Türkiye’de 11 ili etkileyen ve büyük yıkıma sebep olan depremler sonrası binaların sağlamlığını ortaya çıkaran yapı denetim raporları gündeme geldi. Olası İstanbul depreminden önce binaların depreme dayanıklı olup olmadığını test etmek amacıyla yapı denetim raporlarına başvuran insanlar olduğu gibi sonucun olumsuz çıkması ihtimaline karşı nasıl bir yol izleyeceklerini bilmedikleri için raporu istemeyen birçok kişi de mevcut.
Beykent Üniversitesi İdari Hukuk Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Yılmaz, vatandaşların bu süreçte ne yapmaları gerektiğine dair açıklamalarda bulunarak, bina sahiplerinin raporun olumsuz çıkması durumunda müteahhide tazminat davası açabileceğini, ev sahipleri izin vermediği için rapora ulaşamayan kiracıların da mahkeme kanalıyla raporu talep edebileceğini söyledi.
'BU DAVALARDA MÜTEAHHİT KUSURLU DA KUSURSUZ DA OLSA SORUMLUDUR'
Yapı denetim raporu sonucunun ‘depreme uygun değil’ çıkması halinde müteahhitlerin tazminat sorumluluğunun olduğunu belirten Dr. Yılmaz, konuyla ilgili şöyle konuştu:
“Müteahhit adı üzerinde taahhüt eden; ‘Ben sana sağlam, dayanıklı, güzel, reklamını yaptığım daireyi depreme dayanıklı ve imar kurallarına uygun bir şekilde teslim edeceğim’ diyendir. Taahhüdünü yerine getirmeyen, hukukta ‘ayıplı mal’ dediğimiz deprem yönetmeliğine ve imara uygun olmayan bina satışı yapan müteahhide karşı tazminat davaları açılır. Bu davalarda müteahhit kusurlu da olsa kusursuz da olsa sorumludur. Borçlar Kanunu 49’uncu maddede ‘İhmal ya da kusur neticesindeki zararı karşılamakla mükelleftir’ deniliyor. Borçlar Hukukunda bina malikinin sorumluluğuna ‘kusursuz sorumluluk’ deriz. Örneğin; işçisi yeteri kadar demir koymasa bile o işçiyi denetlemekte yükümlü olan kişi bina malikidir. Zaten ülkemizde en önemli problem yeteri kadar denetim yapılmamasından kaynaklanıyor. Yargıtay kararlarında yeteri kadar nitelikli malzeme kullanılmadığı takdirde ‘bilinçli taksir’ uygulanacağı yer alıyor. Bilinçli taksir durumlarında ceza daha da ağırlaştırılıyor. Tazminat davalarında ise kusuru varsa kişi daha fazla tazminat ödemekle yükümlendirilir. Bu davaların adli yargı ve hukuk mahkemelerinde açılması gerekiyor.”
'EV SAHİPLERİ DE BU RAPORLARI KİRACILARINA VERMEKLE YÜKÜMLÜ'
Dr. Yılmaz bu süreçte kiracıların izlemesi gereken yol ile ilgili de “Belediyeler, çeşitli örnekler alarak binaları test ediyor. Hatta Büyükşehir Belediye Başkanının bir açıklamasına göre; belediyenin binaların sağlamlığına dair yapmak istediği çalışmalar kapsamında binalardan örnek alınması gerekiyor. Bina sahiplerinin yüzde 70’i belediye çalışanlarını kendi dairlerine sokturmuyor. Dolayısıyla bunlar hemen olabilecek şeyler değil. Ev sahipleri kiracılarına bu tür belgeleri vermeyebilir. Kiracılar, ‘oturduğum ev depreme dayanıklı mı, değil mi? Bu konuda bana bilgi verebilir misin? Çünkü benim canım tehlikede’ diyerek ev sahiplerinden bunu talep edebilir. Ev sahipleri de bu raporları kiracılarına vermekle yükümlü, vermeleri gerekir. Vermedikleri takdirde mahkeme kanalıyla bunların talep edilmesi ve bir delil tespitinin yaptırılabilmesi mümkün. Sulh mahkemelerine, ‘benim binam sağlam mı, bu konuda delil tespiti istiyorum’ diyerek müracaat edilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Kaynak: Artı Gerçek