Keşmir halkının onurlu mücadelesine yeniden bakış

Pakistan’ın Türkiye Büyükelçisi Dr. Yousaf Junaid, ‘Keşmir Dayanıșma Günü’ münasebetiyle, Milli Gazete için özel bir değerlendirme yazısı kaleme aldı.

Keşmir halkının onurlu mücadelesine yeniden bakış

En temel insan haklarından biri, vazgeçilmez bir hak olan kendi siyasi istikbâlini belirleme hakkıdır – insanların kendi siyasi geleceğini seçme ve halkın kendi isteklerine göre yaşama hakkı. Bu hak, diğer tüm temel özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi için elverişli bir ortam sağlar. Bu hakkın sarsılmaz önemi nedeniyle, Birleşmiş Milletler Antlaşması ve çeşitli uluslararası sözleşmeler ve deklarasyonlarda iyi bir şekilde yerleşmiş olan bu hak, tüm devletler için bağlayıcı olan evrensel ve zorunlu bir uluslararası hukuk normu olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu güçlü normatif temele rağmen, dünya çapında ne yazık ki kendi siyasi istikbâlini tayin etme hakkının açıkça ihlal edildiğine şahit olduk. Bu türden bir vaka da, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin gündemindeki en eski maddelerden biri olan Keşmir ihtilafıdır.

 

Keşmir halkının onurlu mücadelesine yeniden bakış

 

İŞGALCİLER KEŞMİR’DE BİR TERÖR YÖNETİMİ BAŞLATTI

İnsan hakları, her insanın doğasında var olan ve uluslararası toplum tarafından ortak bir payda olarak saygı gösterilmesi ve korunması gereken haklardır. Ne yazık ki, bunun tam tersine, işgal altındaki topraklarda insan hakları, sadece bir düşünce olarak kalmaktadır. Keşmir Dayanışma Günü olarak anılan 5 Şubat, Hindistan Tarafından Yasa Dışı Olarak İşgal Edilen Keşmir (IIOJK) halkının, yabancı işgali altında sıkıntı çekmeye devam ettiğini ve temel insan haklarının her gün ihlal edilmesine maruz kaldıklarını acı bir şekilde hatırlatmaktadır. 5 Ağustos 2019’dan bu yana, işgalci güç, insan hakları standartlarına tamamen saygısızca davranarak bir terör yönetimi başlatmıştır. Birleşmiş Milletler, uluslararası medya ve güvenilir insan hakları kuruluşlarından gelen, kolektif cezalar, tecavüz, yargısız infazlar, keyfi tutuklamalar, işkence ve insanlık dışı muamele, zihinsel ve psikolojik acılar, zorla kaybolmalar ve internet engellemeleri gibi ciddi insan hakları ihlallerini detaylandıran çok sayıda rapor bulunmaktadır.

 

Keşmir halkının onurlu mücadelesine yeniden bakış

 

KEŞMİR’İN DEMOGRAFİSİ BOZULMAK İSTENİYOR

Burada en son taktik, Filistin işgalinden örnek alınan bir hamle olan, işgalci gücün Keşmir topraklarında zorla demografik değişiklikler yapmasıdır; buna seçim bölgesi sınırlarının seçici olarak belirlenmesi, milyonlarca Keşmiri olmayan kişiye sahte ikamet belgeleri verilmesi ve yerel demografiyi değiştirmek amacıyla yüzbinlerce geçici yerleşimci eklenmesi dahildir. Tüm bu adımlar, Keşmir halkının kendi siyasi geleceğini belirleme hakkını zayıflatmayı ve Keşmir’in çoğunluğu Müslüman olan nüfusunu sandık dışı bırakmayı amaçlamaktadır.

Keşmir halkının onurlu mücadelesine yeniden bakış

 

KEŞMİR HALKI BARIŞÇIL VE HAKLI BİR MÜCADELE VERİYOR

Keşmir İhtilafı, 1947’den beri Keşmir halkının siyasi istikbalini yönetme ve kendi yöneticilerini seçme hakkının reddedilmesinden kaynaklanmaktadır – bu hak, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla onlara vaat edilmiştir. Bu kararlar, siyasi geleceğini belirleme ilkesinin işgalci gücün herhangi bir yasama, yürütme veya yargı eylemiyle göz ardı edilemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır. Birleşmiş Milletler’in Keşmir ihtilafına ilişkin hukuki pozisyonu, ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla yönlendirilmeye devam etmektedir ve bu durum, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in yaptığı açıklamalarda açıkça ifade edilmiştir. Dünyadaki vicdanlı insanlar, Keşmir halkının barışçıl ve haklı mücadelesine destek vermektedir. Keşmir halkı, siyasi mücadelesinde Türkiye’nin verdiği ilkesel ve etkin desteği unutmamaktadır.

 

HİNDİSTAN KEŞMİR’DE EN ACIMASIZ BASKILARI KULLANIYOR

İşgalci gücün Keşmir’de normalleşme adı altında meydana getirdiği sis perdesi, Keşmir diasporası, sosyal medya videoları ve resimleri ile İslam İşbirliği Teşkilatı Bağımsız İnsan Hakları Komitesi gibi bağımsız gözlemcilerin raporları tarafından tamamen açığa çıkarılmıştır. Hindistan, diğer işgalci güçler gibi, Keşmir halkına boyun eğdirmek için en acımasız baskıları kullanmaktan çekinmemektedir. Hindistan Tarafından Yasa Dışı Olarak İşgal Edilen Keşmir (IIOJK) içinde, Keşmir liderleri, uydurma davalarla hapse atılmıştır, IIOJK dışında ise Hindistan’ın güvenlik birimlerinin, dünya genelindeki direnişçi sesleri ortadan kaldırmak için kullandığı suikast ağları ortaya çıkmıştır, bu da Keşmir halkının hayatlarını tehlikeye atmaktadır.

 

KEŞMİR DAYANIŞMA GÜNÜ, HER YIL BU RUHLA ANILMAKTADIR

Hindistan’ın, Keşmir halkına ve uluslararası topluma karşı yükümlülüklerini yerine getirmemesi, onu uluslararası topluluk içinde sorumlu bir devlet olarak sorgulanabilir hale getirmektedir. Güney Asya’da ve ötesinde barış, Keşmir ihtilafının, Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılacak serbest ve adil bir halk oylaması ile haklı bir şekilde çözülmesiyle mümkün olacaktır. Uluslararası toplum, temel insan haklarının korunmasına yönelik uluslararası çerçevenin daha fazla aşındırılmasına izin vermemelidir. İşgal altındaki halklarla birlikte dayanışma gösterilmelidir. Keşmir Dayanışma Günü, her yıl bu ruhla anılmaktadır. Birlikte, ezilenlerin sesi olabiliriz. Birlikte, uluslararası sisteme olan güveni yeniden inşa edebiliriz – insanlığın her şeyin önünde zafer kazandığı bir sistemde.

 

Kaynak: Milli Gazete