Kararlarımızı RAND’çılar değil RANT’çılar alıyor Ahmet Ay…

Ahmet Nesin; Şimdi darbe işleri biraz daha karıştı gibime geliyor, RAND’a karşı RANT’çılar var sanki.

Kararlarımızı RAND’çılar değil RANT’çılar alıyor Ahmet Ay…

 


Milat Gazetesi yazarımsılarından Ahmet Ay geçen günkü yazısında hakkımda “ABD Savunma Bakanlığı için analizler, raporlar hazırlayan RAND Corporation, son raporunda Türkiye’de darbe ihtimalini de tartışmış. Rand tartışır da biz boş durur muyuz? Durmak ne kelime, tarih bile verdik! Rand, pek çok konunun yanı sıra darbe ihtimalini yazınca matematik profesörü Ahmet Nesin “29 Şubat’ta Hulusi Akar mı İlker Başbuğ mu Cumhurbaşkanı olacak?” dedi. Evet, Nesin’in bir bilgiye değil de temenniye benzeyen bu saptamasına göre 28 Şubat’ı 29 Şubat’a bağlayan gece darbe olacak ve 29 Şubat sabahı da yeni cumhurbaşkanı yeni kabineyi kuracak!” diye yazmış.

Bu kişilere “Kasteci” yada “Yazarımsı” dediğimde kızıyorlar ama kendileri bunu hak etmek için de ellerinden geleni yapıyorlar. Birincisi ben gazeteciliğe 1978 yılında başladım ve matematik konusunu gündelik yaşamım dışında lisede bıraktım. İkincisi, madem hakkımda yazacaksın, 3-5 yazımı okusaydın da 27 Mayıs 1960 darbesi dahil bütün darbelere ve darbe girişimlerine karşı çıktığımı anlardın. Üçüncüsü de eğer gazeteci olsaydın darbe olasılığını yazmanın darbe istemekle eşdeğer olmadığını bilir, bunun bir tür analiz yazısı olduğunu anlardın.

15 Temmuz gecesinden itibaren hiç fikrimi değiştirmeden şunu söyledim: 15 Temmuz darbe girişimi NATO’cuların başlattığı ve içinde Gülen ekibinin de olduğu (Bunu Adil Öksüz iyi bilir) bir girişimdir ve Erdoğan haberi olmasına karşın önceden engellemek yerine bekleyip Ergenekon ile birlikte kendi darbesini yapmıştır.

İlk başlarda çokça insan bu dediğime karşı çıkarken son zamanlardaki yazı ve açıklamalarıyla bunu kabul ettiklerini açıkladılar.

Abdülkadir Selvi: Bir kez daha darbe korkusuyla sonuç almaya çalışıyorlar. Darbe iklimi oluşturarak siyasi kaosa neden olmayı ve askeri vesayetin yeniden hortlamasını amaçlıyorlar. Ama Türkiye eski Türkiye değil. 15 Temmuz’da darbeye karşı darbe yapmış bir Türkiye var.

Abdülkadir Selvi: FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmasıyla Pentagon bağlantılı Rand Corporation’ın Türkiye’de 2020’de darbe olacağı yönündeki kehaneti üst üste gelince kıyamet koptu. Darbe tartışması yeniden siyasi kulislerin konusu olmaya başladı. 15 Temmuz’da FETÖ-NATO darbesinin püskürtülmesinden bu yana herkes o ayıplı sözü ağzına almaya çekiniyordu. Ama her nedense habis bir ruh gibi yeniden gündem maddesi olmayı başardı. Ankara’da zaman zaman bu tür söylentiler tedavüle sokulur…

 

Hulusi Akar: RAND raporunun çok iyi okunması gerekiyor. RAND raporundan çıkan bir fitne, fesat, nifak, kurnazlıklar var. Cumhurbaşkanlığı kararıyla TSK, Milli Savunma Bakanlığı bünyesine konuldu. Dolayısıyla bizler komuta kademesi olarak anayasa çerçevesinde görevinin başında, milletinin emrindeyiz. Neler olabileceği konusunda tedbir, çalışma, koordinasyonlarımızı her anlamda büyük bir dikkatle sürdürüyoruz.

