Kitlesel yok oluş başlayacak

İAÜ Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Yılmaz, küresel iklim değişikliğine yönelik atılacak adımların hızlandırılmadığı bir dünyada her geçen yıl çok daha fazla insanın hayatını kaybedeceğini söyledi.

Kitlesel yok oluş başlayacak

25. 07. 2018 Çarşamba

AÜ Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Serhat Yılmaz, Küresel iklim değişikliğine yönelik atılacak adımların hızlandırılmadığı bir dünyada her geçen yıl çok daha fazla insanın hayatını kaybedeceğini söyledi. Yılmaz "Bunun sonucu olarak da çok daha fazla ekonomik sorunlar oluşacak ve insanlığın bu tutarsız davranışlarının devam etmesi halinde bir sonraki aşamada ise kitlesel yok oluşların olacağını anlamamız gerekmektedir? dedi.

"Dünyanın her yerinde sel, fırtına, kasırga ya da tam tersi kuraklık, orman yangınları, şimşek fırtınaları gibi olaylar nedeniyle afetler yaşanıyor. Bu afetler gerçekten doğal sebeplerden mi kaynaklanıyor yoksa onların şiddeti de küresel ısınmaya mı bağlı?"

İstanbul Aydın Üniversitesi, Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Serhat Yılmaz gezegenimizdeki iklim değişikliği sonucu yaşanan bu afetlerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Yılmaz şöyle dedi:

"Günümüzün modern olarak tanımlanan ve çoğunlukla endüstriyel üretimin yoğun olduğu kentlerde yaşayan toplumları doğal denge üzerinde onarımı zor hasarlara neden olmaktadır. Tabiatla arasında karmaşık bir ağ oluşturan modern toplum insanının doğayı kendi ihtiyaçları ve ihtirasları doğrultusunda şekillendirme isteğinin neden olduğu bu hasarlar sonucunda meydana gelen ekstrem hava olaylarının yol açtığı afetlerle günümüzde sıkça karşılaşmaktayız. Neredeyse her gün gazete ve televizyonlarda ani gelişen yağışların neden olduğu seller, aşırı sıcaklıkların neden olduğu ölümler, eriyen buzullar, mevsim normalleri üzerinde yaşanan soğuk havalar, kuruyan dere yatakları veya tükenmek üzere olan göller gibi birçok haber görmekteyiz. 

"MODERNLEŞME ADI ALTINDA DOĞAYA ZARAR VERİLİYOR, ÇÖZÜM İÇİN ÇABA HARCANMIYOR"

Üstelik insanlık doğada neden olduğu tahribata yönelik çözüm önerileri geliştirip uygulamadığı sürece yakın gelecekte çok daha büyük kayıplar yaşayacağına yönelik araştırma sonuçları yine farklı mecralarda haber olarak yayınlanmaktadır. Yani insanlık olarak bir yandan modernleşme adı altında doğal yaşama zarar veriyor, bir yandan bu zararların sonuçlarının ağır olacağını söylüyor ancak diğer yandan da sorunların çözümü için yeteri kadar çaba göstermeyerek tutarsız bir davranış sergiliyoruz.

"RİO ZİRVESİ´NDE İMZALANAN SÖZLEŞMENİN KARARLARI YERİNE GETİRİLMEDİ"

Örneğin 1992 yılında Brezilya´nın Rio de Janerio kentinde gerçekleştirilen ve 108´i devlet başkanı olmak üzere 172 ülkenin katılımı ile gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansında alınan kararlara ve o günden günümüze kadar yapılan çalışmalar bakmak yeterli olacaktır. Rio Zirvesi olarak bilinen bu konferansa katılan 172 ülkenin biyolojik çeşitlilik, iklim değişikliği ve çölleşme ile mücadele konusunda imzaladıkları sözleşmeler yerine getirilseydi 2015 yılında Paris´te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı´nda (COP21) küresel ısınmayı nasıl 2oC´nin altında düşürüleceği tartışılmayacaktı."

