Korona Affı'nda ilk facia bekleyişi

Akif Beki, hükümetin muhalefete bağlı belediyelere yardım dağıtımında bulunma yasağını değerlendirdiği yazısında bunun sadece hukukla değil, aynı zamanda akılla da bağının kurulamayacağını söylüyor.

Korona Affı

Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nden biliyoruz; amblemli araçları, üniformalı zabıtalarıyla halka hizmet götürme gösterisi her belediyeye yasak değil.

Halka ulaşmanın hangilerine yasak, kimin şov kimin hizmet peşinde olduğunu nereden anlayacaksınız peki?

Ya, hizmette yarışarak halkın gönlüne girmeye çalışanların bazıları, FETÖ ve PKK gibi bir paralel devlet kurmayı deniyorsa!

Kimden işkilleneceğini şaşırdı millet.

Cumburbaşkanı’nın AK Partili belediye başkanlarıyla telekonferansından biliyoruz; korona salgını, halkın gönlüne girmek için bir siyasi fırsat gibi de görülebiliyor.

Halkın gönlüne girme hak ve fırsatı, kime tanınmıyor peki? Nasıl ayıracaksınız?

Anayasa’nın ikinci maddesine göre Türkiye; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti.

Valiliklerde, Vefa Sosyal Destek Grupları kuruldu. Polis, jandarma, bekçi, zabıta, muhtar, AFAD ve Kızılay görevlileriyle gönüllü STK mensuplarından oluşuyor. Devletin niteliğine uygun.

Uyumlu ve planlı.

Fakat halkın oylarıyla seçilen muhalefet belediyelerini kapsamıyor mu bu sosyal devlet vasfı? Onlara gelince aynı faaliyet, organizasyonsuzluk ve düzen bozmak mı? Uyumsuz ve plansız davranarak terörü andırmak mı? Koordinasyon dışına çıkma, kaos ve kargaşa çıkarma kabahati mi?

Sokağa çıkma yasağı genelgesi, gazetelere bile üç seçenek sunuyor: Kendi araçlarınızla dağıtın, belirlenen su bayileri dağıtsın ya da Vefa görevlilerine dağıttırın.

Devletin tekliğini bozmuyor bu, milletin birliğini bozmuyor, halkı ayırmıyor, hizmeti bölmüyor, ikilik çıkarmıyor...

Organizasyon içinde organizasyon hakkı belediyelere tanınınca mı devletin tekliği, milletin birliği tehlikeye giriyor?

Kamu kurumu olan belediyelere, yöntem seçme hakkı yok mu?  CHP’li belediye bedava ekmek dağıtmak isteyince, niye devlet içinde devlet olma sakıncası doğsun?

Ne zaman şov, ne zaman hizmet olduğu, başkanın partisine göre mi değişiyor ya da?

Valilik, gazetelere yaptığı gibi belediyelere de dese ki...’Benim yetmediğim yere sen yetiş, bu zor zamanda el ele verip halkı ekmeğe boğalım’...Devlet ne kaybeder?

Sosyal devlet ilkesi, hükümetin ve valiliklerin tekelindeyse AK Partili belediyeler, dün ve bugün suç mu işliyordu? Sosyal yardımlarını bugüne dek neye göre yaptılar, niye engelleyen olmadı?

Hizmette yarış suçsa niye başka partiler var? Ötekileri kapatıp neden tek partiyle yönetilmiyoruz? Başkasının kazanmaya çalışması terör ve devlete isyan suçuysa, ne diye hala sandık kuruyor, göstermelik seçim filan yapıyoruz ki?

*

“Belediyeler hain mi?”

Yine bir diğer Karar yazarı olan Taha Akyol’un da bugünkü yazı muhalefete bağlı belediyelerin yardım organizasyonlarının yasaklanmasıyla ilgiliydi.

Taha Akyol’un “Belediyeler hain mi?” başlıklı yazısının (22 Nisan 2020) konuyla alakalı kısımları şöyle:

Virüsle mücadele hayat mücadelesidir, ekmek mücadelesidir… Şeffaf ve hesap verebilir olmak kaydıyla ister devlet deyin, ister belediye deyin, bütün kamusal ve sivil kurumlar seferber olmalı, değil mi?

Bütün kurumlar ve kuruluşlar yardım toplayarak, yardım dağıtarak mağdur vatandaşların yardımına koşmalı, değil mi?

Aş evleri açmalı, ekmek dağıtmalı, gıda kolileri, maske ve kolonya dağıtmalı, değil mi?

Yardım etmek isteyen herkes istediği kanaldan yardımını ulaştırmalı, değil mi?

Milletçe nasıl elbirliği yapabileceğimizi göstermeliyiz, değil mi?

Ama iktidar partisi ve müttefiki “hayır” diyor, “sadece biz” diyor…

Yasaklarla kısıtlamak yetmedi, “devlet içinde devlet, paralel uygulama” hatta PKK ve FETÖ isnatlarıyla suçluyorlar belediyeleri.

Hukuk, en sağlam zemindir. Anayasamız 126 ve 127. maddelerinde “Merkezi idare” ile “Mahalli idare”yi aynı “İdarenin kuruluşu” başlığı altında düzenlemiştir.

Belediyeler anayasal kuruluşlardır, “sosyal yardım” belediyelerin sadece yetkisi değil, kanunen görevidir.

Makul olmak, gerektiğinde el ele verebilmek ülkeye hizmetin en iyi yoludur. Vatanseverliğin de gereği budur; parti kavgalarıyla toplumsal enerjiyi israf etmek değil.

Virüs gibi bir felaket ve onu izleyecek ağır iktisadi sorunlar karsısında bile el ele verememek, particilik yapmak, aklım almıyor bunu.