Hulusi Akar: Harekâta silahlı kuvvetler karar verecek.

Bu iki kişiye de bana karşı çıktığın gibi çıkar mısın bilemem ama Selvi, Erdoğan’ın darbe yaptığını ve darbenin aynı zamanda bir NATO darbesi de olduğunu kabul etmiş durumda.

Gelelim 15 Temmuz sonrası emekli (?) olup da milli savunma bakanı olan Hulusi Akar’a!.. “Dolayısıyla bizler komuta kademesi olarak anayasa çerçevesinde görevinin başında, milletinin emrindeyiz.” diyen birisi emekli olmuş mudur, emekli olduysa böyle bir konuşma yapma hakkı var mıdır, bu tür bir konuşma yapıyorsa, heran bir darbe girişiminde bulunabilir mi bulunamaz mı?

Yada yurt dışına bir harekâta silahlı kuvvetler karar verecekse, sizce ülkeyi kim yönetiyor olabilir? Erdoğan’ın başkomutan diye anılması onu sizce asker mi yapıyor acaba? Benim yaklaşımımı beğenmeyebilirsiniz ama emekli korgeneral Atilla Kıyat da bu işe bozulmuş ve dün hemen “İdlib; Dışişleri Bakanı, harekâta silahlı kuvvetler karar verecek. Allah korusun, olası bir başarısızlıkta, sorumluluğu üstünüzden atma beyanı .. Sayın Bakan, harekâta sivil otorite karar verecek, Silahlı Kuvvetler icra edecek.” diye bir tweet atmış.

Hadi diyelim ki halk bu tarz konuşmaları seviyor, gaza geliyor ama subaylar yemiyor, yutmuyor. Bu konuşmalardan sizce Ahmet Ay, Hulusi Akar kendisini emekli olarak görüyor mu yada daha dürüst ve açık sorayım, kendisinin emekliliğini kabul etmeyen ve kendi istemi dışında emekli edilen bir genelkurmay başkanı darbe özlemi çekiyor mudur?

Rand’ın yazdığı rapor elbette önemli, elbette ciddiye alınması ve tartışılması gerekiyor. Gayet doğal olarak Erdoğan da bu konuda görüşlerini açıkladı. Erdoğan bu konuda gayet net bir şekilde “Milletimiz ‘Kapıdan dışarı çıkalım mı çıkmayalım mı’ demez. Elinde neyi var neyi yok herkes meydanlara dökülür” diye konuştu.

Darbe söylentisine karşı bu açıklama normal mi sizce Ahmet Ay, darbeye karşı Erdoğan’ın yanında hiç mi silahlı kuvvetler yok yada olmayacak? Yani olası bir darbe girişimine karşı devleti ve ona göre daha önemlisi olan Erdoğan’ı Ergenekon kollamayacak mı da halkı kapıdan dışarı tekrar ölüme gönderiyor. 15 Temmuz’da yaptığı çağrı da bu yüzden mi böyleydi, NATO’cu Hulusi Akar ve Avrasyacı Ergenekoncuların 2 dudağı arasına sıkışmış ama onlarla irtibat bile kuramamış mıydı acaba? Yanlış anımsamıyorsam öyle oldu.

Şimdi darbe işleri biraz daha karıştı gibime geliyor, RAND’a karşı RANT’çılar var sanki. Rusya Suriye’de Türkiye’nin verdiği silahları açıklamaya başladı, bunların belgesi olmadan bu açıklama yapılmaz, orada market yönetir gibi ülke yönetmeye kalkışan Özalvari Erdoğan yok, bir de belgelerle IŞİD’le yapılan petrol satışları açıklanırsa bu halk da kurtaramaz Erdoğan’ı. Sen de oturup yazarsın matematikçi, kimyager ve fizikçi Ahmet Nesin diye…

Artı Gerçek