Ermenistan ve Azerbaycan arasında temmuz ayında Tovuz'da başlayan çatışmalar, bugün savaş boyutuna varmış durumdadır.
Karabağ savaşına Türkiye ile birlikte hazırlanan Azerbaycan, Karabağ'ı Türkiye'nin desteğiyle ele geçirmeyi istemektedir. Azerbaycan, Türkiye'yle beraber Karabağ'a tekrar sahip olma amacındadır.
Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan ve Ermenistan arasında devam eden savaş, Kafkasya'daki düzeni değiştirecek niteliktedir.
Karabağ savaşı, günlük bir gerilimden çıkmış bir çatışma değildir. Son savaş, Türkiye ve Azerbaycan tarafından iyi planlanmış, yıllardır hazırlığı yapılan ve stratejik amacı olan bir savaştır.
Karabağ savaşının nihai amacı, sadece Karabağ sorununu halletmek değildir. Karabağ savaşının nihai amacı, Türkiye'nin aktif desteğiyle Ermenistan'ın kendi Ermeni sorununu çözmesini sağlamaktır.
Karabağ'ın Azerbaycan'ın kontrolüne tekrar girmesinden sonra Türkiye, Kafkaslara girip yerleşmeyi ve buralarda askeri üslere sahip olmayı istemektedir.
Türkiye'nin Kafkasya'ya yerleşme hayali, hiçbir zaman bitmemiştir. Azerbaycan, Karabağ sorununu çözmek isterken, Türkiye'de Kafkas sorununu halletmeyi planlamaktadır.
Mavi Vatan'dan sonra vatan kavramıyla birlikte anılacak yer, Kafkasya'dır.
Karabağ çatışmasında şimdiye kadar oyun kurucu aktör Rusya'ydı. Türkiye, Karabağ sorununda Rusya'nın tek oyun kurucu baskın güç olmasını artık istememektedir.
Türkiye, Azerbaycan'ı kendi göbeğini kendi kesmesini destekleyerek savaş yoluyla Karabağ ve diğer tartışmalı bölgeler sorununu çözmeye teşvik etmektedir.
Azerbaycan, Türkiye'nin desteğiyle Ermenistan'la savaşa girmiş ve şimdiye kadar önemli ilerlemeler kaydetmiştir. Türkiye, Karabağ'da Azerbaycan'ı destekleyerek Rusya'ya Karadeniz'i ve Kafkasya'yı ona bırakmayacağı mesajını vermektedir.
Ermenistan Karabağ'dan çekilmedikçe ateşkesin olmayacağını ilan eden Türkiye, Azerbaycan'ın üstündeki güç konumuyla taraf olduğunu göstermiştir.
Ermenistan ve Azerbaycan arasında arabulucu AGİT Minsk Grubu'dur. Türkiye, Minsk Grubu'nun Karabağ sorununu çözemediğini ve oyalamadan başka bir işe yaramadığını söylemektedir.
Türkiye, Fransa-Amerika-Rusya üçlüsünün liderlik ettiği Minsk Grubu'nu işlevsizleştirmeye çalışmaktadır. Azerbaycan ve Ermenistan arasında tek aktörün Rusya olduğunu herkes bilmektedir.
Türkiye, Minsk Grubu'nun tasfiye edilerek Kafkasya'da Rusya ile beraber söz sahibi olmayı istemekte, Rusya'nın Suriye'de olduğu gibi bu bölgede de kendisine alan açmasını arzulamaktadır.
Türkiye'nin Kafkasya'da hegemonik güç olma arzusunu ve girişimini, Rusya olumlu karşılamamaktadır. İlginç bir şekilde Karabağ savaşında şimdiye kadar göreceli olarak pasif bir tutum izleyen Rusya'nın Türkiye'nin Kafkasya'da kendisine karşı rakip olmasına izin vermeyeceği açıktır.
Türkiye, Rusya ile Suriye, Libya, Ukrayna ve Gürcistan'da rekabet halindedir. Türkiye ve Rusya arasında çok cephede süren nüfuz ve hegemonya mücadelesi, Karabağ savaşıyla beraber Azerbaycan alanına sıçramıştır.
Karabağ savaşından sonra Türkiye, Rusya'ya karşı Suriye'de, Libya'da ve Ukrayna'da Azerbaycan kartını her an kullanmak isteyebilir.
Karabağ savaşı Azerbaycan'ın Türkiye için stratejik bir ortak ve kart olarak önemli bir işleve sahip olduğunu göstermektedir.
Türkiye ve Ermenistan, arasında ilginç bir benzerlik bulunmaktadır. Yeni hegemonik bir güç olarak ortaya çıkan Türkiye, artık Amerika ile ilişkilerine, NATO'ya ve AB'ye önem vermemektedir.
Türkiye, Amerika ve NATO'yu karşısına alma pahasına İran ve Rusya ile çok yakın ilişkiler geliştirmektedir. Ermenistan, geleneksel olarak Rusya'nın nüfuz sahasında bulunmakta ve Rusya'yla stratejik ilişkilere sahiptir.
Rusya olmadan Ermenistan'ı düşünmek imkansızdır. Günümüzde Rusya ve Ermenistan ilişkisine dair bu algının değişmekte olduğu görülmektedir.
