Karamollaoğlu: Kürdistan Kelimesinden Rahatsız Olmam

Veysi Dündar- 07.06.2018

Karamollaoğlu: Kürdistan Kelimesinden Rahatsız Olmam

DİTAM (Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi) organizasyonunda Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu ?Kürt Raporu?nu açıkladı. Çözüm önerileri sundu. Çok cesur bir ortamdı. Hemen hemen konuya duyarlı her STK salonda yerini aldı. Öyle sağlam sorular geldi ki Karamollaoğlu cevaplara ?Allah yardımcım olsun? duasıyla başlamak zorunda kaldı.

Soruların bir kısmını paylaşıyorum?

İnsan Hakları Savunucusu Reha Ruhavioğlu´nun sorduğu soru sağlam bir soruydu:
?Meseleyi ?terör-kalkınma? ikileminde ele almak AK Parti´nin tipik söylemidir. Saadet bu noktada AKP´den nasıl ayrışıyor?
Siz geriye dönük suçlarla mücadele edecek misiniz?
Hangi insani hakların derhal tanınması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Statü konusunda ne yapacaksınız?
PKK ile savaşmaya devam mı edeceksiniz, başka bir planınız var mı??

Karamollaoğlu tek tek not aldı. Her soru soranı ismen muhatap alarak cevapladı. Tüm soruları kendi lisanı ve üslubuyla içten ve samimi bir şekilde cevapladı. (Bu dil siyasete hakim olması gereken bir dil. Toplantı çıkışında Nuray Mert ve Oral Çalışlar ile ortak kanaatimiz bu oldu.)

Raporu yetersiz bulanlara, ?biz en uygun olanın bu olduğunu söylüyoruz, elimizden bu geliyor? cevabını verdi.

?Üzerinde en çok durduğumuz konulardan biri Kürt meselesi. Hak ve Adalet ekseninde Kürt meselesini çözebiliriz. Bölge insanının asimilasyona maruz kalması, ekonomik olarak geri bırakılması, meseleyi büyütmüştür. Diyarbakır cezaevinde insanlığa aykırı uygulamalar, 90´lı yıllardaki faili meçhuller, Uludere katliamı bu yarayı daha da büyütmüştür.
Kobani olayları, 7 Haziran çözüm sürecinin buzdolabına kaldırılması, kaos ve çatışma ortamını artırmıştır. Bu konudaki rapor sunan ilk partiyiz.?

Bunlar yaptığı tespitler?

Karamollaoğlu´nun çözüm için söyledikleri de ana hatları ile şunlar:

?Huzurun en temel şartı hak ve adalet merkezinde bir arada yaşamaktır. Bu ülkenin her bir ferdi eşit haklara sahiptir. Zorlamanın alemi yoktur. Türk Türktür, Kürt de Kürt. Konu bu yalınlıktadır.
Kardeşlik zihniyetiyle hareket etmek elzemdir. Kimse ayrıcalıklı değildir. Aslına bakılırsa sorun, bu milleti ayrıştırmaya çalışan politikalardadır.
Tutarlı ve istikrarlı politikalar geliştirilmelidir.
Ana dilde eğitimin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
İfade özgürlüğü şiddet barınmadığı sürece özgür ifade edilmelidir. Gereği hukuk kuralları içerisinde yapılmalıdır.
Kürt meselesinde Türkiye, İran, Irak ve Suriye beraber hareket etmek zorundadır.
Rahmetli Musa Anter´in sözü beni çok etkilemiştir: ?Bize hep et ve tırnak gibiyiz diyorsunuz. Tırnak uzadıkça kesiyorsunuz.´ Bu çok önemli bir söz. Bu durumda olmamalıyız.
Çok zorlarsak, 4-5 parçaya bölünebiliriz. Parçalanmak kolaydır. Kimliğimiz, adımız olsun diye devlet kurmak istenirse, belirli bir süre sonra etkinliğiniz azalacaktır. Biz böyle bir arada daha güçlüyüz.
Birlikte yaşamayı beceremezsek bugünkü halimizi yarın ararız endişesindeyim. Ayrılmak yok olmaya götürür bizi. İç barışın sağlamasındaki ilk adım, siyasi liderlerin üsluplarını yumuşatmasıdır.
Bölünme ve parçalanmalara sebebiyet vereceğinden, özel statüye karşıyım. Kürtlerin bir devlet arayışında olması yanlıştır.
Selahattin Demirtaş´ı neden ziyaret etmiyoruz ve HDP´yi neden ittifaka almadığımız konularına gelince; kamuoyu yoklamalarında toplumun bize olan teveccühünü eksilttiğini gördük. Doğrudan doğruya matematik konusu yani.
Birgün bir Süryaniyi ya da Ermeniyi aday gösterebiliriz. Bu seçimde olmadı, inşallah ileride olur.
Biz kardeşlikten vazgeçmeyelim. Dilimizin ucundaki bir ifade olarak kalmasın. Altını dolduralım.
Bu raporun beklentileri karşılamadığını ve pek heyecan yaratmadığını görüyorum. Ama değerlendirilmesi, konuşulması, tartışılması beni çok mutlu etti. Şahsen ben çok heyecanlıyım.? 

Bölgede sevilen Diyarbakır 1. sıra adayı Haşim Haşimi ve 2. sıra adayı Bülent Kaya´nın sözleri de önemliydi: ?Onlar Kürtleri susturmak isterken, genel başkanımız ?Bu ülkenin her ferdi eşittir´ diyor.?

Karamollaoğlu´nun son sözü Altan Tan´ın ayakta alkışladığı bir cümleye dönüştü: ?Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgeye Kürdistan denmesinden rahatsızlık duymam.? Açılımsa açılımın en önemli cümlelerinden birisi de bu oldu.

Kişisel kanaatime gelince; rapor doyurucu bir rapor. Daha fazla beklenti ülke şartlarında uygun değil. Çözüm Süreci sivil toplumla yol aldı. Sivil toplumla diyalog kesilince görüşmeler akim kaldı.
Siyasilerin boyun borcu ülkede barışı sağlamaktır.
Çatışma dilinden, kibir ve nobranlıktan vazgeçilmelidir.
25 Haziran sabahı ise nasıl bir topluma uyanacağımızı tahmin etmenin zor olduğunu düşünüyorum.