Yıldıray Oğur, yıllardır “sağın kalesi olarak bilinmesinin aksine, Yozgat’ın hiçbir zaman CHP’lilerin hiç olmadığı, miting yapamadığı bir şehir olmadığı ve tabii ki, Yozgatlı çiftçilerin bir anda “aydınlanmadı”nı belirtiyor.
İsmet Berkan, Batlı liderlerin, Trump’a yönelik önce övücü, sonra ise ondan talepte bulucu davranışlarının, bizde de Bahçeli’nin aynı taktiği yazılı metinler üzerinden Erdoğan’a karşı uyguladığını belirtiyor.
Yıldıray Oğur, Sıırrı Süreyya Öneder’in, 2013’teki çözüm sürecinde üstlenmiş olduğu rolüne dair “Bu işin sırırı” başlıklı yazıyı, dönemin havasından dolayı yazamadığını, bu ismi bu yazı vesilesiyle kullandığını belirtiyor.
Akif Beki Yazdı;
Mustafa Karaalioğlu, akademisyen, siyasetçi ve devlet adamı kimliği bulunan Beşir Atalay’ın, “Dünden Bugüne Anılar” adlı eseri üzerinden, hocanın şahadetiyle yakın tarihimizin bir bölümüne yer veriyor.
Oral Çalışlar, çözüm süreci bağlamında Devlet Bahçeli’nin yapmayı planladığı Diyarbakır ziyaretinin, olumlu olabileceğini ve taraflar açısından sürece katkı yapabileceğini belirtiyor.
Vahap Coşkun, muhalefetin, 19 mart sonrasında, DEM Parti’nin çözüm sürecine katkısını istemediklerini, kendilerini kadrolu direnişçiler ve Kürtleri de iktidara karşı hazır kıta konumunda görmek istediklerini belirtiyor.
Yıldıray Oğur, KKTC’de başörtüsü sorunu bağlamında; oranın kendine özgü bir Türk ve Müslüman kimliğinin olduğunu, bunu korumaya çalıştıklarına, ama başka insanlarında tercihlerini dikkate almaları gerektiğine işaret ediyor.
Ahmet Taşgetiren, barış sürecinde Kandil’in olası silah bırakmasına koşut olarak DEM’in üzerinde var olan dağ’ın vesayetinin kalkabileceği düşüncesi üzerinden Öcalan’ın durumuna dikkat çekiyor.
Fehmi Koru, İsrail -Gazze bağlamında Theodor Herz'lerin, topraksız bir topluma halkı olmayan bir toprak parçasına nazire edercesine, bizdeki “kıymetli insanlar”ında, Gazzelilere uzak diyarları önerdiğini belirtiyor.
Yusuf Ziya Cömert, Müslümanların; Gazze karşısında fert, toplum, cemaat, mezhep, meşrep ve devletler olarak bir şeyler yapmadığı, yapamadığı düşüncesi üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Yıldıtay Oğur Yazdı;
Recep Karagöz caycuma.org’da “Üçüncü Yol’u Linç Ettiniz, İsrail’in Yolunu Açtınız!” bir yazı kaleme aldı. Adı geçen yazıyı iktibas ediyoruz.
Yasin Aktay, "Açıkçası bugün Nuray Mert’i siyasal konularda yazıp konuşmaya “veda etmeye” sevk eden ortamı göz ardı edemeyiz. Elbette bu ortamın tek başına iktidar çevresince oluşturulduğunu söylemek mümkün değil."
İlhami Işık yazdı;
Yıldız Ramazanoğlu, özgün duruşuyla doğruları savunduğu için eleştirilen, yok sayılan, böylesi ortamlardan korktuğunu belirttiği için, yazı yazmayı bıraktığını açıklayan Nuray Mert ile ilgili tanıklığını dile getiriyor.
Ümit Kardaş yazdı;
Fehmi Koru, Trump’un seçilmesi sonrasında dünyada oluşan değişimin olumsuzluğu karşısında, “direnen ilkeler” adına Kur’an ayetleri ile hadislerden bii demet sunarak hakikate dikkat çekiyoru
Nuray Mert yazdı:
Taha Kılınç, Gazze’deki duruma dair yapılan bir toplantı sebebiyle, olması gereken üzerine sonuç bağlamında “Kuvvet ve caydırıcılık olmadan, konuşmalar boşunaydı. Ve tarihte sadece müzakereyle çözülmüş tek bir insanî kriz yoktu."
İsmet Berkan, Türkiye’nin 1980’den buyana uygulamadığı yüksek gümrük vergilerini uygulamaya çalışan ABD’nin bu yanlışının bedelini, Amerikan halkının ödenmek zorunda kalabileceğini belirtiyor.
Selahaddin Eş, Star Gazetesi’ndeki yazısında Yemen’deki Husilerin (Ensarullah) ABD ve İsrail’le mücadeledeki cesaretine dikkat çekti.
Mehmet Ocaktan, 2002’lerde kabul edilen Kopenhag Kriterlerinin, AK Parti iktidarı tarafından unutulduğunu, buna rağmen AB’ye girmeyi düşündüğünü, bu da olmayacaksa, Ankara Kriterine sığınabileceğini belirtiyor.
Taha Kılınç, bölgemizde, biz Müslümanların birlemesinden rahatsız olan, ama aramızda var olan dağınıklıktan nemalanıp kendi bekasına odaklanan İsrail’in geriletilmesin akabinde hiç kimsenin güvende olmayacağını belirtiyor.
Huda Skaik yazdı;
Metin Karabaşoğlu yazdı;
Mücahit Bilici, hadsiz ve keyfiyet olgular üzerinden, bu kelimelerin yanlış telaffuzuna dikkat çektikten sonra, iktidara had bilmek ve keyfiyet üzerinden normalleşme üzerinden bir çağrıda bulunuyor.
Fehmi Koru Yazdı;
Alper Görmüş yazdı;
Hasan Dündar yazdı;