Katar´ın komşuları tarafından tecrit edilmesiyle patlak veren Körfez krizi, Doha yönetiminin 57 yıldır üyesi olduğu Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünden (OPEC) ayrılma kararıyla, dünyanın en büyük petrol organizasyonuna sıçradı.
Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn´in, Haziran 2017´de Katar ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmesi ve hava sahalarını kapatmasıyla başlayan siyasi kriz, Doha´nın OPEC´ten ayrılmasında önemli rol oynadı.
Üye ülkelerin petrol politikalarını birleştirerek küresel petrol piyasasını dengelemek için 1960´ta Irak´ın başkenti Bağdat´ta kurulan OPEC, yıllar içinde petrol üretimini uluslararası siyaset için kullanmaktan çekinmedi.
OPEC, başta ABD olmak üzere Batılı ülkelerin İsrail´i destekledikleri gerekçesiyle 1973´te bu ülkelere petrol ambargosu uyguladı ve fiyatların yükselmesine neden oldu.
Petrol fiyatlarının 2014´te düşmesine de müdahale etmeyen Suudi Arabistan önderliğindeki OPEC, önce İran´ı sonra da Katar´ı örgüt içinde yalnızlaştırdı.
Son gelişmelerin ardından Katar Enerji Bakanı Saad Şeride el-Kabi, dün yaptığı açıklamada, ülkesinin Ocak 2019´da OPEC´ten ayrılacağını duyurarak, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatçısı Katar´ın doğal gaz üretimine odaklanacağını belirtti.
Viyana´da 6 Aralık´ta gerçekleştirilecek OPEC toplantısı öncesinde yapılan bu açıklama, küresel petrol piyasasında gücü sorgulanan örgütün içinde siyasi çatlaklar olduğu şeklinde yorumlandı. Ayrıca Katar´ın birlikten ayrılması küresel petrol piyasasında itibar kaybı olarak değerlendirildi.
OPEC´in fiyatları yükseltmek için günlük petrol üretimini ortalama 1 milyon varil düşüreceği öngörülen toplantıda, örgütün, petrol piyasasında zayıflayan nüfuzunu güçlendirmesi ve Katar´ın üyelikten ayrılmasıyla belirginleşen sorunları ele alması bekleniyor.
Günlük ortalama 609 bin varil petrol üretimiyle OPEC´in toplam kapasitesinin yüzde 1,8´lik bölümünü oluşturan Katar´ın birlikten ayrılması, kartel için ekonomik etkiden ziyade siyasi önem taşıyor.
Körfezin güneydoğusunda yer alan ve İzmir´den daha küçük yüz ölçümüne sahip Katar, sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatında 12 yıldır art arda gelen dünya liderliğiyle küresel enerji piyasasında önemli bir aktör konumunda bulunuyor.
Rusya ve İran´dan sonra dünyada en büyük üçüncü doğal gaz rezervine sahip Katar, petrol ve doğal gazın keşfinden önce ekonomisi balıkçılık ve inci ticaretine dayalı bir ülkeydi.
Al Sani ailesi tarafından monarşiyle yönetilen Katar´da, 1990´ların ortasında Şeyh Hamad bin Halife Al Sani tarafından başlatılan modernleşme süreciyle ülke uluslararası enerji şirketlerinin yatırımlarına açıldı.
Küresel LNG piyasasında yüzde 30´luk pazar payına sahip Körfez´in küçük ülkesi Katar, 2006´dan bu yana dünya LNG ihracatında lider konumunda bulunuyor.
LNG üretimini yıllık 77 milyon tondan 110 milyon tona çıkarmayı hedefleyen ülkede, altyapı yatırımları için geçen yıl 200 milyar dolar, bankacılık sektörünü 50 milyar dolar finansman ayrıldı.
Enerji kaynaklarıyla elde ettiği gelirlerle kurulan ülkenin varlık fonunu yöneten Katar Yatırım İdaresi, 300 milyar doların üzerindeki sermayesiyle dünya çapında bankacılıktan, hizmet sektörüne, enerjiden, spor endüstrisine çeşitli yatırımlara imza atıyor.
Körfez´in yaklaşık 11 bin kilometrekarelik ülkesi, Katar Havayolları, El-Cezire televizyon kanalı ve Fransız Paris Saint-Germain futbol kulübü gibi yatırımlarıyla petrol ve doğal gaza bağımlı ekonomisini çeşitlendiriyor.
ANKARA - Övünç Kutlu,Enes Canlı