"Küresel iklim değişikliğinin 20. yüzyılın başından itibaren dile getirilen bir sorun olduğu bilindiğine göre ve birçok defa uluslararası düzeyde bu soruna yönelik toplanılmasına rağmen bugün hala nasıl mücadele edileceğinin tartışılması ya alınan kararların yanlış olduğunu ya da alınan kararlar doğru ise uygulanamadığını göstermektedir" diyen Yılmaz bugüne kadar gerçekleştirilen zirveleri hatırlattı ve şöyle devam etti:

"ZİRVE VE KONFERANSLARIN KARARLARINI NASIL UYGULAYACAĞIMIZI TARTIŞMALIYIZ"

"Toronto Konferansı (1988), Dünya İklim Konferansı (1990), Rio Zirvesi (1992), Birleşmiş Milletler İklim Konferansı (1996), Kyoto Protokolü (1997), Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir kalkınma Zirvesi (2002), Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (2005), COP21 (2015) gibi onlarca uluslararası işbirliğinde alınan kararlara bakıldığında sorunun ve çözümünün doğru tanımlandığı görülmektedir. Geriyeise alınan kararların uygulanmadığı seçeneği kalmaktadır. Bu durum batmakta olan bir şirketin yöneticilerinin sürekli toplantılar düzenleyerek çözüm üretilmezse yakında iflas edeceklerini söylemelerine rağmen hiçbir şey yapmadıkları kısır bir döngüye benzemektedir. Yani özetle dünyanın artık iklim değişikliği ile ilgili uluslararası düzeyde alınan yeni kararlardan çok bunları nasıl uygulayabileceğini tartışması gerekmektedir.

"ABD´NİN ÇEKİLMESİNDEN SONRA MÜCADELE DAHA DA YAVAŞ İLERLEYECEK"

21 Yüzyılın başlangıcında fark edilen ve son 30 yılda hararetli bir şekilde dile getirilen küresel iklim değişikliğine neden olan insan etkisinin 2015 yılında Paris´te gerçekleştirilen COP21´e katılan 195 ülkenin iklim hedeflerindeki ilerlemeyi düzenli olarak raporlama taahhüttü bu bağlamda olumlu bir gelişmedir. Ancak sorunun fark edildiğinden bu süreye kadar geçen zaman içerisinde sadece raporlama taahhüttü noktasına varılması ne kadar yavaş yol alındığının da bir göstergesidir. Bir de bu duruma madalyonun diğer yüzünü, finansal açıdan zor durumda olan ülkelerin yeşil teknoloji yatırımlarında yaşayacakları sorunlar ile Amerika´nın COP21´den çekileceğini bildirmesini eklersek iklim değişikliği ile mücadelede zaten yavaş olan ilerlemeyi daha da çok yavaşlatacaktır. Doğanın bu yavaşlığa gösterecek bir tahammülünün bulunmadığı ve her geçen yıl daha sert bir cevap verdiği bilindiği halde hiçbir neden bu duruma mantıklı bir gerekçe oluşturmamaktadır. "

"1980-2015 MUNICH RE AFET RAPORU TEHLİKENİN BOYUTUNU GÖSTERİYOR"

30 yıllık bir süreçte dünyanın çeşitli coğrafyalarında artarak gerçekleşen afetleri grafik üzerinden de anlatan İstanbul Aydın Üniversitesi, Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Koordinatörü Serhat Yılmaz küresel iklim değişikliği ile mücadele edilmez ise insanlığı bekleyen gelecek konusunda da şu uyarıda bulundu:

"Örneğin 2015 yılında Munich RE tarafından yayınlanan raporda 1980 ? 2014 yılları arası afet sayılarının dağılımı tehlikenin nasıl giderek arttığını ortaya koymaktadır. Bu raporda deprem, tsunami, volkanik aktivite gibi olaylar verileri takip edilen yıllarda belirli bir sayı aralığında gerçekleşirken iklim değişikliğinin tetiklediği fırtına, sel, taşkın, aşırı sıcaklık, kuraklık, orman yangınları gibi meteorolojik, hidrolojik ve iklimsel olayların yüzde 200´ye yakın artışlar gösterdiği görülmektedir.

Sonuç olarak sorunun ve çözümünün belli olduğu küresel iklim değişikliğine yönelik atılacak adımların hızlandırılmadığı bir dünyada her geçen yıl çok daha fazla insan hayatını kaybedeceğini, çok daha fazla ekonomik sorunlar oluşacağını ve insanlığın bu tutarsız davranışlarının devam etmesi halinde bir sonraki aşamanın kitlesel yok oluşlar olacağını anlamamız gerekmektedir."

Kaynak Yeniçaggazetesi.com