Tarih: 07.04.2020 01:33

KARMAŞIK DUYGULAR

Facebook Twitter Linked-in

Kitap gerçekten adından anlaşılacağı gibi karmaşık duyguları işlemektedir. Zweıg’in okuduğum üçüncü kitabı ve enteresan şekilde kitapları okuruna bastırılmış cinsellik duygularına sahip olduğu izlenimi uyandırmaktadır.

Kitap içe derinlemesine yapılan bir ruhsal biyografi diyebileceğimiz bir tarzda ele alınmış. Yazar satır aralarında kahramanın ağzından iç dünyasının tasvirlerine yer vermektedir.

Kitabın kahramanı Ronald, kendisi hakkında yazılan bir biyografiyi değerlendirirken aslında biyografilerin sadece insanın yaşamının yazıyla resmedilmesinden başka bir şey olmadığını belirtmektedir. Bunun için öze doğru bir yolculuğa sürüklemektedir bizi.

Çocuk baba arasındaki tahliliyle çocukların aslında babalarına karşı gelmenin onların doğasında olduğunu belirtmektedir.

“Yaratıcılığı korumayı içeren mistik görevi gereği doğa, çocuğu hep babasının eğilimlerine direnmeye ve onları küçümsemeye programlar.” Sf. 10

Bu satırlar bana garip bir şekilde odips kompleksini hatırlatmaktadır. Çocuklar hep babalarına karşı bir güvensizlik taşıdığı inancı hakimdir bu anlayışta. Ama bizim kültürde babalar güvenin odağıdır. Belki de öyle olması gerekir. Ronald aynen yazarın dediği gibi babasına karşı durarak aykırı bir yaşam tarzı benimser. Bu yaklaşımın sonucu olarak Ronald, bir bilim insanı olan babasının çalışmalarına hep mesafeli durmaktadır.

Hayat Ronald için tutku ve şehvetten başka bir şey değildir. Bu duygularını ise “Gerçekten öğrenimin üstüne düşmek yerine hayatı ve maceraları kolaçan etmek tam bir tutkunluk haliydi.” Diye belirtmektedir.

Burada erkek gözüyle kızları fıstıklar olarak ve küçük odasına atılan ucuz avlar olarak görmesi bir faciaydı benim için. Ve daha faciası bu kızların arkadaşlara devredilen birer mal gibi görmesi korkunçtu. “Bunlar kolay tuzağa düşürülen ve hemen üniversiteli arkadaşlara devredilen ucuz avlardı.” Sf.14

Kısa ve geçişli bir cümlede sarsıcı bir eleştiri yaparak kendisinin iç dünyasını açmaktadır. Gençliğin fırtınalarına kapılan kişinin hayatın anlam yolculuğundan uzaklaşabileceğine bir vurgu.

“Bazen genç bir insanın vaktini asla benim o zamanlar yaptığım gibi aptalca harcamayacağını düşünüyorum.”

Ama deliliklerine engel olamamaktadır. Bu da bu yaşta yapılan hovardalıkların gençliğin geçişinde normal bir davranış gibi algılanmasına neden olmaktadır.

Bir babanın çocuğunu azarlamadan ona hayatı öğretmesi kadar güzel bir şey yoktur. Baba, ahlak düşkünlüğünün sergilendiği bir sahne karşısında kendisini tutmasını bilerek ne vaaz vermiş ne de nutuk çekmiştir.

Bazen sessiz duruşun ağırlığı daha etkili olabiliyor.

Ronald’ın asıl hikayesi ise Orta Almanya’da üniversitede başlar. Bir hocanın insanın hayatında neler değiştirebileceğini sayfaların satır aralarında okuyabiliyoruz.

Ronald’ın kendini arayışında hovarda yaşamdan tutkulu bir çalışmaya geçişindeki duyguları bize bir insan için en önemli şeyin değer verildiğini hissetmek olduğunu anlıyoruz. Sf. 38

Bu aslında hocası içinde geçerliydi. O da kendisine gerçekten içten değer veren biriyle karşılaşmadığı için heyecanının söndüğünü fark etmiştir.

Ancak dediğim gibi Zweıg’deki bastırılmış cinselliği bu bölümde de görebiliyoruz.

Çekingen şehvet duygusu kadar insanı tahrik eden bir şeyin olamayacağını Ronald’ın hocasının eşiyle yaşadığı tek bir kaçamak ve hocasının da Ronald’a karşı eşcinsel tutkuyla kendisini sevdiğini satır aralarında okuyucunun gözünden kaçmamaktadır.

Hocanın, öğrencisinin (Ronald’ın)  eşiyle yaptığı kaçamağı bilmesi ve bunu bir genç için doğal bir tercih olarak görmesi ise kabullenilemeyecek bir yaklaşımdı. Kitabın sonunda öğrencisiyle veda anı da ne kültür ne gelenek ne de inanç açısından kabul edilmeyecek türdendi.

Tahliller, betimlemeler kitabı değerli kılarken iç dünyalar kitabın adı kadar karışıktır.

Kadını Delilah( Hilekar) olarak tanımlaması da kabul edeceğim bir yaklaşım değildi.

Ve çok daha enteresan olan değerlendirmesi bir eşin diğerini aldatmasıyla ilgili yargısıdır. Bir eşin diğerini aldatması, ne ahlak düşkünlüğü, ne cinsel utangaçlık ne de karanlıkta yapılan bir hırsızlık olduğu için değil böyle anlarda kocanın en gizli yanları açığa vurulduğu için kötü görmektedir.

Kadının eşini aldatmasındaki asıl kötülük kadının erkeğin zayıf yönlerini ortaya koymasıdır ona göre. Eşinin kendisini öğrencisiyle aldatmasına bakış açısı ise bir felaketti. Ama kendisi erkek fahişelerle düşüp kalkarken bunu düşünmemektedir. Kısaca bu kitapta bastırılmış cinsellikler, kadının aşağılanan kişilikleri gibi konular beni rahatsız etti.

Yine çocukluğa doğru yolculukta insanın hayatını etkileyen unsurlara işaretlerde bulunmaktadır.

Aslında kitap bir gencin kendisini arayışını, bir eş cinselin kendisiyle hesaplaşmasını ve bir kadının tutkulu aşkını anlatmaktadır.

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —