Tarih: 22.12.2024 15:42

Kitap Molası 50; Bahçelerde Yapayalnız

Facebook Twitter Linked-in

Şakir Kurtulmuş edepten kopmuşçasına duran bir edebiyat ehli, bir derviş gönül. Son şiir kitabı Bahçelerde Yapayalnız Eylül 2024’te ilk baskısıyla okur karşısına çıktı. Kendilerine el emeği göz nurunu ince imzasıyla teyzin ederek gönderdikleri için teşekkür ederim.

Bahçelerde Yapayalnız üç bölümden oluşuyor, girizgâh şiiri “Öpme Gözlerinden Ayrılıktır”, bu üç bölümün dışında kalan ancak eser ismiyle doğrudan rabıta kuran bir yerde:

 

geldiğimiz toplanma alanında

bir ben bir rüzgâr bir de

zihnimde dolaşıp dilimde tekrarlanan bir şiir

bahçelerde yapayalnız

 

İlk bölümün ilk şiiri “Veda” ise, korona gibi çağlı kelimelerle örülmüşse de metafizik bir duyuşun hâkimiyetinde. Ölmeden ölmenin sırrına eren bir idrakten doğuyor bu şiir:

nefis bir rüya uyandırdı ki o/güzel ölüm

(...)

ıslandığını hissetmezsin kupkurudur bedenin/göğsüne iğneyle tutturulmuş ceplerin suyla dolu/ışığa ayarlıdır kalbin, göğsün sırılsıklam ter/öksürük nöbetlerine rağmen/gözlerin başka bir yerde taşların üzerine odaklanmış/başka bir güzellikte serilmiş güneşlenirken

(…)

ruhta açılan yaraları ayrılık besler

ayrılık yarasını

cennet bahçelerinde çiçekler

Başlangıçta ilk metinde olduğunu düşündüren bu metafizik duyuş tarzı kitabın bütününde yaşamın bir ölüm provası olduğunu anlatan yahut onun, ölümün belgelendiği bir sahne olduğunu hatırlatan şiirlerle dolu. Kurtulmuş, dünyanın içinden bakıldığında cansız, renksiz, kokusuz duran ölümü güzelleştirmiş, diri bir bilinç hâline getirmiş. Şairin ölüm karşısındaki tavrı salt insana odaklı değil üstelik. “Tut Elinden Sessizliği Bırak” metninde o “parçalanmış cesedini toplayıp/çöplükte yanan ateşin/küllerinde birleştirdim” derken(s. 22) ânasır-ı erbaalı motifleri de dâhil etmiş ölümü diriltişine. Burada mevcut şiirin imgesel yönden kitaptaki diğer metinlere nazaran daha güçlü ve özel bir yerde bulunduğunun da altını çizmek gerekiyor;

güneşin doğduğu dağa çarptı sesim/gelmedi geri

gökte yağmur çarşıları/taşıyor sular/göğsümüzde çağlayanlar

Diğer yandan Sezai Karakoç’a ithaf edilen “Karşılama Merasimi” de üstadın “yitik cennet”, “hızırla kırk saat”, “körfez”, “sesler”, “diriliş” gibi kitap isimleriyle imgelerinin toplanması ve şiire uyarlanması adına önem arz ediyor.

Şakir Kurtulmuş’un tarzı, müzikal bir üslûptan ziyade pitoresk olmaktan yana. Şiirleri tabiatlı, tabiattan, tabiatın içinden fışkıran mısraların toplamı… Çiçek isimleri gibi güneş, deniz, samanyolu, yağmur, dağ, ay, gece, gökyüzü, sis, su, ışık kitabın sık kullanılan kelimeleri. Bununla birlikte mevsimler ve aylarla da sıkı bir münasebet tesis edilmiş. Bahçelerde Yapayalnız’ın en sevdiğim şiirlerinden olan “Medine Garından Bir Tren Kalkar”, “üzeri karla örtülü umutlar”, “baharın rüyası deniz kıyısında, “hatıra ormanı”, “toplanan anıların yeni bir çocuk olması” gibi imgeleriyle bu çeşitliliğe bir zenginlik katıyor. Üstelik şiirlerin çevre manzaraları mutlak bir doğa örüntüsünden ibaret olmayıp tarihi bir yürüyüşü, bir eski zaman geçidini de içine alıyor. “Denizlere Sustum”, Romalılardan kalma taşlarıyla, Osmanlı’nın ahşap eserleriyle, taş devri resimleriyle, göl manzaralı harabeleriyle, hayvan figürleri ve su istasyonlarıyla hülasa “sesin geldiği yöndeki kayıp tarihiyle” bu sınıfa dâhil oluyor. “Denizlere Sustum”, adeta tarihi bir resim çiziyor okur muhayyilesinde…

Şiirler, kitabın ismini merkeze alarak bir çember oluşturuyor. Zira girizgâhta rastladığımız “bahçelerde yapayalnız” pek çok durakta çıkıyor karşımıza. Okurken rastladığım altı bahçesi var yalnızlığı kucaklayan şairin, altı bahçesinde yapayalnızlığı (s. 7, 34, 53, 72, 90, 103). Tamlamanın belli aralıklara tâbi tutulması, düzenli bir örüntü içinde husule getirilmesi ise düşündürücü.

Kıymetli Şakir Kurtulmuş’a kitap armağanı için teşekkür ediyor, bahçesinin şairi nice güzel yollara, yolculuklara çıkarmasını diliyorum.

Selam ile.

 

Gazeteci yazar Nuray Alper

 

Kaynak: Milat Gazetesi

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —