Tarih: 28.11.2017 12:21

Kılıçdaroğlu´nun zamanlaması!

Facebook Twitter Linked-in

Rıza Sarraf davası neredeyse ?küresel konu´ haline geldi.

Suçlamalar tek noktada toplanıyor: ABD Hazine Bakanlığı´nı dolandırmak!

Ancak, ABD vatandaşı olmayan birinin, ABD´de kurulmamış şirketler ve bankalar üzerinden, ABD Doları kullanmadan, ABD´nin taraf olmadığı sadece Türkiye ve İran arasındaki bir ticaretten dolayı ABD Hazine Bakanlığı nasıl dolandırılmış?

New York savcılığının dayanaklarından birisi, yine aynı bağlamda, ABD´nin Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası´nı (IEEPA) delmek.

1977´de Jimmy Carter´ın başkanlığı sırasında İran´daki rehine krizi sonrası yasalaşan IEEPA, ?yabancı bir kaynaktan bir tehdidi bertaraf etmek amacıyla ticareti düzenleme´ yetkisi veriyor. ABD bunu İran, Libya ve giderek Alman banka ve şirketlerine karşı kullandı.

Yani ABD kendisi için bir yasa çıkardı ve bütün dünyanın buna uymasını istiyor.

Uymayanı ?cezalandırıyor´?

Yine de Sarraf´ın durumu bunların hiçbirine uymuyor.

Sarraf´ın avukatları, bu gerekçelerle ABD´nin yargılama yapamayacağını belirterek itiraz etti. Hukuksuz elde edilen verilerin de mahkemede ?delil olamayacağını´ savundular.

Savcılık veya mahkeme ?delillerin´ ne olduğunu söylemedi.

Ancak arkasından davaya Türkiye´den siyasi isimler dahil edildi.

Yetmedi ek iddianame ile ?17/25 Aralık tapeleri´ davaya eklendi.

Yani dava şekil değiştirdi.

?ABD Hazinesi´ni dolandırma? davası giderek ?Türkiye´deki 17/25 Aralık sürecini canlandırma? davasına dönüştürüldü.

Baştan beri amaç buydu.

New York mahkemesi kaynaklarının ABD gazetelerine sızdırdığı haberlerden, ?FBI´ın 2014 yılından itibaren yaptığı dinlemeleri kanıt olarak kullanacağını, hatta FBI dinlemelerini yapan kişinin mahkemede ?tanık´ olarak dinleneceğini? de öğrendik.

17/25 Aralık 2013´teydi.

Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, ?Deliller arasında 2015 yaz ayından da tapeler var? dedi.

Bozdağ´ın şu sorusu üzerinde düşünmek gerekiyor: ?Bu tapeleri kim kaydetti, kim dinledi? ABD mi FETÖ´cüler mi??

Bu sorular bizi önce 2014 yılında ilk kez Almanya medyasında yayınlanan ?ABD´nin dinleme skandalları? haberlerine götürüyor.

Devam haberlerinden, ABD´nin Fransa, Almanya ve Türkiye´yi temelde 2008´den, ancak özellikle 2012´den itibaren ?sistematik olarak dinlemeye aldığı´nı öğrenmiştik.

Dinlenenler, özellikle başbakanlar ve ?ticaret bakanları´ ile siyasi liderler, sivil toplum örgütleri ve medya kuruluşları?

ABD´nin Alman banka ve şirketlerine milyar dolarlık para cezalarıyla sonuçlanan soruşturmaları ile Türkiye´ye yönelik ?FETÖ kumpasları´ bu tarihlerde başladı.

Bir şey daha bu tarihlerde başladı:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu´nun o zaman Başbakan, bugün de Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan´ı ?yurt dışına para kaçırmakla´ suçlaması!..

Kılıçdaroğlu bunu 2010´dan beri söylüyor.

Bugüne kadar ?ortaya koyacağım´ dediği belgeleri gören olmadı.

Benim dikkatimi çeken, kanıtlayamadığı, hatta destekleyici belge gösteremediği bir iddiayı farklı cümlelerle tekrarlaması değil, bunu ?ABD´de Türkiye´ye yönelik bir ?konu´ olduğunda? yapması?

Bir siyasi partinin genel başkanı, uluslararası para trafiğini nasıl bilebilir?

Bunun tek yolu var: Bu trafiği bilebileceği varsayılabilecek ?güçte´ bir yerlerden kulağına fısıldanması!

O genel başkanın da bunun doğru olup olmadığına bakmadan siyasete taşıması!

Diyebilirsiniz ki, ?Bunun anlamı, ?siyasi çıkarlarını müstevlilerin siyasi emelleriyle tehvid etmek (birleştirmek)´tir?.

Maalesef haksız değilsiniz!..

 

Kaynak: Star




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —