Keşmir´de neler oluyor? Müslüman- Hindu savaşı olabilir mi?

Adelina SFİSHTA

Keşmir´de neler oluyor? Müslüman- Hindu savaşı olabilir mi?

Çin-Hindistan ve Pakistan´ın menfaatlerinin kesiştiği Himalayalar bölgesi, Hindistan´ın son atağı ile yeniden sıcak kriz alanına dönüşmüş görülüyor. Hindistan Jamnu-Kashmir´in anayasal özerkliğini iptal etti ve haritada ?mavi? olan bölgeyi doğrudan kendine bağladı. 

Keşmir aslında üç bölgeden oluşuyor: Hindistan´a bağlı Jamnu-Kashmir ?mavi? bölge, Pakistan´a bağlı Azad Keşmir ve Gilgit ?turuncu? bölge, Çin´e bağlı Aksai Chin ?kırmızı? bölge.

1941 yılı nüfus sayımlarına göre bütün Keşmir´in; % 77´si Müslüman, % 20´si Hindu, % 3´ü ise Budist ve Sihler. Bölge 1947 yılına kadar İngilizlerin kontrolünde. Hindistan ve Pakistan iki bağımsız devlet olarak ortaya çıkıyor, bu tarihte. Keşmir prensi Hindistan´a bağlanma kararı alınca, ilk Pakistan-Hindistan savaşı gerçekleşiyor. Bölge ikiye bölünüyor, kuzey batısını Pakistan, güney doğusunu Hindistan işgal ediyor. 1948´de BM, bölge halkının kararının alınması için referandum yapılmasını istiyor, ancak Hindistan kabul etmiyor. 1965 Pakistan-Hindistan ikinci kez savaşıyorlar, ancak çözüm gerçekleşmiyor. 1972 yılında ?Simla anlaşması? ile haritada beyaz kesik çizgili hat ateşkes-kontrol hattı belirleniyor ve iki ülke de resmen bu hattı tanıyor. Pakistan ?bazı haklarından fedakarlık etmiş?, Hindistan kendisine bağlı bölgeye ?anayasal otonomi? vermiş oluyor. Hindistan´ın bölgesinde % 66 Müslüman çoğunluk yaşıyor.

Çin 1959´da ?Aksai Chin? diye bilinen bölgeyi işgal ediyor ve Keşmir üç ülkenin sorunu oluyor.

Ancak; ne Hindistan, ne Jamnu Kashmir halkı, ne de Pakistan, o günden bu güne durumdan memnun değil ve bölge iki ülkenin en önemli kriz alanı.

1989´da Jamnu-Kashmir Müslümanları, Hindistan´dan ayrılma mücadelesi başlattı ve ayrılıkçı paramiliter unsurlar kurarak, Hindistan´ın atadığı yerel otorite ile silahlı mücadeleye başladılar. Bu beraberinde, Hindistan´ın Jamnu-Kashmir´de daha sıkı bir rejim uygulamasını getirdi.

Rusya ve ABD´nin Afganistan´ı işgali, Pakistan´ı da etkiledi. Pakistan bir anlamda, Afganistan´da Ruslara karşı yürütülen, ?Proxy war-vekalet savaşının üslerinden birisi? oldu. Ruslar bölgeyi terk ettikten sonra ABD ordularına karşı da yürütülen bu savaş, Pakistan sosyal dokusunu etkiledi. Vahabi meşrep birçok ?cihadist örgüt?, Pakistan´ın Himalayalar bölgesinde ve işgal altında tuttuğu Keşmir bölgesinde, yerleşti. Bu örgütler, Jamnu-Kashmir´in Hindistan´dan kurtarılmasını ve daha sonra Hindistan Müslümanlarının kurtarılmasını ?cihat alanı? olarak belirlediler. İşte Jamnu-Kasmir´deki kıyamet böylece ?kızılca kıyamete? dönüştü.

