Tarih: 20.10.2018 10:12

Kaşıkçı´nın Öldüğü Resmen Açıklandı.. Sorular İse Hala Cevapsız?

Facebook Twitter Linked-in

20.10.2018 Cumartesi

Suudlu meslektaşımız Cemal Kaşıkçı?nın evlenebilmesi için gerekli bir belgeyi almak üzere uğradığı ülkesinin İstanbul´daki başkonsolosluğunda hayatını kaybettiği kesinleşti. Önce Suudi Arabistan medyası ölümü duyurdu, ardından ülkenin başsavcılığı kısa bir açıklamayla bilgiyi doğruladı.

Başsavcılığa göre, ağız dalaşı yaşanmış başkonsoloslukta, sonra tekme-tokat faslı gelmiş ve Kaşıkçı o esnada hayata veda etmiş?

Resmi açıklama bu.

Allah rahmet eylesin.

İki kişi görevden alındı, 18 kişi gözaltında

2 Ekim günü meydana gelen olay hemen ardından gündeme taşındığında böyle bir açıklama yapılmış olsa kimseden fazla bir itiraz gelmeyebilirdi; ancak aradan 20 güne yakın bir süre geçmiş ve sürekli inkara dayalı açıklamalar yapılmışsa resmi duyurunun kuşkuyla karşılanması kaçınılmaz.

Nitekim, saat farkı yüzünden bize gece yarısına doğru gelen haber ABD´de akşam saatlerinde duyulduğunda, olayı başından itibaren yakından izleyen siyasilerden bazısı resmi açıklama hakkında kuşkularını ifade etti.

?Olayın aslı bu kadar basitse neden şimdiye kadar açıklamaktan kaçınıldı? kuşkusu bu.

Haklı bir kuşku.

Başsavcılığın açıklamasıyla eş zamanlı bir başka açıklama da Kral Salman?dan geldi. Kendisine veliaht ilan ettiği oğlu Muhammed bin Salman?ın yakın çevresinden iki ismin olayla irtibatlı görülerek görevlerine son verildiğini duyurdu Suud Kralı.

Görevden alınan Gen. Ahmed al-Assiri..

Görevden alınan iki isimden biri ülke istihbarat örgütünün iki numarası Gen. Ahmed al-Assiri, diğeri de Saray´da medya ile ilişkileri koordine eden Suud al-Qahtani?

Ölümden doğrudan sorumlu tutulan bir isim henüz yok. Suud medyası 18 kişinin olayla ilgili görülerek gözaltına alındığını bildirdi, ancak şu ana kadar hiçbir isim açıklanmış değil.

Kaşıkçı?nın öldüğü resmen açıklandığına, olayla ilgili iki isim açığa alındığına, 18 kişi gözaltında tutulduğuna göre konu kapanmış oluyor mu?

Elbette olmuyor.

Cevapsız sorular

Gazeteciyi belge için İstanbul´a yönlendirmek cinayetin önceden planlandığını akla düşürüyor. Diplomatik bir temsilcilikte, işini görmek için orada bulunan ülke vatandaşı ile önce ağız dalaşı ve ardından tekme-tokat kavga normal sayılabilir mi? Ölümü getiren Kaşıkçı?nın aldığı darbeler miydi? Silah da kullanıldı mı? Gerçeği açıklamak için 20 güne yakın bir süre, başkonsoloslukta kapsamlı forensik araştırma ve sürekli yalan açıklamalar neden gerekti?

Daha önemli soru da şu: Cemal Kaşıkçı?nın cesedine ne oldu?

Cinayeti işleyenlerin misafiri oldukları ülkeye -Türkiye´ye- saygısızlıkları da unutulmamalı. Kaşıkçı?yı İstanbul´a yönlendirip öldürenler Türkiye´de bu eylemlerinin üstünün örtülebileceğini düşünmüş olmalılar. Bu büyük bir saygısızlık.

