Gazete Duvar'dan Aynur Tekin'in "konu ile ilgili" haberi...
Türkiye'de halkın siyasal ve toplumsal konularda eğilim ve tercihlerini ölçmek amacıyla her ay düzenli olarak yapılan “KONDA Barometresi” araştırmasında kamuoyunun Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine bakışı ele alındı.
5-6 Şubat 2022 tarihlerinde 15 yaş üstü 3 bin 506 kişiyle yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmanın bulguları, bugün düzenlenen bir toplantıyla paylaşıldı.
Toplantının moderatörlüğünü siyasal iletişim danışmanı Gülfem Saydan Sanver yaptı. Saydan Sanver, kuruluşundan itibaren demokratik değerleri benimseyen Boğaziçi Üniversitesi’nde bir dönüştürme politikası uygulandığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Boğaziçi Üniversitesi ülke için bir değer. Dolayısıyla Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşananları protesto etmek bu protestonun yanında yer almak sadece bir kurumu desteklemek değil, bu ülkedeki belli değerleri desteklemek açısından son derece önemli.”
Bekir Ağırdır, Gülfem Saydan Sanver ve Fikret Adaman.
AĞIRDIR: TÜRKİYE TOPLUMU BÜYÜK BİR ZİHNİ DÖNÜŞÜM YAŞIYOR
13 yıldır her ayın ilk cumartesi ve pazarında bir toplumsal ve kültürel tema çerçevesinde araştırma yaptıklarını belirten KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ise, “Amacımız toplumdaki değişimi izlemek” dedi. Son 2 yıldır “Hangi ilkeler ve değerler çerçevesinde yeniyi inşa edebiliriz?” sorusunun peşine düşen sistem araştırmaları da yaptıklarını belirten Ağırdır, Boğaziçi araştırmasının da bunlardan biri olduğunu söyledi:
“İlk olaylar başladığında ve ilk rektör geldiğinde kanaate dair veri vardı elimizde. Şimdi bir yıl dolduğu için farkındalık ne kadar yüksek ve toplum nereden bakıyor diye benzer soruları yenilemiş olduk. Bütün bu araştırmaların toplamından benim size söyleyeceğim şu. Bir kere umutsuz olmak için sebep yok. Türkiye toplumu ciddi ve hızlı biçimde değişiyor. Türkiye toplumunun 'muasır medeniyet' dediği şey, Batı.”
Ağırdır, toplumun Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşananlarla ilgili yüksek bir farkındalığı olduğunu da söyledi: “Oransal olarak konuya dair haberdar olan ve olmayan kesimler yarı yarıya gibi görünse de bu oran, 32 milyon insanın bu olaylardan haberdar olduğunu, 26 milyonun üzerindeki insanın da öğretim üyelerinin tepkisini haklı bulduğunu gösteriyor. Bu oldukça yüksek bir oran.”
Türkiye’de çok büyük bir zihni dönüşümün olduğunu ifade eden Ağırdır, bu durumun sokaktaki hayata yeterince yansımadığını belirtti. “Bu memleketin insanları birey olmak konusunda çok gayretli ama yurttaş olmak konusunda ikircikli, tedirgin. Sokakta elindeki gibi daha farklı, toleranslı davranırsa başına bir şey geleceği kaygısı var.”
‘BUZUN ALTINDA CİDDİ BİR DEĞİŞİM VAR’
“Donmuş bir göle bakıyor gibiyiz ama buzun altında çok ciddi bir değişim var. Hayat tarzı, gündelik hayat pratikleri benzeşiyor ve giderek birbirlerine yaklaşıyor. Pandemi ve ekonomik kriz gibi reel bir mesele karşısında kültürel kimliklere olan sadakat eksiliyor. Burada sınıfsal olan yoksulluk meselesi çok daha ağır ve hararetli bir problem. Eve giderken yarım kilo pirinç alırken karşılaştığı gerçeklik, bütün o soyut hikayeyi alt üst ediyor. Toplum birbirine empatiyle bakar hale gelmiş. Toplumun büyük bir kesimi arabayı emniyet şeridine çekmiş, 'hangi konvoyun arkasına takılırsam neşeli ve huzurlu bir hayatı kurarım' diye bekliyor. Onun için vakit, o konvoyları inşa etmek vakti. O yüzden ‘Çoğu insan Boğaziçi'ni dert ediyor mu etmiyor mu, biliyor mu bilmiyor mu?’ diye küsmeye hakkımız yok. Yeni bir konvoy kurmadan buradan çıkamayacağız.”