Bilal Can yazzı;
Kapitalizm, kimilerine göre insan toplumunun evriminde varacağı son nokta olarak verimlilik üzerine yoğunlaşan, kimilerine göre ise adalet sistemini yok sayan, sermaye sahiplerinin yönetime egemen oldukları sistem olarak anlaşılır. Daha farklı ve ironik olarak da ”parayı veren düdüğü çalar” anlamında kullanılabilir. Uygulamada sığ kalan kapitalizm, farklı biçimlerde -ülkeden ülkeye değişkenlik gösteren bir şekilde- kendini büyüterek, geliştirerek, hala son noktasına varamamış bir sistem olarak da tanımlanabilir.
Kentlerin kapitalizm ile olan ilişkisi, özellikle sanayi alanında, tarihsel bir derinliğe inmektedir. Kentle uygarlığı özdeşleştiren ve özellikle bu birleşmeden doğan tartışmalar toplumbilimsel ve tarihsel bir çerçeve içinde incelenmelidir. “Kapitalizmin kentler üzerindeki etkisi bir neden midir, sonuç mudur!” sorusunu akla getiren, yoğun tartışmalara yol açan bu kavram üzerinden bir değerlendirme ve söylenmiş sözlerin toparlandığı bir kitap olarak karşımıza Holton’un Kentler Kapitalizm ve Uygarlık’ı çıkmaktadır.
Kent sosyolojisi, sosyolojinin alt dalı olarak kentleşme süreçlerini inceleyip kentlerin toplumla olan ilişkisi, kentlerin oluşumundaki faktörleri, kentin ortaya çıkışından günümüze evrimini ve toplumsallaşma sürecini araştırmaya gayret eden bir daldır. Sosyolojinin bir dalı olarak aile, kültür, sanayi, eğitim kurumları ile kenti bir bütün düşünerek araştırmalar yaparak toplumbilimine katkıda bulunur.
Kent Sosyolojisi Tartışmaları
Kapitalizmin gelişmesinde kentin içerdiği anlam ve barındırdığı öğeler, çağdaş batı dünyasının oluşumuna ilişkin çözümlemeler bakımından önemlidir. Son yıllarda kentleşme ve kent sosyolojisi üzerinden birçok tartışma yürütülmektedir. Bu tartışmalar, çözümlemeler yönünden farklı, fakat özde birbiriyle ilişkili beş noktada toplanır;
1. Toplum, ahlak ve siyaset felsefesi sorunlarına yönelik tartışmalar
2. Kent toplumbiliminde ”kent”in kuramsal tanımının yapılabilirliğine ilişkin tartışmalar
3. Kentsel kurum ve aktörlerin rolünü, Avrupa’nın kapitalizme geçiş sürecince nedensel öğeler olarak sayan tarih toplumbilimi ve iktisat tarihi dallarındaki tartışmalar
4. Avrupa’da ve Avrupa dışındaki ülkelerde kentsel kurumların ve kentlerin gelişmeye katkılarının karşılaştıran ve aralarındaki zıtlıkları ortaya koyan incelemeler
5. Arkeologlar, tarih öncesi çağ uzmanları, eskiçağ tarihçileri ve toplumbilimciler arasında, ”uygarlıkların” kökenlerine ve kentlerine uygarlaşma sürecindeki yerine ilişkin tartışmalar.
Batı’nın Kent Anlayışı
Kent yönetimine katılma hakkına sahip olabilmek için, erkek, özgür ve taşınmaz mal sahibi olmak gerekiyordu. İngilizce’deki ”kent” kelimesi Latince’deki ”yurttaşlık” kavramından türemiştir. Kent kavramı; kentli, kentlileşme, kentleşme gibi kavramları da kendisiyle birlikte getirdi. Ekonominin değişkenlik gösteren yapısı yüzünden, kentler, sanayileşme yarışı içine girdi ve kapitalizm sistemi ile yeni kentler ortaya çıktı. Manchester, Pittsburgh gibi endüstri kentleri bunlara örnek gösterilebilir. Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan fabrikaların kentsel alanlarda yoğunlaşmasıyla birlikte kentlerde büyük bir yığılma ve kirlilik meydana geldi.
Kapitalizm, kirli ve kalabalık şehirler kurmaya devam ediyordu. Makinelerin Dünyası isimli filme konu olacak şekilde demir yüklü, bacalarından durmaksızın kirli dumanlar yükselen ve iş çıkışı, o mekanizmanın parçaları olan insanlar, kirli elbiseleri ile evlerine dönerken bu sistemin gerekliliğini yerine getirmeye çalışıyorlardı. Parayı veren birileri vardı ve başkaları da düdük çalmak amacıyla o paralı kişilerin yanında yer edinebilmek için yarışıyorlardı. Bu yarış, kent-kır çelişkisinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Kapitalizm kent-kır ayrımını daha derinleştirerek daha önce tarımsal üretimle belirlenen bir yapının karakterini değiştirip başka bir hale soktu. Üretim merkezleri kırdan kentlere doğru kaydı ve uygarlık kavramı da 18. Yüzyılın yeni terimi olarak kentli bir anlam taşımaya başladı. İyi yaşam kentin kırsal alanlara karşı siyasal utkusuna dayanıyordu. (syf 15)
Holton’un temel tezi, uygarlık kavramı üzerinden kentlilik ve kentsel politika arasında herhangi bir bağın bulunmadığı ve kentlerin batının toplumsal ilerleme ve toplumsal iyileşme düşüncesi içindeki yeri üzerinde durmaktadır. Tezde, toplumun kentle birlikte yeniden yapılanmanın kültürel yönden iyi fakat çözümleme ve siyaset açısından yanıltıcı olduğu vurgusu yapmaktadır.
Kitap, göç, uygarlık, kapitalizm kavramları üzerinden genel bir kent kavramının çıkartılamayacağı vurgusunu yaparken bu kavramlar üzerinde yoğun ve ara ara anlaşılmaz cümleler kurması okuyucu sıkıntıya sokmakta, çok iyi çevrilemeyen cümleler yüzünden kitap hakkındaki olumlu hava kaybolmaktadır. Bilimsel kitapların çoğunda olan sorun - kolay anlaşılamama sorunu- bu kitapta da kendini gösteriyor.
Kentler Kapitalizm ve Uygarlık
R. J. Holton
İmge Kitapevi