Son günlerde art arda yaşanan olaylar, bir an durup frene basmamızı gerektiriyor. Otel faciası, kamu yönetimindeki zaafları ortaya çıkardı. Bu mesele üzerine bir ölçüde daha derinlemesine düşünmemize neden oldu. İktidar-muhalefet ilişkisi, muhalif belediye başkanları üzerinden sertleşiyor. Uluslararası alanda büyük başarılar kazanan dizi sektörü de sanatçıları ve organizatörleriyle sıkıntılı günlerden geçiyor.
Yıkıntılar içindeki Ortadoğu’da, enerjimizi birbirimizin önünü açmaya yöneltmek, siyasi aklın gereği. Bu gergin ortama inat, PKK’nın silah bırakma eşiğine geldiğini de görebiliyoruz.
Türkiye, insan gücü ve ekonomik potansiyeliyle bölgede barışı kurmada etkili olabilir. İktidarın seçimle belirlendiği, seçimle gelip gittiği bir ülke olarak bugünlere kadar gelebilmiş olmamız, önemli bir fark. Türkiye hâlâ insan kaynağıyla ve toplumuyla coğrafyasında birçok yönden öncü bir ülke ve sevilen bir toplum.
PKK meselesi ya da Kürt meselesi, bu ülkenin en dinamik güçlerini üretimden koparıp askeriyeye yöneltti. Siyaseti militaristleştirdi. Şimdi artık ülkenin ayağındaki prangalardan kurtulma zamanı. İçeride barışı sağlayan bir Türkiye daha etkili ve sonuç alıcı bir aktöre dönüşebilir. Devlet ve ordu vurgusunun yerini sivil hayat, özel sektör, üretim ve kültür vurgusu alabilir, Türkiye o tür alanlarda dünyada daha fazla sivrilebilir. Kürt meselesinin çözümü, Kürtleri de atılan her adıma ortak eder.
Devlet Bahçeli’nin dün yaptığı çağrı, dikkat çekiciydi. Sakin ve birleştirici bir dil kurmaya çaba sarf ediyor. Kolay değil 50 yıl Kürt meselesinde bir kutupta siyaset yapacaksınız sonra vizyonunuzu değiştireceksiniz. Türkiye’nin geleceğini belirleyebilecek bir barış politikasının etkili sözcüsü haline gelmek uğruna risk alacaksınız.
Her neyse, şimdi son günlerde içeride yükselen gerilimi düşürmenin bir yolunu bulmalıyız. Böyle giderse, zaten zorda olan ekonomi iyice kötüleşir. Komşularla ilişkiler de bozulabilir. Yeniden askeri yöntemler öne geçebilir.
Bir ülkenin asıl gücü insan potansiyelidir. Bunun temel ölçütlerinden biri de barışçı demokrasi, sivil hayatın enerjisi ve renkliliğidir.
Son günlerde muhalefetle iktidar geriliminde barışçı havadan uzaklaşma ve çatışmacı bir yola girme eğilimi seziliyor.
Bunun yerine siyaset sürsün ama pozitif bir dille ve enerjimizi artıracak bir hava içinde yürümeliyiz.
Bölge kargaşa içinde, biz makul durumdayız. Bunun kıymetini bilmeliyiz..