Geçtiğimiz yüzyılın başında imparatorlukların yerine devrimlerle kurulancumhuriyetler geldi.
Devrimleri gerçekleştiren partilerin hepsi de kendini "egemenliği bir kişidenalıp halka vereceği" vaadiyle meşrulaştırdı.
Peki, bu nasıl olabilirdi? Elbette ki imparatorunu, kralını, çarını, padişahını seçemeyen halka yöneticilerini seçme hakkı vermekle.
Ancak hiçbiri bu vaat için ilk ve tek şart olan serbest ve genel seçimlere yanaşmadı.
Tek parti, geçiş süreci, kültür devrimi, proletarya diktatörlüğü vs.
Adları değişse de bahaneleri aynıydı. Monarşinin karşı devrimle halkın egemenliğini yeniden gasp etmemesi için bir süre demokrasiye geçilmemesi şarttı.
Yani bu zorunlu dönemde Cumhuriyetler bir süre daha monarkların gasp yetkisini kullanıp halka sormadan onları yöneteceklerdi.
Yani yöneticilik babadan oğula değil parti içinde el değiştirecekti artık.
Ne kadar mı sürecekti bu ara dönem?
Rusya´da 80 yıla yakın sürdü mesela. Hâlâ devam ettiğini söyleyenler de az değil.
Çin´de ise Mao´nun kurduğu Cumhuriyet hâlâ devrimci partinin elinde. Ülkeyihalk değil Çin Komünist Partisi yönetiyor.
Seçimi halkla değil önce kendi içlerinde yapıyorlar.
Partinin son kongresinde, Kültür Devrimi sonrası oluşan kargaşayı önlemek için 70´lerin sonunda kabul edilen "iki dönem" şartı kaldırıldı.
Yani Çin´de devlet başkanları artık 2 dönemden daha fazla ülkeyi yönetebilecek.
Böylece ülkenin kurucusu Mao´nun ardından ismi parti tüzüğüne geçirilenikinci lider olan Devlet Başkanı Şi Cinping´in önü açılmış oldu.
Sürekli devrimleri hiç bitmeyen Çinli kardeşlerimize ne mutlu!
Gelelim Türkiye´ye...
İmparatorluğun yerine modern Cumhuriyeti kuran CHP, dünyanın baskısıyla ve "Milli Şef" İnönü´nün iradesiyle iktidarının 27. yılında seçimlere gitti...
Gidiş o gidiş... Hâlâ muhalefette.
Dediğim gibi, şaşırtıcı bir durum değil. Çünkü devrimle iş başına gelen partilerseçime göre değil, parti içi iktidar mücadelesine göre dizayn edilmişler.
Yani tüm suç Kemal Kılıçdaroğlu´nun değil. O da durumun farkında olduğu için dün tıpkı Cinping gibi bir adım attı. Parti içi muhalefetin ´Üst üste iki genel seçimi kazanamayan genel başkan bu görevi bırakmalı´ yönündeki önergesini taca atmayı başardı.
Yani ülkenin olmasa da partinin iktidarı iki dönem de onun, rahat rahat.
Yakında partinin tüzüğüne "İkinci Kemal" olarak girmeyi de başarırsa değmeyin keyfine.