Tarih: 27.11.2017 16:49

Kafa kesenlerin din sattığı bir dünyada kime hangi İslam´ı anlatabiliriz ki...

Facebook Twitter Linked-in

Öylesine büyük bir utanç tablosuyla karşı karşıyayız ki, sözün kifayetsiz kaldığı bir an... Geçen cuma günü IŞİD katilleri Mısır´da camiye yerleştirdikleri bombayı tam cuma namazı sırasında patlatıyor, bu da yetmiyor camiden sağ çıkarak kaçmaya çalışan sivilleri kurşun yağmuruna tutarak katlediyor, dahası ambulansları tarıyor...

Böyle bir vahşet olabilir mi?

***

İşin en yürek yakan tarafı da, bu katillerin kendilerini Müslüman olarak tanımlamaları. Yani Müslümanlar Müslümanları katlediyor. Maalesef İslam dünyası, tarihinde büyük acılar, travmalar yaşadı. Ortadoğu coğrafyasında, Endülüs´te yaşanan acılar hâlâ zihinlerimizde tazeliğini koruyor. Hz. Osman´ın şehit edilmesi, Cemel ve Sıffin savaşları, Kerbela vak´ası İslam tarihinde yaşanan büyük acılardır.

Bütün bunlar geride kaldı, ama biz yaşadığımız bu yüzyılda hâlâ İslam iddiasıyla ortaya çıkan canilerin başımıza açtığı belalarla uğraşıyoruz. Oysa İslam´ın temel mesajı dini hoşgörüyü ve toplumsal barışı sağlamanın en emin yolunun dini özgürlüklerden ve dini çoğulculuktan geçtiğini söylemektedir. Kur´an ve Hz. Peygamber´in sünneti Müslüman´ın yaratanıyla, kendisi ve çevresiyle barış içinde olması gerektiğini anlatır, şiddeti ve öfkeyi yasaklar. Ancak ne yazık ki son yıllarda şiddet ve terör, öfke ve nefret İslam coğrafyalarını esir almış durumdadır.

Bu olup bitenleri İslam´ın engin hoşgörüsü ve sosyal barış ilkeleriyle izah etmek mümkün değildir. Bilelim ki yaşanan bu vahşet görüntüleri vesilesiyle ?öteki´ni suçlayarak sorumluluktan kurtulamayız. Maalesef bu tür durumlarda şablonlarımız hep hazırdır, ?Bu IŞİD´çileri Müslüman kabul edemeyiz, zaten Amerika kurdu ve dünyanın başına bela etti.? Evet rahatlamak açısından bu bir yol, ama ne yazık ki bu teselli Müslüman kimlikli canilerin varlığını ortadan kaldırmıyor.

Artık kabul etmek zorundayız ki El-Kaide de, IŞİD de, FETÖ de, Boko Haram da İslam coğrafyalarında ortaya çıkmış terör örgütleridir. Hal böyleyken, ?Bunlar Müslümanları temsil edemez, İslam katiller üretmez? benzeri söylemlerle kendimizi kandırmanın bir anlamı yok. Elbette İslam terörü, şiddeti kesin bir dille yasaklamaktadır, bundan kimsenin kuşkusu yok. Önemli olan, kendilerini din üzerinden tanımlayan bu canilerin İslam coğrafyalarındaki beslenme kaynaklarının kurutulmasıdır.

Bilinen bir gerçek var ki, bugün terör ve şiddet üreten İslam ülkelerinin neredeyse hiçbirisinde temel hak ve özgürlükleri teminat altına alan evrensel normlarda bir hukuk ve adalet sistemi yoktur. İnsanların hak ve hukuklarının korunmadığı, fikirlerin özgürce beyan edilemediği, kadınların ve çocukların haklarının korunmadığı despotik yönetimlerde sağlıklı nesillerin yetişmesi mümkün değildir. Dolayısıyla öfke ve nefret dilinin hakim olduğu bu coğrafyalar, şiddet ve terörün en önemli beslenme kaynaklarıdır.

***

İşte tam da bu yüzden sağlıklı bir İslami bilgilenmeye şiddetle ihtiyaç vardır. Ve kesinlikle din konusunda yanlış ve saptırılmış eğitim anlayışlarının yerini, rasyonaliteye dayanan bir İslami bilgilenmeyi hayata geçirmek zorundayız. Fanatizmin sapkın kulları, İslam toplumlarında Müslümanca bir hayatın önünü perdelemeye devam ettiği sürece başımızın beladan kurtulması mümkün değildir.

Eğer IŞİD ve FETÖ örneklerinde olduğu gibi kapalı kapılar ardında oluşan saptırılmış din anlayışlarıyla yüzleşmeyi başaramazsak, İslam coğrafyalarında ölüm ve şiddet üreten yeni IŞİD´lerin, FETÖ´lerin üremesi kaçınılmaz olur. Bu konuda öncelikle yapılması gereken, İslam´ı doğru anlama ve Müslümanlığımızı sağlıklı bir bilgi eksenine oturtmak olmalıdır.

Unutmayalım, biz kabul etmesek de İslam adına kafa kesen, camilerde insanları katleden IŞİD´çilerin, dini süfli emellerine alet ederek insanlara silah çeken din pazarlayıcısı FETÖ´cülerin var olmaya devam ettiği bir dünyada kime, nasıl bir İslam anlatacağımızı ciddi bir şekilde düşünmek zorundayız.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —