Tam bir akıl tutulması yaşanıyor: “Hayatta en hakîkî mürşit ilimdir, fendir” demişti Mustafa Kemal. Ama Kemalistler, akılla, bilimle, fenle mi bakıyorlar dünyaya yoksa Kemalizm’i kutsayarak, mitleştirerek, dinselleştirerek mi?
KEMALİZM, TARTIŞILABİLİR Mİ?
Kemalizm, tartışılabilir mi?
Türkiye’de Kemalizm’i entelektüel düzlemde tartışmak mümkün mü?
Ne yazık ki, hayır!
Kemalizm, bir din katına yükseltildiği için Kemalizm’i, entelektüel düzlemde, seviyeli bir dille tartışmak hiç de kolay değil.
Atatürk bir kült’e, Kemalizm de seküler bir din’e dönüştürüldüğü için entelektüel olarak, akl-ı selim’le tartışılamaz.
Kemalizm, bir Batılılaşma projesidir.
Kemalizm, bir redd-i miras’tır; bu toplumun İslâmî iddialarının tasfiyesi, medeniyet iddiasının reddi, topluma tepeden, Jakoben yöntemlerle bir kimlik dayatma projesidir.
Kemalistlerin İslâm’ı sadede bireysel bir inanç meselesi olarak gören ve Kur’ân’ın reddettiği din algısı, hem “Kemalizm’in din karşıtı olmadığı” fikrinin ne kadar temelsiz olduğunu hem de Kemalizm’in topluma seküler bir din dayatmaya kalkıştığını göstermek için kâfîdir.
TÜRKİYE, NEDEN İSLÂM DEVLETİ OLARAK KURULDU AMA SONRA LAİK DEVLET YAPILDI?
Cumhuriyet, bir İslâm devleti olarak kurulmuştu. 1928 yalına kadar Anayasa’nın ikinci maddesinde, “devletin dini, din-i İslâm’dır”, diye yazıyordu.
Neden 1928 yılına kadar bu madde anayasaya yerleştirilmişti ve neden 1928 yılından itibaren bu madde anayasadan çıkarılmıştı?
Bu soru basit bir soru değil. Sadece bu sorunun cevabının izini sürmek bile, Türkiye’nin nasıl tarihini, kimliğini, medeniyet iddiasını ve ruhunu yitirmeye zorlandığını görmeye yeter.
Millî Mücadele, İslâmî ruh’la, sarıklı mücahidlerle kazanıldı; ama zamanla bu sarıklı mücahidlerin temsil ettiği, tarihî yolculuğumuzun, medeniyet yolculuğumuzun köklerini, ruhköklerini, temellerini oluşturan İslâmî ruh inkâr edildi, yerine bu toplumda karşılığı olmayan laik bir ruh ikame edilmeye çalışıldı.
Laik Kemalizm, cumhuriyet dönemimin en önemli Kemalistlerinden Tanpınar’ın deyişiyle “kültürel inkâr”dır. İntiharla sonuçlanacak bir inkâr!
KEMALİZM’LE İSLÂM’I KARŞI KARŞIYA GETİRMEK, SOPA VE SÖMÜRÜ ARACI OLARAK KULLANMAK TEHLİKELİDİR!
Kemalizm, bir din değil. Eğer Kemalizm din katına yükseltilirse, bunun bedeli çok ağır olur bu topluma: Çünkü Kemalizm’in bir iyi, doğru ve güzel fikri olmadığı için, Kemalizm’i kutsamakla toplumu büyük bir ontolojik anlamsızlık ve yok oluş felâketinin eşiğine fırlatmış olacağımızı görebiliyor mu bu ülkenin bazı fanatik Kemalist seküler tipleri?
Daha da vahimi, Kemalizm’le İslâm’ı karşı karıya getirme aptallığıdır. İşte bu, bu ülkeye yapılacak en büyük ihanetlerden biridir.
Kemalizm, hem toplumu hizaya getirmek, İslâmî kimliğini ve iddialarını adım adım yok etmek için kullanılan bir sopa hem de ülkedeki güç ve çıkar odaklarının güçlerini ve çıkarlarını pekiştirmekte kullandıkları bir sömürü aracı işlevi görüyor.
Toplum aptallaştırılıyor. Bu ülkenin enerjisini, gücünü, dinamizmini yok etmek isteyen şer şirret güçler ve şebek-e-leri, toplumda önce yapay kamplaşmalar oluşturarak, sonra da bu yapay kamplaşmaları gerçeğe dönüştürecek adımları adım adım hayata geçirerek hem bu toplumu birbirine düşürmeye hem de içerden durdurmaya ve çökertmeye çalışıyorlar!
AYRIŞMA DEĞİL BÜTÜNLEŞMEYE İHTİYACIMIZ OLAN BİR DÖNEMEÇTEN GEÇİYORUZ...
Bunun için de Kemalizm’i sopa olarak kullananlara da, sömürü aracı olarak kullananlara da fırsat verilmemeli, diyorum.
Hele de içinden geçtiğimiz 15 Temmuz sonrası taşları yerli yerine oturtma konusunda mesafe kat etmeye başladığımız ve dış politikada 17 yıllık AK Parti iktidarının en büyük stratejik başarılarına imza attığımız toparlanma ve zamanla ayağa kalkma sürecinde Kemalizm tartışması yapılması son derece anlamsız ve tehlikelidir.
Özetle... Kemalizm’le entelektüel olarak yüzleşeceğiz ve hesaplaşacağız. Yoksa önümüzü tıkayan duvarları göremez, tıkamaz ve ülkemizin önünü açacak, bölgemizi de ayağa kaldıracak uzun soluklu medeniyet yolculuğuna çıkamayız.
Ama Kemalizmle entelektüel ölçekte yüzleşme ve hesaplaşmaya çalışmanın zamanı değil. Türkiye’nin dışardan büyük dış politika angajmanlarına girdiği, çepeçevre kuşatıldığı, içerde ise anlamsız bir kutuplaşmanın sürekli olarak kaşındığı bir ortamda Kemalizm’le entelektüel olarak yüzleşme ve hesaplaşmakta verimli sonuçlar elde edemeyiz.
Kemalistlerin de bu toplumu birbirine kenetleyen İslâm konusunda, İslâmî kimlik ve değerlerimiz konusunda daha özenli, saygılı da davranmaları şart.
Vesselam.