ABD´nin önemli bir gazetesinde köşesi bulunan bir gazeteciye reva görülen bu akıbet akılda tutulduğunda, Suudi Arabistan´ın yönetici kadrosunun Kaşıkçı kadar ön planda olmayan muhaliflerine sessizce neler yapabileceklerini de düşünmek gerekiyor.

Muhalif prenslerin yaşadıkları ülkelerden kaçırılarak Suudi Arabistan´a getirildikten sonra ortadan kayboldukları, sivri dilli ve keskin kalemli gazetecilerin cezaevlerine tıkıldıkları bilinen uygulamalar.

Gözler bundan sonra daha fazla Suudi Arabistan´da olacaktır.

Bir de tabii ABD´de.

İki ülke arasındaki ticari ilişkilerin hacmi yüzünden, Donald Trump yönetimi, Suudi Arabistan´ın yanlış uygulamaları karşısında sessiz kalmayı yeğliyordu. Kaşıkçı cinayeti bu politika yüzünden yanlışlıkların nereye kadar vardırılabileceğini bütün dünyaya gösterdi.

Kabahat iki kişiye yüklenerek bu işten sıyrılmak artık mümkün gözükmüyor. Suudi Arabistan´dan başlayarak diğer Körfez ülkelerine, oradan bütün İslam Dünyası´na yayılacak biçimde, medya özgürlüğünün tam anlamıyla sağlanacağı yeni bir anlayışa ihtiyaç var.

Washington Post?ta ölümü sonrası yayımlanan son yazısı ile Arap Dünyası için özgür medya temennisinde bulunan Cemal Kaşıkçı?nın meslek şehidi olarak kaybı yolu açmalı ve bu sağlanıncaya kadar da ısrarlı olunmalıdır.

Suudi Arabistan, nereden nereye?

Kral Faysal Kudüs müftüsü Emin el-Hüseyni ile..

Suudi Arabistan, tahtta Kral Faysal?ın oturduğu dönemde, henüz büyük maddi imkanlara kavuşmamışken -petrolün varili birkaç dolardı- İslami konularda hassasiyet gösteren bir ülkeydi. 1969´da Mescid-i Aksa?ya yönelik kundaklama olayı sonrasında İslam Dünyası´nı ayağa kaldıran, petrol boykotu ile Batı´yı sarsan ülkeydi Suudi Arabistan.

O dönemden Kaşıkçı olayı ile anılan bir ülke haline gelmek ne hazin.

Henüz bütün sorulara cevaplar alınmış değil. Kapsamlı açıklamalar beklemek hakkımız. Suud yönetimi bunu yapmaya yanaşmazsa, Türkiye, Cemal Kaşıkçı´nın hayatına mal olan olayla ilgili kendi bilgilerini dünya ile paylaşmalıdır.

Cemal Kaşıkçı olayı ile ilgili önceki yazılarım:

1. Cemal Kaşıkçı olayında bilinmeyenler? Tam bana göre bir olay bu?

2. Mükemmel infaz yoktur? ?Vardır´ diyenler CIA ve Mossad´a sorabilir? İşte gerçekler?

3. Erdoğan neden ?sivrisinek´ dedi? ?Kaşıkçı Olayı´ için Türkiye´nin seçilmesinin bir sebebi var?

4. Cemal Kaşıkçı olayı ile Agatha Christie arasında ne ilişki var? Var elbette?

5. Cemal Kaşıkçı olayı üzerindeki sis dağılırken? Ben yıllar önceki başka bir olayı hatırladım?

6. Kaşıkçı için her gün senaryo yazılıyor? Hangisi doğru, hangisi yanlış?

7. Kaşıkçı gazeteciydi, Brunson da dinadamı.. Onların durumuna gösterilen ilgi bizi düşündürmeli?

8. Kaşıkçı olayı giderek ?komplocu´ yaklaşımlara zemin hazırlıyor.. Farkındasınız değil mi?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —