Kelimeler şahittir

Gökhan Özcan- 08.03.2018

Kelimeler şahittir

Bizim dünya imtihanımızın konusu, başkalarının yapıp ettikleri olmayacak; bizzat bizim neyi yaşıyor olduğumuzdan imtihan edileceğiz. Başkaları hakkındaki fikirlerimizi, yargılarımızı, tenkitlerimizi ve hatta hayal kırıklıklarımızı söze dökerken, söyleyeceklerimizi onların hak ettiği kelimeler arasından değil; kendimize yakıştırabildiğimiz, içimize sindirebildiğimiz ve hesabını verebileceğimiz kelimelerden seçmekle mükellefiz. Bunu, sadece başkalarının hukukunu korumakla ilgili hassasiyetimizin gereği olarak göremeyiz; bu aynı zamanda hakikati hayatıyla tasdik edenlerden olmak için verdiğimiz sözün de bir gereğidir. Biz, hem hakikati, hem de onun bir cüzü mesabesindeki kendi hakikatimizi incitmeyecek bir ahval üzere yaşamak ve kelimelerimizi buna uygun bir lisandan seçmek, yani kendi lisan-ı münasibimizi bulmak mecburiyetindeyiz. Elbet, gücümüzün, takatimizin yettiğince ve sıkletimizin çektiğince...

?Gönül, hiç kimsenin izin izleme/ Nefsini bil, el kusurun gözleme/ Suizan haramdır, sırrın yüzleme/ Belki anın anda yoktur medhali? diyor Kütahyalı Aşık Pesendî Hacı Ali, rahmet olsun.

Dilimizden dökülen her kelimenin, beyan ettiğimiz her ifadenin, serdettiğimiz her fikrin taşıdığımız hissiyata yakışıp yakışmadığına dair bir kanaatimizin olması, bunu bir mesele olarak düşünmemiz ve bunun hayatî bir ihtiyaç olduğunun idrakinde olmamamız lazım... Çünkü; dilimizden kontrolsüzce çıkarak alemin silinmez hafızasına kaydolan bütün bu kelime ve ifadeler; her yapılanın ayan hale geleceği ve muhakeme edileceği o çetin mahşerî buluşmada hayatımıza, insanlığımıza, kulluğumuza dair şahitlik etmek üzere orada hazır bulunacak.

İncecik dünya köprüsünde sanki iki inatçı keçi, cenk eder ölümüne lisanın iki keskin kılıcıyla. Bilmezler dünyadaki sırat köprüsüdür o; düşerler haberleri olmaz, dünyadan gayya kuyusuna!

?Pardon, sözünü kestim? dedi oturanlardan biri. ?İyi yaptın, ben bir türlü konuşmayı kesemiyordum? dedi diğeri.

Başkaları bıraktığı anda düşmek istemiyorsan, kendini ayakta tutmayı öğreneceksin, hayat böyle!

Sözlerimiz karartıyorsa dünyayı, bilelim, karanlık bizim içimiz de... Yıldızsız zifiri bir gökyüzüyüz sanki, karanlık içimizde.

?Görüntüleri arasında karanlık gecenin/ Yitirilmiş sevincin düşünü kurdum./ Ama kalbimi kırarak beni uyandırdı/ Görüntüsü yaşamın ve ışığın? diyor ?Bir Düş´ şiirinde Edgar Allen Poe.

Güneşi sımsıkı kapalı perdelerle karşılayan pencere, ne olur şu yaptığını bir daha düşün!

Bir de şunu düşünün; sırası, kimsenin kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmadığı bir zamana denk gelen gökkuşağı ne hisseder?

?Bizim dünyaya ufacık bir hayrımız dokunursa? dedi beyaz saçlı adam, ?şüphe yok, elbet hayrın eli de uzanıp bize dokunur!?

Bir bakın hele, musiki bile notaların sevgiyle el ele tutuşmasından doğmuyor mu?

?Selam!? dedi sabah, ?Selam!? dedi ayçiçekleri... Yeryüzünün bir yerinde tatlı tatlı esenlik rüzgarı esiyordu ve başka söze hiç hacet yoktu.

Gün gelir bulunmaz olur diyerek bir kenarda nezaket biriktiren insanlar da var.

?Bir söz canlardan bir canı acıtsa? dedi meczup, ?hakikatin canı yanmaz mı sanırsın!?