İsmail Beşikçi, Nuri Pakdil´i Çankaya´daki evinde ziyaret etmiş; Pakdil de günlüğüne not düşmüş. Karar, 22 Mayıs´taki ziyareti dün iki kare fotoğraf ve o notla haberleştirince karışmasın mı ortalık, ne biçim yankılandı!...
İkilinin GBT´sini çıkarıp ?nasıl olur, bu ikisi nasıl yan yana gelir´ demeye getiren getirene.
Hayretleri kışkırtan şu...
Beşikçi ?Kürtçülük ve bölücülük´ suçlamasından defalarca hapis yatmış, ?Bağımsız Kürdistan fikrinin ve Kürt milliyetçiliğinin ideologu´ olmakla suçlanmış bir Türk sosyolog ve yazar. ?Din kardeşliği´ söylemlerine de uyutmaya dönük elma şekeri diye bakıyor.
Pakdil ise Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın ?abi´ dediği, ?Kudüs şairi´ övgülerine mazhar ettiği, 2014´te eliyle Necip Fazıl ödülünü verip konuşmasını ayakta dinlediği, ?klas duruş´ ve ?devrimci başkaldırı´ öğrettiği için ülkesi ve milleti adına teşekkür ettiği bir edebiyatçı. Erdoğan´ın huzurunda kendisini ne sağcı ne solcu ne muhafazakar, devrimci şair ve İslamcı yazar olarak tanımlayan,?ne mutlu Müslümanım diyene´ sloganları atan bir ümmetçi.
Bu iki profili bağdaştıramıyorlar. İkisini bir arada arkadaş gibi düşünmeyi akılları almıyor.
Ama sansasyonel etkisinin asıl nedeni, yaşattığı beklenmedik durum şaşkınlığı değil. Bazılarının ilgisini çekmesinin asıl nedeni sunduğu fırsat. Büyük bir çelişkisini yakalayıp ?Bakar mısınız şuna, kimler kimlerle berabermiş´ diyerek iktidarın yüzüne vurmak için kullanıyorlar.
MİT Başkanı Hakan Fidan´la dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar´ın Pakdil´i iki yıl önce ziyaret ettiği ev de meğer burası değil miymiş! Alın işte, göze sokulacak bir hatırlatma daha...
Ulusalcı mecralara gündoğdu, Karar´ın bastığı iki kare resmi ne yapacaklarını, nereye koyacaklarını bilemediler.
Belli ki Pakdil´in onayıyla yakınları tarafından duyuruldu. Bilinmesini istemeseler sosyal medyada paylaşırlar mıydı?
Bu kadar yadırganacağını öngörmüşler midir, ayrı mesele. Fakat devrimci bir anlam yükledikleri kesin.
Dışlaması, şeytanlaştırması, düşman kesilmesi beklenecekken Beşikçi´den ?Sevgili kardeşim, Bitlis 34. piyade alayından askerlik arkadaşım? diye bahsediyor notunda Pakdil.
Tanışıklıkları, aralarındaki bir ömür kopmayan bağın başlangıcı ?asker arkadaşlığı´na dayanıyor. Üstünde durmaya değmez mi! Tek kelimeyle durmuyorlar ama, orasını hızlı geçiyor toz kaldıranlar.
Ya biraz daha kurcalayıp Öcalan´ın, 2014 Nevruz´unda Diyarbakır´da okunan konuşmasını Pakdil´in ünlü selamıyla tamamladığını bulsalardı!...Üstünde tepinmekten deliye dönmezler miydi?
Kandıra Cezaevi´nde yatan Sırrı Süreyya Önder dışarıda olsaydı da anlatsaydı o coşkulu ?Çözüm Süreci´ günlerini. ?Kimler kimlerin ağzıyla´ denmeden hep bir ağızdan konuşuluyordu. Nereden bilsin o günlerde söyledikleri yüzünden, ?ağız birliği yapma´ yani terör propagandası suçlamasıyla bir gün hapse gireceğini.
Her neyse, Öcalan´n ağzından Sırrı Süreyya´nın gür sesiyle o gün Diyarbakır´ı inleten Pakdil selamı şöyleydi: ?Sizleri en devrimci duygularımla selamlıyorum...?
2015´te, Star gazetesinin Necip Fazıl Ödülleri töreninde Erdoğan´ın özel ricasını kırmadı, kendisiyle özdeşleşen o selam için kürsüye geldi Pakdil. Ve selamladığı salon, iktidar medyasına göre yıkıldı. ?Unutulmaz an, geceye damga vurdu, Kemalistleri çıldırtan selam, bu slogan alkış tufanı kopardı´ başlıklarıyla dolaştırılıyor hala İnternette.
Buradan bakınca Beşikçi´yle fotoğraf da rahatsız eden, tabu yıkan, terse yatırıp zihin konforu ve ezber bozan epey devrimci bir selam aslında. Siz ne diyorsunuz devrimciler?