İktisatçı yazar İbrahim kahveci yazdı;
Hiçbir başarı cezasız kalmazmış... Hele de ülkemizde.
Bakın son örneğimiz marketçiler oldu. Meğerse büyük kahramanlık yapıyorlarmış ama derhal cezalarını buldular.
Aslında bunu biz demiyoruz: TÜİK söylüyor.
2016 ortalama fiyatlara göre Ekim 2021 tüketici fiyatları %108 artış göstermiş. Ama aynı dönemde üretici fiyatlarındaki artış oranı %203.
Nasıl ticaret ama...
Satın aldığın ürünün fiyatı senin satış fiyatının iki katı artış göstermiş. Ama sen buna rağmen fahiş fiyattan ceza yiyorsun.
Burası Türkiye...
***
Her nasıl oluyorsa Üretici Fiyat Artışları -ÜFE gayet iyi geliyor. Orada sorun yok.
Nitekim Ekim 2021’de ÜFE aylık %5,24 ve 12 aylıkta ise %46,31 artış göstermiş. Böylece ÜFE 12 aylık ortalama artışı %36,20 oldu.
Bu durum son 5 yılda belirgin şekilde devam ediyor. 2016 yılında 100 lira olan üretici fiyatı 12 aylık ortalamaya göre son 5 yılda 258 liraya yükseldi. Artış oranı %158
Ama aynı dönemde her ne hikmetse tüketiciler daha ucuza mal satın almışlar. 2016 yılında 100 lira ödenen tüketim malları fiyatı, 2021 Ekim ayında ancak 194 liraya çıkmış. Buradaki artış oranı ise %94
Bu sefer 12 aylık ortalamaları aldık. Çünkü zamlar buna göre yapılıyor.
Bu yılın sonunda motorlu taşıtlar vergisi, harçlar, pullar ya da kısaca vergi artışları %36,2 artacak. Böylece son 5 yılda vergi artışları %158’e varmış olacak.
İyi ama aynı dönemde maaşlar ne kadar arttı? İşte orası ÜFE yerine TÜFE’ye bağlı. Oradaki oran da %94.
Devlet sizden vergi alırken 2 alıyor ama size (emekli ve memura) maaş zammını 1 veriyor. Bunu sadece asgari ücrette biraz aşıyor, çünkü asgari ücreti ilan ediyor ama kendisi ödemiyor. Hatta oradan da artışa göre vergi alıyor.
BU HESAP KAZANDIRMIYOR
2017 yılından 2021 yılına çalışan sayısı aynı olmasına rağmen meğerse yüzde 13,7 büyüme göstermişiz. Aslında benzer büyüme verileri son yıllarda sürekli yaşanıyor.
Refaha yansımayan, işsizliği bile azaltmayan bu büyümeler nasıl oluyor?
Tek seçenek var: Nominal fiyat artışında enflasyonu düşük gösterirseniz aslında büyümemiş olmanıza rağmen kâğıt üstünde büyümüş görülürsünüz.
Bakın pandemiye rağmen büyüyen iki ülkeden biri Türkiye diyoruz ama bunun reel bir karşılığı yok. Hatta bu yıl yüzde 9 civarı büyüyeceğiz diyoruz ama bunun da reel bir karşılığı yok.
Reel olan tek bir nokta var: Enflasyonu düşük gösterdiğimizde ücretlerimiz de düşüyor. Kaybeden tam da bu dar gelirli grup oluyor.
Ülke büyüyor diye sevinirken aslında çalışanlar veya sabit gelirliler kaybediyor. Alkışladığımız büyüme aslında kaybettiğimiz gelirimizmiş.
Umarım şimdi daha iyi anlamış oluruz.
ENFLASYONDA PEYNİR HESABI
Geçen ay açıklanan enflasyon rakamı üzerine yazmıştım bu meseleyi. Ama bu ay da değişen bir şey yok. O yüzden tekrar edeceğim.
Son 1 yılda süt fiyatı %37,0 arttı.
Süte bağlı ürünlerden yoğurt fiyatı da %36,9 artış gösterdi. Hazır sütlü tatlılarda ise %41,8 artış görüldü. Kaşar peynir fiyatı da %33,6 arttı. Tulum peynir ve krem peynirde de %20,0 ve %28,0’lik fiyat artışı yaşandı.
Dikkat edecek olursanız bu ürünler hep süte bağlı ürünler.
Ama ne hikmetse enflasyon hesabında süt grubunda ağırlığı en yüksek olan BEYAZ PEYNİR fiyatı son 1 yılda sadece %6,6 artış göstermiş.
Süt ve süte bağlı ürünler yüzde 35-40 fiyat artışı yaşıyor ama beyaz peynirciler sadece yüzde 6,6 zam yapıyor.
Böylece enflasyon düşük çıkıyor. Ve hep beraber bu endekse göre pozisyon alıyor, yatırım yapıyoruz.
Ya da öylece seyrediyoruz.
Ne diyelim. Umarım bir açıklama gelir de öğreniriz.