Ermenistan, Rusya yerine Batı'ya ve Amerika'ya yönelmiş durumdadır. Ermenistan, kendisinin artık Batı'yla anılmasını istemektedir.
Amerika, Türkiye'nin kendisinden uzaklaşmasından memnun olmadığı gibi, Rusya'da Ermenistan'ın kendi kontrolü dışına çıkmasına izin vermeyecektir.
Karabağ savaşı, Türkiye ve Ermenistan'ın stratejik ilişkilerini değiştirmeye çalıştıkları ve yeni tercihlerde bulunmanın sancılarını yaşadıkları bir süreçte ortaya çıkmıştır.
Karabağ savaşı, Azerbaycan'ın sorunlarını askeri güç olarak çözme şeklinde yeni bir güvenlik konseptini benimseyerek Türkiye'ye benzemeye çalıştığını göstermektedir.
Türkiye, Suriye'ye askeri müdahalelerle yerleştiği gibi, Azerbaycan'da askeri güç kullanarak Karabağ ve diğer sorunlu yerleri kurtaracağını hesaplamaktadır.
Karabağ savaşının en önemli boyutlarından birisi Türkiye'nin yeni güvenlik doktrininin Azerbaycan tarafından örnek alınmasıdır.
Türkiye, Suriye'de, Libya'da ve Afrika'da yeni hegemonik güç olarak ortaya çıkmaktadır. Karabağ savaşı, Türkiye'nin Kafkasya'da ve Karadeniz'de yeni bir hegemonik güç olarak Rusya ile mücadele edeceğini göstermektedir.
Rusya, emperyal politikalarını uygularken yeni hegemonik güç olarak ortaya çıkan Türkiye'yi hesaplamak zorunda kalacaktır.
Rusya'yla birçok alanda rekabet edebilecek güce sahip olduğunu düşünen Türkiye, beşeri, ekonomik ve askeri kaynaklarının bu mücadele için yeterliliğinden endişe duymamaktadır.
Karabağ savaşı, Türkiye'nin Ermenistan'dan ziyade direkt Rusya'ya karşı yaptığı bir meydan okuma anlamı taşımaktadır.
Suriye ve Libya sahaları, hegemonik güçler adına yürütülen vekalet savaşlarına sahne olmaktadır. Azerbaycan, Türkiye'nin desteğiyle Karabağ savaşını sürdürmektedir.
İran, Ermenistan'ı güçlü bir şekilde desteklemektedir. İran'ın Ermenistan'ı desteklemesinden dolayı İsrail, Azerbaycan'ın arkasında durmaktadır.
İsrail, en büyük silah müşterilerinden biri olan Azerbaycan'ı desteklemekte ve Azerbaycan'a Kafkaslardaki ileri karakolu olarak bakmaktadır.
Afganistan savaşından beri Kafkaslardaki, Bosna'daki, Çeçenistan'daki çatışmalarda yer alan mobil olarak yer değiştiren cihatçı güçler, Suriye ve Libya'dan sonra Karabağ cephesinde de savaşabilirler.
Rusya, Selefi ve cihatçı dalganın Kafkaslara yayılmasından endişe duymakta ve Selefi-cihatçı güçlere müsaade edilmesini kırmızıçizgi olarak değerlendirmektedir.
Karabağ savaşını, Kafkaslarda yeni bir vekalet savaşının kapılarını açabilecek tehlikeli bir süreç olarak okuyabiliriz.
Türkiye, dostuna dost, düşmanına düşman imajı veren bir hegemonik güç olarak kendisini sunmaktadır.
Azerbaycan'la her şeyiyle ve sonuna kadar beraber olduğunu ilan eden Türkiye, kendisiyle beraber hareket güçlere güven vererek kendi etrafında bir eksen oluşturmaya çalışmaktadır.
Türkiye, İhvan-Katar-Azerbaycan'dan oluşan bir eksen oluşturmayı istemektedir. Düşman eksen olarak Türkiye, Fransa-Yunanistan-Ermenistan'ı konumlandırmış bulunmaktadır.
Türkiye'nin oluşturduğu düşman eksen sürekli yeni aktörlerle (Mısır, Güney Kıbrıs, Suudi Arabistan, BAE) genişlerken, kendi ekseni ise kolaylıkla yeni aktörleri içine alarak genişleyememektedir.
Rusya-Ermenistan ilişkilerinin soğuk olması, Azerbaycan'ın yıllardır yaptığı askeri hazırlıklarla kendisini güçlendirmesi, Putin yönetiminin Aliyev yönetimiyle kurduğu derin ekonomik ilişkiler ve çıkarlar, Azerbaycan-Türkiye ikilisini Karabağ savaşında mevcut durumda avantajlı hale getirmektedir.
Konjoktürel olarak elde edilen avantajın, stratejik bir kazanıma ve başarıya dönüşüp dönüşmeyeceğini kestirmek şimdilik zor gözükmektedir.
Yeni emperyal güç ve hakimiyet mücadelelerine sahne olan Kafkasların savaşlarla ve çatışmalarla bir yıkım sürecinin içine girdiğini kesin olarak söyleyebiliriz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.