Ekrem İmamoğlu’nun, Fatih Altaylı’ya “Ben aday olabilirim” dediği saatlerde telefonu çaldı. Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, onu CHP TBMM Grup toplantısına çağırıyordu. “Hayır” demesi imkansız olan bir davet. İmamoğlu da sabah erkenden Ankara’daydı. Kılıçdaroğlu tarafından sevgi ve sempatiyle karşılandı. Sonra toplantı salonuna geçildi. Kılıçdaroğlu önce bu kararın hukuksuzluğuna dikkat çekti. Sonra Süleyman Soylu’yu eleştirdi.
Ondan nelerin hesabını soracağına ilişkin bir döküm verdi. CHP Genel Başkanı’nın atağının bu kez psikolojik yönü öne çıktı. İmamoğlu’nu CHP grubunun içine ve kendi yanına oturttu. Ona “Burası senin partin ve adayı burası belirleyecek” mesajını verdi. “Sen bu partinin evladısın, benim evladımsın” derken, aralarındaki hiyerarşik ilişkiyi de hatırlatıyordu. O babaydı. Baba, ailenin büyüğü olarak, kararı verecekti.
Dün öğle itibarıyla 6’lı masa ve cumhurbaşkanı adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu şu mesajı verdi: “Benim Genel Başkanı olduğum CHP’nin adayını ben ve yakın kurmaylarım belirleyecek. İmamoğlu da Akşener de bilsin ki CHP’nin içine yönelik hesaplar sonuç vermez.” Top, şu an itibarıyla Kılıçdaroğlu’nda. İnisiyatif ona geçmiş durumda.
Beklenenin tersi oldu
İmamoğlu’nun ceza aldığı günden bu yana ortaya çıkan gelişmeler, dedikodular, analizler ve tahminler, bir kaos çıkabileceği, bir kırılma olabileceği yönündeydi. Özellikle, İYİ Parti’nin ve Meral Akşener’in İmamoğlu’na gösterdiği sıcak yakınlık kamuoyunda “Yeni bir ittifak zemini mi oluşuyor?” yorumlarına neden olmuştu. İmamoğlu’nun İYİ Parti’ye geçebileceği yorumları bile yapıldı. İmamoğlu’nun ceza alması, onun adının yeniden öne çıkmasını teşvik etti.
Kılıçdaroğlu’nun Almanya gezisi de İmamoğlu’nun puanını artırdı. Mahkemenin ceza vermesi de terazinin İmamoğlu’na döndüğü beklentilerini güçlendirmişti. İmamoğlu’nun asıl, Kılıçdaroğlu’nun “tavşan aday” olarak çıkmasını savunanlar bile oldu. Ancak dün öğle saatlerinde CHP grup toplantısında kürsüye çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, tabloyu değiştirdi.