İnsanın alem-i ervahtan ebede uzanan varlık mesirinde yer alan dünya, ferargah olarak nitelendirilir. Yani hızlıca kendisinden geçilecek, uzaklaşılacak yer.
Bu mesirin sonunda yer alan mead, ahiret hayatı da karargah olarak tavsif edilir. Yani insanın istikrar bulacağı, karar kılacağı, yerleşip kalacağı yer.
Karargah, ferargahın zıddıdır.
İnsanın varlık ve hayat seyrinde yer alan dünya durağı için ‘darülferar’ ve ahiret yurdu için ‘darülkarar’ tabirleri de kullanılır.
"Ey Kavmim! Gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir metadır. Şüphesiz ahiret ise, karar kılınan yurt odur.”(Mümin:39)
Bu ayette ahiret için ‘darülkarar’ tabiri kullanılır.
Dar; ikamet edilen yer, ev, yurt, mesken anlamına, firar da hızlıca koşmak, kaçmak manasına gelir. Darülferar yani hızlıca, süratle geçilecek yer.
Darülkarar, daimi olarak ikamet edilecek yer demek. Artık göçün olmadığı, muvakkatlığın bittiği, durakların geçildiği yer.
İnsanın varlık ve hayat mesiri, aynı zamanda onun mesir-i istikmalidir. İnsan kemale ermek için bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuğun sonunda aslına döner, geldiği yere ric’at eder. Bundan dolayı darülkarar olan ahiret için ‘mead’ denir. Dönülen yer demek. Bu yer, son duraktır. Onun için darülkarardır.
Ahiret için ‘darülmükame’ tabiri de geçer Kur’an’da. Yani ikamet edilen yer, yurt. Adn cennetine nail olacakların ağzından aktarılır:
“O, bizi kendi lutfundan (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi.”(Fatır:35) Bu ayette ‘darülmükame’ tanımı geçer.
Ferargah veya darülferar, asıl yaşam yeri değil. Esas hayat darülkararda, karargahtadır.
“Gerçekten ahiret yurdu, asıl hayat odur. Bir bilselerdi!”(Ankebut:64)
Ahiret hayatı için ‘darüsselam’ tanımı da yer alır Kitab-ı Kerim’de:
“Rablerinin katında esenlik yurdu(darüsselam) onlarındır.”(En’am:127)
Dünya ve ahiret ile ilgili bu tanımlar ve ifade ettiği anlamlar, insanın, hayatın merkezine dünya ve ahiretten hangisini yerleştireceği bakımından büyük önem arzetmektedir. İslami dünya görüşünde hayatın merkezi ahirettir. Dünyayı merkeze alan kaybeder, ahireti merkeze alan kazanır. Çünkü dünyayı merkeze alanlar dar-i fani olan dünyaya ram olur ve dar-i baki olan ahireti harab eder.
Hicri birinci asrın sonları ve ikinci asrın başlarında yaşayan büyük arif Malik b. Dinar’ın sözleriyle konuyu bitireyim:
“Akıbetinin ölüm olacağını, mezarın karargahı olacağını bildiği halde dünyalık olana sevinen ve dünyada kaygı duymadan rahat rahat yaşayan kimseye şaşılır!... Allah u Teala dünyayı darülferar ve ahireti darülkarar kıldı. Öyleyse siz de ferargahı bırakıp karargaha sarılınız, dünyayı kalplerinizden söküp atınız... Dünyada yaşama gözlerinizi açtınız ama dünyanın dışındaki bir yer için yaratıldınız... Dünya bir zehir gibidir; onu bilmeyenler içer, onu tanıyanlar ondan uzak durur.”
UFKUMUZ