Rüzgar gibi geldi gitti Türkiye´den... CIA Başkanı Gina Haspel... Cemal Kaşıkçı cinayetini konuşmuş olmalıydı. Öyle diyorlardı!.. Niye "mış","muş" ettiğimi ilerleyen satırlarda anlatmaya çalışacağım. İşin içinde en üst düzeyde istihbaratçılar olduğundan medyaya bilgi sızdırılmaması gayet normaldi. Dışarıdaki basında çok şey yazılıp çizilse de, içerdeki basından Haspel´in muhatapları ve Türk yetkililerle yaptığı görüşmelerde kimi yerde Türkçe konuştuğunu ve hatta Türkçe espriler yaptığını okuduk. Yani, Haspel, bizimkilerle görüşürken hava oldukça dostaneydi!..
Haspel´in Trump tarafından apar topar Türkiye´ye gönderildiği gün (geçtiğimiz Salı) Cumhur İttifakının çatırtıları ortalığı inletiyordu. R. Erdoğan´ın grup toplantısına gecikmesi, "Bahçeli´nin grup konuşmasını dikkatle dinledi. Konuştuklarını tek tek not aldı. Sonra da kendi konuşma metnini yeniden yazdırdığı için AKP grup toplantısının başlaması gecikti" diye yorumlanıyordu. Tanıdığım Erdoğan´ın Bahçeli´ye verdiği o cevaplar için bir metin yazdırmasına gerek yoktu ya!.. Neyse... Yedik!.. Gecikmenin sebebi Bahçeli´ye bilinçli ve planlı bir şekilde yüklenmiş olamaz mıydı?.. Her taraftan üzerinde düşünülmesi gereken bir soru...
Cemal Kaşıkçı cinayetinde birçok gerçeği dış basın üzerinden ve -her kimse- "bir Türk yetkili" kaynak gösterilerek öğrendik. Kısa bir süre sessiz kalan R. Erdoğan, şu sıralar var gücüyle topa giriyor. Geçtiğimiz hafta sonu, Salı günkü grup toplantısında Erdoğan´ın Kaşıkçı cinayeti ile ilgili çok önemli açıklamalar yapacağı duyurulmuştu. AKP´nin grup toplantısında özne Bahçeli ve "herkes kendi yoluna" oldu. Kimi çevreler, "Suudi Arabistan konusunda çok önemli şeyler bekliyorduk ama dağ fare doğdurdu" diye mırıldanır gibi yaptı.
CIA Başkanı hanımefendinin Türkiye ziyaretinin haspelkader gerçekleşmediği ortadaydı. Bizde pek yankı bulmadı (!) ancak eski İngiliz Büyükelçisi Craig Murray´ın, Kaşıkçı cinayeti için Türkiye´ye gelen CIA Başkanı Gina Haspel´in elindeki delilleri açıklamaması için Erdoğan´ı tehdit ettiğini öne sürdüğü yazısı dış basında epey yankılandı. Craig Murray, söz konusu yazıyı, "Khashoggi, Erdogan and the Truth" başlığıyla 24 Ekim (Çarşamba) tarihinde kişisel blog sitesinde paylaştı.
Craig Murray´ın yazısı
Eski İngiliz Büyükelçi Murray, kendisinin de Kaşıkçı cinayetine ait olduğu öne sürülen videodan olduğunu düşündüğü kareleri gördüğünü yazdı. Ses ve görüntü kaydının Almanya, Rusya, ABD ve İngiltere´nin de aralarında olduğu dünya istihbarat teşkilatları ile paylaşıldığını öne sürdü. Craig Murray´ın kişisel bloğunda paylaştığı o yazıdan bir bölüm;
"Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Kaşıkçı cinayetine ilişkin Türkiye´nin paylaştığı söylem doğru, hatta her detayına kadar. Cinayete ilişkin ses ve video kaydı ABD, İngiltere, Almanya ve Rusya´nın da aralarında olduğu Türkiye ile temastaki başlıca istihbarat servisleri ile paylaşıldı.
Bu delillerden sonra batılı ülkeler isteseler de Veliaht Prens Muhammed bin Selman´a destek veremedi. Konsolosluğun içinden çekilmiş video kaydını görmedim ama o videodan alınmış olduğunu düşündüğüm kareler gösterildi bana. En önemlisi de kareler sabitlenmiş bir kameradan alınan görüntüler değil. Öyle görünüyor ki, kurbanın yanında getirdiği bir cihaz tarafından kaydedilmiş. Bana çok az kısmı gösterildi. Ses kaydını dinlemedim.
Suudi Arabistan´ın olaya ilişkin; sorgulama sırasında işler ters gitti, (ki doğru değil), açıklamasına ilişkin söylenecek ilk şey şu: Bu onların düzenli uyguladıkları bir metod.
Suudiler uzun zamandır muhalifleri yurt dışında kaçırıyor, ülkeye getiriyor ve gizlice öldürüyor."
Murray´ın Erdoğan hakkındaki iddiası ile ilgili bölümün çevirisi de şöyle:
"İşkence konusunda aynı şüphecilik CIA işkence ve olağanüstü yorumlama programında işkenceyi kişisel olarak denetleyen CIA Direktörü Gina Haspel ile ilgili olarak birçok kez doğrulandı. Haspel, Erdoğan´ın dün yaptığı açıklamalarda doğrudan Muhammed Bin Salman´ı suçlama girişiminden vazgeçmesi için acilen Donald Trump tarafından Ankara´ya gönderildi. Salman´ın Şii Müslümanlarına karşı duyduğu nefret ve İsrail ile yaptıkları ittifak, Trump´ın Ortadoğu politikasının temelini oluşturuyor.
Haspel´in anlattıklarının özeti çok basitti. Haspel, Kanal İstanbul Projesi´nin üst düzeyde büyük bir yolsuzluğa yol açtığını iddia eden muhalif istihbaratlar aldığını ve Erdoğan´ın istihbarat kurumlarının elinde bulundurdukları bütün bilgileri kamuya duyurmaya başlamasının iyi bir fikir olmayacağını belirtti.
Erdoğan´ın dün yaptığı konuşmasında Haspel´in müdahalesinin sonucu olup olmadığını bilmiyorum. Erdoğan, özellikle de telefon engellemeleri ve katillerden Salman´ın ofisine yapılan Skype çağrıları ile ilgili olarak kendi amacına uygun şekilde kartlarını tutabilir. Haspel´in kısa özetiyle ilgili güvenli bir kaynağından güvenilir bir kaynaktan bahsediyorum, ancak daha sonra tanıştığı kişilerle ya da Türklerin kendisine söylediği şeyle ilgili bir güncelleme yapılmadı. Trump´ın bu sabahki pozisyonunda Salman´ın yer alabileceğini göstermesi, Haspel´in Türklerin daha güçlü kanıtlara sahip olduğuna ve iyi kullanabileceğine ikna olması çok muhtemel görünüyor."
Yazının devamı için tıklayın...