18.10.2018 Perşembe
Suudi Arabistan yönetimi, gazeteci Cemal Kaşıkçı´nın ortadan kaybolmasına ilişkin tatmin edici deliller sunmaktaki yetersizliğinin yanı sıra, sergilediği çelişkili tavırlarla soru işaretlerine yol açtı.
Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğuna gittiği 2 Ekim´den bu yana kendisinden haber alınamayan gazeteci Cemal Kaşıkçı´nın akıbeti hala bilinmiyor.
Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğu, "Kaşıkçı´nın konsolosluk binasından çıktığını ve gerçeklerin ortaya çıkarılması için Türk yetkililerle temasta olduklarını" açıkladı. Bununla birlikte Kaşıkçı´yı öldürmekle suçlanan Riyad yönetimi, Suudi gazetecinin konsolosluktan sağ çıktığını ispat eden hiçbir delil ortaya koyamadı. Suudi yetkililer ayrıca, olayla ilgili soruşturmayı geciktirmeye çalıştı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ise Kaşıkçı´nın 2 Ekim saat 13.00´te gittiği ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğunda alıkonulduğu iddiasıyla ilgili olay günü soruşturma başlattı.
ABD´de yaşayan gazeteci Kaşıkçı´nın öldürüldüğü yönünde iddialar 7 Ekim´de basında geniş yer aldı. Kaşıkçı´nın konsolosluktan sağ salim çıktığını iddia eden Suudi Arabistan´ın İstanbul´daki Başkonsolosluğu ise bunu kamera kayıtları dahil hiçbir delille kanıtlayamadı.
Suudi Arabistan´ın, "kameraların o esnada bozuk olduğunu? öne sürmesi Kaşıkçı´nın konsolosluk binasında öldürüldüğüne dair şüpheleri artırdı. Kaşıkçı´nın konsolosluktaki randevusu için binaya girişi sırasındaki video görüntüsü ise iki gün sonra ortaya çıktı.
Türk emniyet yetkilileri, başkonsolosluk binasında Kaşıkçı ile aynı saatlerde 15 Suudi Arabistan vatandaşının da bulunduğunu ortaya çıkardı. Bu kafilenin, İstanbul ziyareti birçok soruyu da beraberinde getirdi.
Suudi Arabistan yönetimi, Kaşıkçı´yı konsoloslukta öldürdüğü iddia edilen bu kişilerin sade birer "turist" olduklarını öne sürüyor ancak, ortaya çıkan bilgiler bunun pek de öyle olmadığını gösteriyor.
İki farklı uçakla İstanbul´a gelen ve sadece 25 saat kaldıktan sonra Türkiye´den ayrılan bu kişilerin aralarında Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman´ın koruması gibi çalışan bir diplomat, Kraliyet Muhafızları´ndan üstün hizmet madalyası alan bir asker, hava kuvvetlerinden bir teğmen gibi yetkililerin yanı sıra otopsi uzmanı Suudi Arabistan Adli Tıp Bilimsel Konseyi Başkanı Dr. Salah al-Tubaigy gibi isimler bulunuyor.
Öte yandan ilerleyen günlerde Amerikan basınında yer alan ABD istihbaratının elde ettiği bilgilerin aktarıldığı haberlerde, Kaşıkçı´nın kaçırılması emrinin bizzat hırslı Veliaht Muhammed bin Selman´dan geldiğinin dinlemelere takıldığı iddiaları yer aldı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 11 Ekim´de Suudi Arabistan´ın teklifi üzerine olayın aydınlatılması için ortak çalışma grubu kurulmasının kararlaştırıldığını bildirdi.
Suudi Arabistan hemen ertesi gün yayımladığı açıklamada, "Kardeş Türkiye Cumhurbaşkanlığının, Cemal Kaşıkçı olayını aydınlatması için iki ülkenin uzmanlarından oluşacak ortak grubun kurulması yönünde Suudi Arabistan tarafından sunulan teklifi olumlu karşılamasından memnuniyet duyuyoruz." ifadesini kullandı.
Bununla birlikte Suudi Arabistan tarafının ortak iş birliği konusunda yavaş davranması nedeniyle de ilerleme sağlanamadı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Suudi Arabistan´ı iş birliği yapmamakla suçladı.
