Tarih: 24.04.2019 10:48

KHK´lı bir günah keçisi mi?

Facebook Twitter Linked-in

Kayıp, baş edilmesi kolay olmayan bir duygudur. İnsanı sarsar. Sarsıntının boyutuysa neyin kaybedildiğine bağlı olarak değişir. Belki âşık olunan bir kişi, belki bir eşya, belki de bir şehir kaybedilmiştir. Soruna siyasi açıdan bakınca, içinde bulunduğumuz süreç hiçbir şeyin İstanbul´un kaybı kadar sarsıcı olamayacağını gösteriyor. Hele bir de insanın İstanbul aşkı varsa, bu kaybın yükünü taşımak hiç kolay olmasa gerek. Tabii durumu çok da abartmamak lazım, sonuçta yük yüktür. İnsan taşımakta zorlandığı her yükü, bir küfe odun veya bir çuval unmuş gibi bir başkasının sırtına yıkabilir. Nitekim AKP´liler de böyle yaptı ve yenilginin sorumluluğunu KHK´lı seçmenin üstüne yıktı. Ne var ki bu yük aktarımı öyle sıradan bir idareyi maslahat işi olmakla kalmadı. Son aşamada, YSK´ya verilen itiraz dilekçesiyle beraber KHK´lıların oy verme gibi temel bir hakkı da tartışmaya açıldı. Ben bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde, YSK´nin bu itirazı reddettiği de haber sayfalarına düşmeye başladı. Ancak yine de, oy hakkı tartışmasının yürütülmesinin siyasi bir anlamı var. Eğer AKP, bu itiraz gerekçesinde göründüğü kadar ciddi idiyse KHK´lıları sivil ölü haline getirme sürecinde çok önemli bir eşik daha aşılmış olacaktı.

Ancak bu eşiğin ne olduğunu tartışmaya geçmeden önce, önerinin ciddiyeti konusundaki kuşkumun nedenini açıklamam daha uygun olur kanaatindeyim. Önümüzdeki tabloya bakınca, AKP´lilerin seçimle ilgili tutumlarının birçok bakımdan kontrollü bir geri çekilme stratejisini andırdığı görülüyor. Seçimi kazanma iddiasından seçim yenilenmelidir talebine uzanan süreçte kullanılan ikna teknikleri son derece tanıdık geliyor. Bu tekniklerin bir arada ve aşamalı bir şekilde kullanıldığı sürece, propaganda literatüründe ?stasis sistemi? adı veriliyor. Buna göre bir davayı savunacak kişi, tartışma süreci boyunca belirmesi muhtemel her uzlaşmazlık noktasına denk düşecek ayrı bir gerekçe üretir ve her gerekçe için son raddeye kadar direnç gösterirse, başarı şansını arttırır. Olası direnç noktalarının belirdiği aşamalarsa dört tane olup sırasıyla şöyledir: Davanın reddi, tanımının değiştirilmesi, niteliğinin değiştirilmesi ve geçersiz olduğunun ileri sürülmesi. İtiraz sürecine bakınca AKP´nin bu sistemin kurallarına büyük ölçüde riayet ettiğini görüyoruz. Bilindiği üzere, AKP ilk aşamada kendini seçimin galibi ilan edip yenilgiyi reddetti. YSK sonuçları açıklayınca, geçersiz oylar üzerinden sonuca itiraz etti ve seçimin galibinin doğru tanımlanmadığını savundu. Ardından CHP´nin seçim zaferinin hileli olduğunu söyleyip yenilgisinin niteliğini yeniden tarif etti. En sonundaysa 14 bin 712 KHK´lı seçmen oy kullandığı için seçimlerin geçersiz olduğunu ve yenilenmesi gerektiğini ileri sürdü.

Analizin devamı...




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —