Millli Gazete'den Furkan ERTEN'İN HABERİ...
Türkçenin zenginliğinden faydalanamayıp, yabancı kelimelerle hayatımızı idame ediyoruz. İnternet ve sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla dilimize katılan yabancı kökenli kelimelere karşı Türkçe kelimeler üretmektense, yabancı kelimeler sahipleniliyor. Yıllar evvel “slm, MRB, nbr” gibi basit kısaltmalarla başlayan süreç, bugün Türkçenin içini boşalttı. Türkçedeki yabancılaşmayı ve internet dilini Türkolog Ömer Faruk Yazıcı ile konuştuk.
Yolda, işte, alışverişte; hayatımızın her noktasında Türkçe kelimelerden uzaklaşıyoruz. İnternetin yaygınlaşması ve popüler kültürün etkisiyle günlük dile yerleşen yabancı kökenli kelimeler Türkçeyi adeta unutturdu. Yıllar önce “slm, nbr” gibi kısaltmalarla başlayan dil erozyonu “likelamak, post atmak, selfie” gibi başta sosyal medyada kullanılan kelimelerle yıkıma geçti. Millî Gazete’ye konuşan Türkolog Ömer Faruk Yazıcı, yaşadığımız dil probleminin üretim eksikliğinden kaynaklandığını söyleyerek, “Maalesef üretim zincirinde kendine yer bulamazsan, üretilen unsurların isimlendirilmesinde de söz sahibi olamıyorsun” dedi.
Millî Gazete’ye konuşan Türkolog Ömer Faruk Yazıcı, “Her yerde dilin yaşayan bir varlık olduğu ve her devirde kendisini geliştirip yenilediği söylenir. Ancak burada şu sorun ortaya çıkıyor. ‘Yeni kelime türetilmeli mi?’ Bu sorunun cevabı ise tamamen üretim ile ilgilidir. Maalesef üretim zincirinde kendine yer bulamazsan, üretilen unsurların isimlendirilmesinde söz sahibi olamıyorsun. Eğer olmaya diretirsen de ortaya çıkardığın yeni kelimeler eğreti duruyor. Eğreti duran sözcüklerin de duyuşa önem veren Türk dili çerçevesinde kullanımı düşük oluyor. Gerek sosyal bilimlerde gerekse teknolojik gelişmelerde terimlerin yabancı kökenleriyle –bazı istisnalar dışında- kullanılmasının sebebi budur” dedi.
İnternet dili olarak kullanılan Türkçe dışı kelimelerin yaygınlaşma sebebinden bahseden Yazıcı, “İnternet dili olarak adlandırmaya çalıştığımız bu dil de Türkçede karşılığının olmadığından ziyade gençler arasındaki ‘Türkçeleştirme önyargısı’ sebebiyle yaygınlaşıyor. Söylediğim gibi üretimi bize ait olmayan ancak sadece tükettiğimiz bu sosyal dil, gençler arasında bir şekilde benimsendi ve söz varlığı içine girdi. Ancak burada eğitim sistemimizin de eksiği olduğunu düşünüyorum. Sistem yeni sözcük türetemez evet ancak doğru bir dil eğitimi verdiğini de söylemek maalesef mümkün değil. Okuduğunu dahi anlayamayan bir neslin ‘trollemek, post atmak, likelamak’ gibi cümle yapısına aykırı kalıplar oluşturması ve bunların Türkçeye uygun olmadığını anlaması gerçekten zor” şeklinde konuştu.
Günlük dilde kullanılan yabancı kelimelerle alakalı Yazıcı, “Maalesef az evvel belirttiğim gibi bazı kelimelerin karşılığı bulunmadığı yahut yerli üretimlerinin kullanışsızlığı sebebiyle fazlaca yerleşmiş bulunuyorlar. Burada en bariz örneklerden birisi olarak ‘selfie’ sözcüğünü ele alabiliriz. Dil kurallarımızın çokça dışında bir sözcük olduğu halde gündelik hayatımızda muadillerinden daha yaygın bir şekilde kullanılıyor. Bunun dilden çıkartılması ancak öz ve kullanışlı bir kelimenin varlığı ile ve yıllar içinde gerçekleşebilir. Bunun da önüne sözcüğün Türkçeleşmesi çıkacaktır haliyle. Eğer türetilen sözcük yeterince yaygınlaşamazsa günümüzdeki gibi ‘selfi’ şeklinde yaşamaya devam edecek ve dile yerleşecektir” ifadelerini kullandı.