Jamnu-Kashmir´in ?Müslüman ayrılıkçı mücadelesi?; ?Ceyş-i Muhammad?- ?Afzal Guru Timi, El Murabitun ve Tehrik-i Furkan?-?Jamaat-ud-Dawa?,?Lashkar-e-Taiba?,?Hizbul Mujahideen? gibi cihadist örgütlerin savaşa katılımı ile, normal mecrasından çıktı ve ?bölgedeki Müslümanların tamamının kurtuluşu cihadına? dönüştü. Bu durum Jamnu-Kashmir Müslümanlarına olan uluslararası sempatinin yok olmasına ve Pakistan´ın haklı mücadelesini, ?terörist organizasyonları destekleyen ülkenin? bölgeyi riske sokan hareketleri olarak, algılanmasına neden oldu.

Pakistan ordusu, Pakistan ?derin devletinin? en önemli enstrümanı. Kontrol edilemeyen ve siyaseti de belirleyen Pakistan ordusu, bu cihadist örgütlerin arkasındaki en önemli güç. Ordu cihadistleri korudu, kolladı, eğitti, kamplar sağladı, istihbarat verdi. Yani, Pakistan´ın ?bekası? deyip, bu örgütlerle içli dışlı olundu, Pakistan bir sürü kirli işin içerisine böylece sokulmuş oldu.

Pakistan ordusunun desteklediği ?silahlı cihadist gruplar?, birçok kanlı eyleme imza attı. ? 1999 Hint yolcu uçağının Afganistan´a kaçırılması,- 13 Aralık 2001, Hindistan´ın Parlamentosu´na saldırı,- 2 Ocak 2002 Keşmir yerel parlamentosuna el bombalı saldırı,- 2008 Bombay saldırısı, 164 kişi öldü, 308 kişi yaralandı,- 2013 Pervez Müşerref´e suikast girişimi,- Eylül 2016 Keşmir Hindu askeri üssüne saldırı, 19 askerin öldürülmesi,- 14 Şubat 2019 Pulwama´da askeri konvoya saldırı ve 44 askerin öldürülmesi,

Jamnu-Kashmir´de, Hindistan devleti ile cihadistler ve ayrılıkçı Keşmir Müslümanları arasında gerçekleşen çatışmalarda 50.000 civarı insan kaybı söz konusu. Sadece 2018´de 500 kişi.

Cihadist saldırılar, Hindistan devletinin, Jamnu-Kashmir´deki rejimi daha sıkı hale getirmesine, askeri gücünü 300-400 bin gibi korkunç bir rakama çıkarmasına, askeri bir rejim kurmasına, memurları bile, Hindistan´ın nasyonalist bölgelerindeki insanlardan atayıp, Müslümanları bastırmaya dönük çabalarını artırmaya yöneltti.

Jamnu-Kashmir´de asker halka aşırı eziyet etti. Tecavüzler, hırsızlıklar, haksız tutuklamalar, adam yok etmeler, sivil hayatı kısıtlamalar gibi, toplumu son derece rahatsız eden bir tablo ortaya çıktı, Jamnu-Kashmir´de. Bu durum ezilen halkı, silahlı cihadist gruplara daha da yaklaştırdı. Cihadistler halkın gözünde kahramanlaştı. Böylece terör daha da arttı. Hindistan da bunları gerekçe gösterip, karşıt devlet şiddeti uygulamalarını büyüttü. Jamnu-Kashmir´de demokratik bir rejim kuramayan Hindistan´da da, milliyetçi-Jamnu-Kasmir´in ilhakını isteyen siyaset, büyüdü ve Moni´nin Bharatiya Janata Partisi (BJP) iktidara geldi. 

Pakistan bu uygun olamayan mücadele yöntemi nedeniyle, üç yönden kaybetti. Pakistan terörü destekleyen ülke olarak birçok uluslararası raporda anılır olmaya başladı, Keşmir davası haklı noktadan haksız noktaya taşındı, ekonomisi battı. Pakistan kara para aklama ve terör finansmanı suçlaması ile Financial Action Task Force tarafından gri izleme listesine dahil edildi.

Pakistan ekonomisi de bu mücadeleden etkilendi. Verimsiz, aşırı askeri harcamalar, ekonomiyi oldukça sıkıntıya soktu. IMF´den 6 milyar dolar acil destek alınmak zorunda kalındı.