Çavuşoğlu konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Nerede kayboldu? Burada, Başkonsoloslukta. Dolayısıyla bu soruşturmanın selameti için ve her şeyin ortaya çıkması için bu konuda henüz bir iş birliği görmedik, bunu da görmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Riyad yönetiminin son dönemdeki birçok tartışmalı hamlesinin altında imzası bulunan Veliaht Prens Muhammed bin Selman da olayın üzerinden dört gün geçtikten sonra Bloomberg televizyonuna verdiği mülakatta "konsolosluğun uluslararası hukuka göre kendi toprakları olduğunu ancak Türkiye´nin burada istediği gibi arama yapmasına izin verebileceklerini" söyledi.
Bununla yanı sıra "Saklayacak bir şeyimiz yok" diyen Veliaht Prensin bu açıklamalarından ancak günler sonra Türk ekiplerin konsolosluğa girilmesine izin verildi.
Takvimler 16 Ekim´i gösterdiğinde ortak çalışma grubunda yer alan uzman ekipler, başkonsolosun olduğu iddia edilen odada incelemelerine dokuz saat boyunca devam etti.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynakları da Kaşıkçı´nın kaybolmasıyla ilgili Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosluğu konutunda da inceleme yapılacağını bildirdi. Bu haberin üzerinden çok geçmeden, Suudi Arabistan´ın İstanbul Başkonsolosu Muhammed el-Uteybi Türkiye´den ayrıldı.
Uteybi´nin konsolosluk konutunun aranmasının hemen öncesinde Türkiye´den neden ayrıldığına dair ise bir açıklama yapılmadı.
Öte yandan Veliaht Prens Bin Selman, Bloomberg´e verdiği demeçte, "Bildiğim kadarıyla (Kaşıkçı) içeriye girdikten birkaç dakika, belki de bir saat sonra geri çıktı. Emin değilim." açıklamasında bulundu.
Veliaht Prens Muhammed bin Selman´ın kardeşi ve Suudi Arabistan´ın Washington Büyükelçisi Halid bin Selman da Washington Post´a yaptığı açıklamada, Kaşıkçı´nın Suudi Arabistan´ın İstanbul´daki Başkonsolosluğu´nda alıkonulduğu veya öldürüldüğüne ilişkin iddiaları reddederek, "Konsolosluk görevlilerinin, bilgimiz dışında bu yönde bir suç işlemesi ve daha sonra da üstünü örtmesi mümkün değil." dedi.
Uluslararası basında çıkan haberler ise Suudi Arabistan yönetiminin iddialarını yalanlar nitelikte.
ABD´nin Washington Post gazetesinde yayımlanan "Türkler, ABD´li yetkililere, Kaşıkçı´nın öldürüldüğü sonucunu destekleyen ses ve görüntü kayıtlarına sahip olduklarını söyledi" başlıklı haberde, Türk hükümetinin, Kaşıkçı´nın İstanbul´daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürüldüğünü kanıtlayan kayıtlara sahip olduğu öne sürüldü.
ABD´li basın kuruluşu CNN de Türkiye´nin, Kaşıkçı´nın öldürüldüğünü destekleyen "şok edici" ses ve görüntü kayıtlarına sahip olduğunu iddia etti.
ABD basını hafta sonu, Suudi Arabistan´ın Kaşıkçı´nın "konsoloslukta kontrolden çıkan bir sorgulama sırasında emir komuta zinciri dışında öldürüldüğü" yönünde bir itirafa hazırlandığı iddiasını paylaştı.
Suudi Arabistan´ın Londra merkezli yayın yapan İlaf gazetesi de Suudi makamların, Cemal Kaşıkçı´nın konsolosluğa gittiği gün İstanbul´da bulunan söz konusu 15 kişiyi sorguya çağırmak için isimlerini belirlediğini yazdı.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ile telefonda görüşen ABD Başkanı Donald Trump, Kralın gazetecinin akıbetine ilişkin bilgisi olduğu iddiasını "kesinlikle reddettiğini" vurguladı.
Trump, "Bana emir komuta zincirinin dışında işlenmiş bir cinayet olabileceği ihtimali yakın geldi." ifadesini kullandı.