Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin (ESAM) geleneksel hale gelen Çarşamba Konferansları’nın bu haftaki konuğu Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu oldu. ESAM Konferans Salonu’nda ‘Ebedi Dünya Barışı ve Geleceğin İnşası’ konusu ile gerçekleşen programa ESAM Genel Başkanı Recai Kutan, milletvekilleri, bürokratlar ve çok sayıda vatandaş katıldı. Toplumda huzur isteniyorsa hakkın üstün tutulması ve zulümden uzak durulması gerektiğinin altını çizen Karamollaoğlu, “Bizim Yeni Bir Dünya’ya ihtiyacımız var. Özelliklerimizi bilmeliyiz. Gerçekleri bilerek politika belirlemeliyiz. Bu Yeni Dünya’nın kurulmasında savaşa sebep vermeden barışı sağlamalıyız. Diyalogla barışı sağlamalıyız” dedi.
Geçmişten örnekler vererek konuşmasına başlayan Karamollaoğlu, ideolojilerin ortaya çıkış nedenlerini ve gelişim sürecini anlattı. Karamollaoğlu, insanların tabiatla uyum içerisinde olması gerektiğini yeni anladığını ifade ederek, “Tabiat bize bir emanettir. Hava da, su da, orman da, toprak da bize emanettir. Bütün tabii bitkiler bize emanettir. Dünya da bunu fark etti. Çünkü o kadar hunlarca kullandı ki, nefes aldığı hava ona şifa olmuyor. İnsanlar artık su bulamıyor. Ormanlar insanlar tarafından tahrip ediliyor. Hâlbuki insanların doğa ile uyumlu hareket etmesi gerekiyor. Batı çevre konusunda yeni uyandı. Müslümanlar olarak bunları idrak edemezsek diğerlerinden farkımızı anlayamayız” diye konuştu.
Karamollaoğlu, toplumda huzur isteniyorsa hakkın üstün tutulması ve zulümden uzak durulması gerektiğinin altını çizerek, şöyle devam etti: “Erbakan Hocamız bunlara öncelik vererek ‘önce ahlak ve maneviyat’ diyerek yola çıkmıştı. Bizler komşu hakkını gözetmeyi manevi değerler olarak görürüz. Komşu hakkı çok önemlidir. Çünkü Peygamber Efendimiz ‘komşusu açken tok yatan bizden değildir’ demiştir. Dinini sormuyor. Aç diyor! Bundan dolayı inancımızın gereği olarak bu manevi değerleri hâkim kılmak için gösterdiğimiz çabaya cihad diyoruz. Cihad eline kılıç alıp savaşmak değildir. Onun için bizim meseleye bakışımız çok farklıdır. Cihad, hakkı temin etmek için var gücüyle çalışmak demektir.”
Karamollaoğlu, Batı’nın İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bir daha huzursuzluğun çıkmaması adına birçok kuruluş kurduğunu hatırlatarak, 11 Eylül olaylarının ardından Batı’nın ortaya koyduğu prensiplerden vazgeçtiğine dikkat çekti. Batı’nın sapıkça bir anlayışla hareket ettiğini belirten Karamollaoğlu, “Bizim Yeni Bir Dünya’ya ihtiyacımız var. Özelliklerimizi bilmeliyiz. Gerçekleri bilerek politika belirlemeliyiz. Bu Yeni Bir Dünya’nın kurulmasında savaşa sebep vermeden barışı sağlamalıyız. Diyalogla barışı sağlamalıyız. Aramazdaki münasebetlerde çifte standart olmaması lazım. Mutlaka adalete riayet edilmeli, eşitlik olmalıdır. Sömürünün olmaması gerekiyor. İnsan haklarına riayet edilmeli! Dünyada barış istiyorsak bunun muhakkak yerine getirilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.
Aile kurumunun korunması gerektiğine vurgu yapan Karamollaoğlu, “Aile toplumun temelidir. Aile; erkekten, kadından ve çocuklardan oluşur. Eğer bu durum yok edilirse toplum mahvolur. Tüplerden insan yetiştirmeyi aklından geçirenler var. O yetiştirdiği insan olur mu, onu bilemem. Ama aile mefhumu ortadan kalkarsa toplum yok olur. Buna yönelik büyük bir çaba var. Toplumu ifsat etme konusunda da baya yol aldılar” ifadelerini kullandı.