29. 09. 2018 Cumartesi
11 yıl önce yayımlanan "Cennetin Kütüphanesi" adlı kitabıma özdeyişsel şu sözlerle başlamıştım: "Cehennemine koymazsın umarım. Cennetine koyduğunda ise, ne huri isterim, ne gılman, ne de öyle bol nimet. Cennetin -varsa- kütüphanesine ko beni, -yoksa- bir kütüphane yarat benim için."
Yazarlar şairler yalnızdırlar, tek başlarına kaldıklarında da, her yerde de... Geçen gün böyle yapayalnız bir anımda gözüm kitaplarıma takıldı, dedim ki kendi kendime:
"Kitap yalnızlığı, yalnızlık kitabı sever."
Kitap ve yalnızlık... "Şiir doğar verimli yalnızlıklardan" diyen de benim... Şiir doğunca, kitap da doğar elbet. Yalnız, güçlüdür de ha, iki dizelik o şiirimde de onu derim:
"Yalnız, içiyle dertleşirken üşür
Yalnız, güçlüdür çünkü düşünür"
Yalnızlık duruversin durduğu yerde hele, biz kitaba dönelim yine. Hani "e-kitap" diye bir kavram girdi dilimize ya, ben de dedim bir e-kitap da ben yazayım... Bakın nasıl: "Bir kitap ne çok şeydir... Emektir, esindir, erektir, erdemdir, etmendir, eylemdir, egemenliktir, ekindir..."
Üç aydır gece-gündüz bir kitapla birlikteyim. 1981 yılında Bakû´da "kiril" harfleri ile ve Azerbaycan Türkçesi ile basılmış. Adı: "Elmî Ateizm", yani "Bilimsel Ateizm"... Sovyetler Birliği´nde yüksek okullarda ders kitabı olarak okutulmak üzere bir bilim kurulu tarafından hazırlanmış.
Bu kitabı Türkiye Türkçesi´ne çeviriyorum harıl harıl... Sevgili yayıncı dostum İsmet Arslan (birçok kitabımın çıktığı Berfin Yayınları´nın genel yönetmeni) verdi, bitirince vereceğim, kitap olarak yayınlanacak.
Şimdi biliyorum bir kısmınız fena halde şaşaladınız, "Yahu senin başka işin yok mu, milleti ateist mi edeceksin?" demektesiniz. Kimseyi bir şey etmeye niyetim yok, edemem de zaten, aklı olan, ne olacaksa kendisi olur. Amacım şu: Bu ülkede en çok kullanılan kavramlardan birisi "ateizm" fakat ne olduğunu bilen yok. Deseniz ki "Şu ateizm hakkında 3 dakika konuş hele", en baba ilahiyatçı bile üç cümleden fazlasını diyemez, çünkü bilmiyor, ateizm hakkında tek bir kitap okumayan binlerce ilahiyatçı var bu ülkede. Ve ortalama Türk insanı, kafası ezilecek yaratık gibi görüyor ateisti "ateyiz" diyerek ve hiçbir şey bilmeden. Bilmiyor ve Saadet Partisi eski genel başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak´ın "Bizim ateistimiz de Müslüman´dır" geniş görüşlülüğüne, kucaklayıcılığına da sahip değil.
Bu kucaklayıcılığa, bilinçliliğe, sorgulayıcılığa, özgür düşünceye çok yönlü okuyarak ulaşılır. Yalnızca dinsel yapıtlar okunarak bir yere varılamaz. Diyalektik düşünmek, sentez yapabilmek, o sentezlere de gerekirse yeni anti-tezler çıkararak sorgulayıcı olmak gerek ki, doğru ve gerçek bulunabilsin.
Ben bunun derdindeyim...
Çevirmekte olduğum kitap hakkında bazı özel ve bilgiler de vereyim son olarak, ne var içinde biraz bilinsin. Tüm dinleri öğretiyor öncelikle. Sonra ateizmin ne olduğunu ve bilimle ilişkisini irdeliyor, işte burada ben de çok zorlanıyorum çünkü birçok bilimsel terim var, bilimsel bilgiler var, fizik, kimya, astronomi, biyoloji, sosyoloji, jeoloji ve felsefe konusunda bilgilenmeden birçok şeyi anlamak ve okura çevirenin notu olarak aktarmak mümkün değil.
İşte böyle... Karşıtlıklar olacak, karşıtlıkları bilecek ve sentez yapacaksınız, bu ülke bu bilinç düzeyi ile ileri gider, tek yönlü koşullanmalarla değil....