu anında yaşadığımız tuhaflık uyanamadığımız bir rüya mı?
Bize rüyada değil, kabusta olduğumuzu gösteren gerçeklikler de var. 288 gün aç kalan bir küçük bedenin acıları sonsuza kadar sona erdi. Helin Bölek bize
“Güneş bile yasak gülüm güley gülüm
İçim sarı sıcak gülüm güley gülüm
Duvarları deler gülüm güley gülüm
Sevdanın közü gülüm güley gülüm” diyerek seslenmişti.
Herkesin ölmemek için eve kapandığı günde, sadece özgürce müzik yapmanın bedelini canıyla ödeyen bir yüreğe reva görülen, cenazesini gaza boğmak oldu. Grup Yorum 28 Şubat’ta dindarlara verdiği destekle, şarkısının mecliste çınlaması ile üzerine düşeni yapmıştı. Üzerine düşeni yapmayanlar ise vicdanlarına sapladıkları derin bir kıymıkla, sonsuza kadar yaşamak zorundalar.
Helin’in söyleyemediği şarkıları Emir Kusturica’nın Çingeneler Zamanı’nı gözlerimizde yaşlar dolu olarak izleyerek anacağız.
Tarih Helin Bölek’e haksızlık edenleri sandığın dibine atarken, onu hep yüzünde ışık ve umutla anacağız. Tıpkı Tuna üzerinde kayıp giden, renkli bir çingene teknesini hatırlar gibi.
‘Helin’in yüreğimizde bıraktığı hüzünden; Korona günlerinde ölmezsek, ekonomik krizin altında sürünerek mi öleceğiz?’ endişesine doğru yelken açtığımızda bir çaresizlikle karşı karşıyayız.
Her ne kadar havuzda yüzdüğü ve evinden dışarı da çıkmadan, sadece Hürriyet okuduğu için ekonomiyi gayet iyi bulanlar olsa da, gerçeklik hiç de öyle değil.
Dolar yılbaşından beri neredeyse %20 arttı. Doğru dürüst benzin tüketilmediği için farkında değiliz fakat bu durumun enflasyona ve oradan faizlere nasıl sıçrayacağı, zaten 2018’e ertelenen krizin altında kalan ülkenin başına daha neler geleceği meçhul.
Ülkede 4.5 milyon işsiz ne yer ne içer diye düşünürken, üzerine işsiz kalan milyonlar ve yok olan ticari bir hayat bindi.
Bu günleri hayal edecek film çekilmemiş olsa da, kapitalizmin girdiği ağır krizi Korona’dan önce de tespit eden Parazit’i anmadan geçmeyeyim. Kapitalizmin artık kendi kuyruğunu yiyen halini bu 2019 yapım filmde izleyeli çok da olmamıştı
-Zengin ama hala kibar.
“Zengin ama hala kibar” değil. Kibar çünkü zengin. Lanet olsun, benim de o kadar param olsa ben de kibar olurdum.
Havuzdan beslenen gazetenin genel yayın yönetmeni olsam ben de ekonomiden şikayet etmezdim, demenin sinematografik versiyonu bu olsa gerek.
Korona günlerinde gün aşırı ya da birkaç günde bir TV’ye çıkan onun dışında kendisinden pek haber alınamayan Başkanımız var. Ülkenin tek karar vericisi olduğuna dair sürekli bizleri ikna etmeye çalışılan Başkanımız, bu zor zamanlarda gündelik konularda daha ziyade vekilleri aracılığıyla iletişim kuruyor.
Askerlerimizin ölümünü de Vali duyurmuştu. Hemen hiçbir kötü haberde kendisini görmüyoruz.
Toplum olarak bu süreci tüm zamanların en iyi filmi Baba’dan şu sözlerle yaşamak istiyoruz aslında :
“Bana ne kadar zor olsa da doğruyu söyleyenlere saygı duyarım”
Ve tabii tam da bu sıkışık günlerde, en sıkışık yer olan hapishanelerde sadece farklı düşündükleri için bulunanlar var.
Haksızlığın en ağır versiyonu; AİHM ve benzeri kurumlarca teyit edilmiş olsa da umursamaz bir tavırla, bu insanlar bu zor zamanda dahi anlayıştan uzak bırakılıyor.
Haksız yere hapiste kalan bankacı için, Frank Darabont’un ikonik Esaretin Bedeli filmindeki şu sözleri belki bu katı vicdanlara biraz nedamet aşılar.
Çünkü esaretin bedeli ağırdır.
Andy Dufresne: Adım Andy Dufresne.
Red: Karısını öldüren bankacı mı? Neden yaptın?
Andy Dufresne: Madem sordun, ben yapmadım