Geldiğimiz yer şu: Pakistan, haklı olduğu davada, haksız konuma düşmek üzere. Güvenebileceği tek Çin kalmış gözüküyor. Hindistan uygun bir uluslararası konjonktür yakaladığını düşünüyor. Jamnu-Kashmir´in otonomisini kaldırdı, doğrudan kendisine bağladı, buradaki nüfus yapısını Hindulaştırmaya çalışacak gözüküyor.

Pakistan: Pakistan ordusunun örtülü desteğindeki cihadist silahlı grupların, Jamnu-Kashmir´deki ve Hindistan´daki terör saldırıları, Pakistan´ı haklı olduğu Jamnu-Kashmir davasında geriletti ve uluslararası desteğini azalttı. Üstelik Pakistan´ın kara para aklama ve teröre destek veren ülkeler listesine girmesi, Hindistan´ın Jamnu-Kashmir´e müdahalesini ?terörle mücadele? noktasına taşımasına ve haklılık kazanmasına neden oldu. Bu durum meselenin çözümünde Pakistan´ı oldukça negatif etkileyecek. Pakistan ordusu hala siyaseti etkileyebilecek konumda ve derin devletin en etkili enstrümanı. Bu konuda ne kadar ileri gidebilir kestirmek zor. İktidar değişimini zorlayabilir mi? Benim kanaatim; ordu silahlı cihadist grupları ve Jamnu-Kashmir ayrılıkçı Müslümanlarını desteklemeyi sürdürebilir, hatta sınırlı da olsa, Hindistan´ın kontrolündeki Jamnu-Kashmir bölgesine askeri operasyon düzenleyebilir şeklinde. Pakistan´ı en çok sarsacak konu ekonomi. Dahil olacağı düşük yoğunluklu çatışma ortamı, zaten kötü olan ekonomisini daha da berbat hale getirecektir.

Hindistan´da bu kararı alan milliyetçi Bharatiya Janata Partisi. Bu parti nasyonalist yaklaşımla, Jamnu-Kashmir´e asker sokarım ve güç kullanarak işi çözerim anlayışını uyguluyor. Asker bu meseleyi halledebilseydi, zaten yıllardır bölgede 400.000´e yakın asker var, çoktan hallolurdu. Bölge dağlık, Himalayaların eteği ve Afganistan´a kapı komşu. Pakistan ordusu kuzeydeki Keşmir´i işgal etmiş vaziyette, yani burunlarının dibinde, üstelik bütün Keşmir´in %70´i Müslüman, cihadist silahlı örgütler kol geziyor bölgede. Afganistan´dan gelebilecek El Kaide ve IŞİD unsurları da cabası. Ayrıca Hindistan´ın içinde 200 milyona yakın Müslüman nüfus var. Bu nedenlerle nasyonalist Bharatiya Janata Partisi ve onun lideri Moni, uygulaması çok zor bir karar almış durumda. Partisinin popülaritesini artırabilir ama Hindistan´ın başını büyük belaya soktuğunu da bir tarafa not edin. Hindistan artık ülke genelinde terörle mücadeleye hazır olmalı. Demokrasi yoluyla çözebileceği bir probleme askerle müdahale edip, on yıllar sürecek bir terör sarmalının içinde bulacaktır kendini.

Bu iş burada bitmez. Her iki taraf da uzun soluklu bir mücadeleye hazır olmalı.

İşin bir diğer boyutu; hem Hindistan hem de Pakistan birer nükleer güç ve bu durum iki ülke arasındaki gerilime yeni bir boyut ekliyor. Jamnu-Kashmir sorunu, günün birinde bir tarafın nükleer düğmelerden birisine basmasına neden olabilir mi? Kolay değil.

Benim korkum şu: Pakistan´ı ordu, Hindistan´ı nasyonalistler kontrol ediyor. Afganistan-Pakistan-Hindistan´daki önemli sayıdaki silahlı cihadist grupların önlenemez sürprizleri, iki ülkenin ?öngörülemez? güçlerini nereye sürükler bilinmez.

Diyebileceğimiz şu: iki taraf da çok şeyler kaybedecek. Demokrasilerini geliştiremeyip, bu yolla barış için çözüm bulamayanlar, sonuçsuz çatışmaların içerisinde, ülkelerinin enerjilerini tüketip duracaklar, vesselam.