Kemalizm, kökenleri 1820’lerde başlayan bir akımdır.
Kemalizm, Mustafa Kemal’le başlamış da değildir, bitmiş de değildir.
Sadece, CHP ile doruğuna çıkmıştır.
Kemalizm’in ideoloğu ve “Kemalizm” ismini ilk kullanan kişi Moiz Kohen Tekinalp’dir.
Kemalizm, Türkiye ile sınırlı da değildir.
Post-kolonyal dönemde kurulan, İslam ülkelerinin rejimlerinin çoğu Kemalist rejimlerdir.
Bu ülkelerdeki aydınlar kategorik olarak “Kemalist”tirler.
“Sömürge Aydınları” İslam ülkelerindeki “Batı Lobisi”dirler.
Batı, çıkarlarının distrübütörü, gözlemcisi ve takipçisidirler.
Batı için çok da kullanışlıdırlar, masrafsızdırlar.
Bizde “Düyun-u Umumi İdaresi” gitmiş yerini “Sömürge Aydınları” almışlardır.
Bunlar ikide bir “IMF’den niye borç almıyoruz?” nakaratı tutturur, gazetelere; “Birayı sınırlamak, laikliğe ve Batı’ya ihanettir” ilanları verirler.
1908, 1960, 71, 80, 97 darbelerinde, “Batı” bu “lobi”ler eliyle bize ayar çekmiştir.
Son petrol krizi ve Kemalizm’e gelince...
ABD, Rusya ve Suudiler’in her üçünden her biri, petrol fiyatlarının düşmesinin diğer ikisine çok zarar vereceğini, stratejik olarak bu savaşın galibinin kendisi olacağını, sonuçta petrol piyasasında sadece kendisinin kalacağını hesaplıyor.
Diğerlerini piyasadan silmenin kazancı daha fazla gözüküyor.
Her üçü de törpü yalayan kurt gibi zevkle kendi kanını yalıyor. Bilindiği üzere, kurt bayılıp düşene kadar törpüyü yalar.
Beter olsunlar!
Kısa vadede, bu savaşın bitip petrol fiyatlarının yükseleceği beklenmiyor.
Bu denklemin içinde coronavirüs gibi sofistike bileşenler var.
Ruslar krizin 10 yıl sürmesine hazırlıklıyız deseler de bir kaç yıla bile zor dayanacakları, blöf yaptıkları hesaplanıyor.
Sovyetleri, yeryüzünden, ekonomi silahı sildi.
Rusya’nın beli de ekonomiyle kırılmaya zorlanıyor, belinden de çatırtılar geliyor.
Petrol savaşı ile ABD’de de yaygın iflaslar bekleniyor.
Suud’un da, kendince bambaşka hesapları var.
Durum tam olarak bu iken bizim Kemalist çevreler de ABD ve Rusya’ya bir hayranlık, bir övgüdür gidiyor.
Krizi nasıl da fırsata çevirecekleri, krizle yenilenebilir enerjiye yönelip kârlı bile çıkacakları, amaçlarının belki de küresel ısınmayı bitirmek olduğu, her iki süper gücün de krizden güçlenerek çıkacakları, kriz yönetiminde tarih yazacakları, bu krizin “akıl ve bilime” dayandığı, petrolün ucuzluğunun asıl bize zarar vereceğini(!) sayıp döküyorlar.
Petrol krizine girmeleri, Kemalistlerin, ABD ve Rusya’ya olan hayranlıklarını misliyle artırdı.
“Adamlar yapıyor!” diyor bir daha demiyorlar.
Kemalistler, Batı’nın ezikleri...
Türkiye’nin kara bahtı onlar.
***
AK Parti’nin alternatifi AK Parti.
“Davutoğlu”nun “Gelecek” ve “Babacan”ın “Deva” partilerinin kuruluşu ile sol çevrelerde bir mutluluk bir mutluluk aldı gidiyor.
Sanki ufukta iktidar gözüküyor.
Sanırsınız ki, kendilerine gün doğuyor, ufukta iktidar gözüküyor.
Sol/laikçilik öyle tıkandı ki, içlerinden, milletin önüne çıkaracakları bir aday bile bulamıyorlar.
Bir ara Mısır ekolünden Ekmeleddin’e sarıldılar, şimdilerdeyse Gül’le halvetteler.
Neden; Livaneli, Tuncay Özkan, Sezer, Çevik Bir, Bay Kemal değil de; ille de Gül, Ekmeledddin, “İmam”oğlu?
İmamoğlu, “Müdafa” olan soyadını, neden “İmam”oğlu yaptı dersiniz?
Ne kadar “akıl-bilim” imanından olsalar da, “İslam”ın gücü, onları önünde eğilmeye zorluyor.
Eğiliyorlar!
“Sol”/Laik ideolojiler tükendi, miatları doluyor.
“Sol”un “Dünya”ya söyleyecek sözü kalmadı.
Nasıl ki Sovyetler artık yok.
O çevrelerin, Gül, Babacan, Davutoğlu, “İmam”oğlu’ndan medet ummaları dramatik bir tükeniş!
