Tarih: 08.02.2022 17:32

Kağıt kitap fiyatları ve ölçü sorunu...

Facebook Twitter Linked-in

Ömer Erdem yazdı;

Hayatta hiçbir mesele yoktur ki birbirinden bağımsız olsun. Doğada hiçbir işleyiş yoktur ki birbiri ile bağlantısız gelişsin. Ayrıntı ne kadar bütünü açıklarsa bütün de o denli ayrıntıyı açıklar. Birbirleriyle alakasızmış gibi gözüken pek çok olay sonunda aynı köke çıkar. Akıl yöntem ve içgörü marifetiyle bu bağlantıları çözmeye yarar. Söz gelimi son zamanlarda kağıt ve kitap fiyatlarındaki akıl almaz değişimler yaşanıyor. Sadece ekonomik bir gösterge midir bu? Kağıt üretimi sıfıra inen Türkiye sadece yükselen döviz değerleri sebebiyle mi böylesi büyük bir krize saplanmıştır? Yazara ödenen telif dışında neredeyse bütün girdiler ithalata dayanıyor artık. Böyle olunca da yayın dünyasının katmanları bileşik kaplar kanunu gereği olumsuz yönde etkileşim yaşıyor. Buna bir de dışarıdan alınan telif bedelini ( ki gittikçe ithalatçı karaktere bürünüyor kitap yayıncılığı) ekleyince manzara daha da kararıyor. Çözüm ne? Cevabı o kadar kolay değil. Ancak sebebin her yönden dışa açılan ‘ölçüsüzlük’ olduğu açık. Parayla kültürü alabileceğini sanmanın faturası. Sebep sonuç ilişkisinin zihniyet dünyasına bağlanışı. Ölçünün bir yaratıcı faktör olarak kaybolup gidişi.

Ölçü demişken, İbni Haldun’un Mukaddime’de yazdığına göre Hz. Ömer, binaları nasıl yapalım diye kendisine sorulduğunda ‘üç odadan fazlasının yapılmamasını ve şu kadar kattan yukarı çıkılmamasını’ tavsiye etmiştir. Burada önemli olan sayısal değerler değil bir ‘ölçü’nün konulmuş olmasıdır ve ölçü, zamana, mekana, ihtiyaçlara, tabiata ve değerlere bağlı kalarak elbette değişiklik gösterir. Değişmeyen değer ‘ölçü’ olduğu sürece orada bir kültür ve medeniyetten söz edilebileceğidir. Zaten gerek fert gerekse toplum söz konusu olduğunda onları birbirlerinden ayıran yine ölçüdür. İnsan barbarlıktan toplumlar gerilikten ölçü sahibi olmakla kurtulabilir. Ölçü ise asıl sayılarla, kanunlarla oluşan, korunan ölçü değil, ahlak, vicdan, estetik değerler, evrensel yargılar, aklın meyvesi yaratıcı yöntemler ve ideallarle oluşur. Aksi halde kanunlara uygun, kararında gözüken bir yığın barbarlık ve gerilik alır başını gider.

Nitekim geçtiğimiz hafta dini vasfı öne çıkan bir kurum İstanbul şehrinin incisi ve Abidin Dino’nun ‘fethi tamamlayan eser’ diye nitelediği Süleymaniye’nin eteğinde ‘barbar bir inşaat sesi’ (S. Karakoç) yükselterek, ölçü meselesinin nereden nereye sıçradığının aktüel karşılığı oldu. İbni Haldun’un Mukaddimesinde sayfalar tutan şehir (medine) bölümleri güya bu ‘gelenekçi, muhafazakar, islamcılar’ tarafından okunabilseydi bu barbarlık kamaları gökyüzüne kubbeciklerin arasından kara zambaklar gibi fırlamazdı. (Gerçi kamuoyu baskısıyla inşaatı dikenler bir geri adım duyurusu yaptı ama olan az şey sayılamazdı) Bu halde, çok mu aşırı yorumdur bütün bu olup bitenlerin birbiri ile irtibatlı olduğunu düşünmek?

Başka bir mesele daha var elbette, kağıt ve kitap konusuna dönersek. Türkiye nicedir vasatın yüksek egemenliğini yaşıyor her tür ölçüsüzlük içinde. Yazar ve şair bir ölçü göstergesi değil mesela çoktan. Kitabın çok basılmaya ve çok satılmaya ayarlandığı bir döngüde ona hayat veren öznenin konumu da yeniden belirleniyor. İyi bir insan düşünün. Çalışkan, ahlaklı. Ama parası yok. Mal ve mülkten beri. Etrafında kalabalık da toplanmamış. Bu insanın toplumsal değeri ne ise birinci sınıf bir şair veya yazarın eğer kitapları satmıyorsa karşılığı odur. Yaşı, cinsiyeti, mensubiyetleri ne olursa olsun, eğer kitapları satıyorsa ondan itibarlısı yoktur. Zaten, bir değeri olsaydı sayısal karşılığı da olurdu diye bakılıyor çünkü.

Hukuk, bilim, ticaret, ilim hayatı gibi pek çok alanda da geçerli söylediklerimiz. Değer misinanın ucuna balığı kandırmak için takılan yem gibi çoktan. Kültür, sanat, düşünce sahasındaki ölçüsüzlükler, bir zevk iklimi ve özgür düşünce akımının canlanaması da cabası. Şairler, yazarlar, düşünürler bir şeyi satmak, satılan bir şeyin parçası olmak için yola çıkmazlar. Ancak onların etrafını çeviren halka gittikçe satmak, şöhret gibi boğum halkaları ile daraltıldıkça daraltılıyor.

Kitap fiyatlarının daha da yükselmesi kağıt fiyatlarının akıl almaz seviyede değişmesi tıpkı İstanbul’un inanılmaz derecede yok olmasına alışılması gibi bir süre sonra kanıksanacak, özgün ve özgür düşüncenin para ve güç dışındaki ölçütleri gündem dışı kalacaktır. Eğer bir ölçü olduğu ve sadece onunla hayatta kalınabileceği orta şuurla kabul edilebilirse o zaman başka.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —