Tarih: 12.02.2020 16:33

Kadınların gözünden Türkiye

Facebook Twitter Linked-in

Kamusal Politika ve Demokrasi Çalışmaları Merkezi (PODEM), “Kadınların Gözünden Türkiye: Siyaset, Ekonomi ve Toplumsal Meseleler” başlıklı bir rapor yayınladı. 12 ilde yürütülen ve 2832 kişiyi kapsayan saha araştırması ise 84 kişi ile yapılan derinlemesine mülakatlara dayanan rapor, Zeynep Güloz Bakır, Gülşah Dark Kahyaoğlu ve Rümeysa Çamdereli tarafından kaleme alındı. Beş bölümden oluşan rapor, kadınların siyaseti, gündelik hayata, toplumsal meselelere ve geleceğe dair bakışlarını bütünlüklü bir şekilde ortaya koyuyor.

Raporun saha çalışması Kasım ve Aralık 2018 ile Ocak 2019’da yapıldı. Araştırmadan sonraki dönemde Türkiye’de, insanların algılarına menfi veya müspet yönde tesir eden çok sayıda hadisenin meydana geldiğine şüphe yok. Dolayısıyla araştırma bugün yapılsa, oranlar değişebilir. Lakin yapı ve bağlam ana hatlarıyla aynı olduğundan, aradan geçen bir yıllık sürede kadınların siyasete, topluma ve dünyaya dair perspektiflerinde radikal bir değişimin olduğu da söylenemez.

GÜNDELİK HAYAT PRATİKLERİ

Kadınların siyaset hakkında genel olarak olumsuz bir kanaatleri var; siyasetteki gerginliğin ve kutuplaşmanın huzurlarını bozduğunu ve hayatlarını olumsuz etkilediğini belirtiyorlar. Kadınların bir bölümüne göre toplumsal cinsiyet rolleri, ortak yaşamın sorumluluklarının adil bir şekilde paylaşılmasını engelliyor. Bilhassa ailevi sorumlulukların paylaşımında kadınlar büyük bir haksızlığa maruz kalıyorlar. Kadınların % 40’ı eşinin ev işlerine yardım etmediğini, bütün yükü tek başına omuzlamak durumunda kaldığını söylüyor.

Keza, ekonomik olarak eşlere bağlı kalmak da kadınların rahatsız ediyor. Ekonomik bağımlılık ve ailevi faktörler, kadınların özellikle doğrudan kendileriyle ilgili konularda karar almalarını güçleştiriyor. Kadınlar, ev ya da çocuklarla alakalı kararların alınma süreçlerine daha çok katılıyor, bu kararları daha rahat alabiliyor ve uygulayabiliyor. Fakat kadınların kişisel konularda karar almaları hem daha uzun zaman alıyor hem de uygulamaları daha zor oluyor. Zorluklara karşı kadınlar, ya kararlarını zamana bırakıyor ya da ısrarcı davranıp eşlerini ikna etmeye çalışıyorlar.

Şehirleşme ve eğitime bağlı olarak, kadınların kendi hayatları üzerindeki söz hakları artıyor. Kendi kararıyla evlenen kadınların oranı % 53; ama bu oran yaş gençleştikçe artıyor. 50 yaş ve üzeri kadınların ancak % 30’u kendi tercihiyle evlenirken, bu oran 30-49 yaş aralığındaki kadınlarda % 60’a, 18-19 yaş aralığındaki kadınlarda % 70’e yükseliyor.

Çalışma alanında kadınlara yönelik birtakım önyargılar var. Buna rağmen kadınlar, kendi sorumluluk sahalarında etkin karar alıp icra edebiliyorlar. Kadınlara göre, kadınların iş hayatına daha çok girmelerinde, toplumsal düzeyde kullanılan dilin büyük bir önemi var. Kamusal aktörlerin, kanaat önderlerinin, din adamlarının vs. teşvik edici dil kullanmaları hem kadınları heveslendiriyor hem de daha az dirençle karşılaşmalarını sağlıyor. Ama kadınları eve mahkûm etmeyi dil ise kafaları karıştırıyor, cesareti kırıyor.

TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL MESELELERİ

Kadınlar siyasetle yakından ilgilenmediklerini söylüyorlar ama Türkiye’nin hem iç hem dış meseleleri hakkındaki görüşlerini açıklıkla dillendirmekten imtina etmiyorlar. Kadınlar en çok memnuniyet duyduğu iki alan var: Sağlık sistemi (% 47.7) ve belediye hizmetleri (% 40.5). En çok rahatsızlık duydukları konu ise, ekonomi; % 44’ü ekonominin kötü olduğunu, % 39’u da şimdiki durumun 5 yıl öncesine oranla daha kötüleştiğini ifade ediyor. Bununla birlikte, kadınlar, umudu da elden bırakmıyorlar. Gelecek beş yıla ilişkin görüşleri sorulduğunda ise % 40’ı ekonominin bugünden daha iyi olacağını ifade ediyorlar.

Kadınların yarısı, Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkelere nazaran daha güçlü bir ülke olduğunu düşünüyor. Suriye politikasında kadınların % 27.5’i hükümeti başarılı, % 44.2’si başarısız buluyor, % 28.4’ü ise bu konuda kararsız. Kadınların % 50.6’sı Suriyelilerin Türkiye’deki varlığından rahatsızlık duyuyor, , % 67.6’sı ise Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkının verilmesini istemiyor.  

Seçmen kimlikleri üzerinden bakıldığında, AK Partililerin % 49.1’i, CHP’lilerin % 55.1’i, HDP’lilerin % 39.5’i, MHP’lilerin % 52.2’si ve İYİ Partililerin % 58.7’si Suriyelilerin varlığından rahatsızlık duyuyor. Derinlemesine görüşmelerde, kadınların Suriyelilere daha çok güvenlikçi bir bakış açısıyla değerlendirdiği ortaya çıkıyor. Kadınlar, çocuklarının Suriyeli çocuklarla aynı okulda eğitim görmesinden ve sosyal hayatta iç içe yaşamalarından hoşnut olmadıklarını beyan ediyorlar.

Kadınlar arasında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olmakla ilgili beklentiler düşük ama üyeliğin Türkiye için “iyi” olacağını düşünenlerin sayısı yüksek. (% 56)

SÜREÇ, ANADİLDE EĞİTİM, CEMEVLERİ

Çözüm sürecinin değerlendirilmesinde katılımcılar birbirine yakın üç parçaya bölünmüş durumda. Kürt meselesinin çözümü için yeni bir sürecin başlamasını isteyenler % 34.3, buna karşı duranlar % 35.3, kararsız olanlar ise % 30.4.

Bu oranlar sürecin iki siyasi aktöründen biri olan AK Parti’de aşağı yukarı aynı çıkıyor. AK Partili kadınların % 32.2’si sürece dönülmesini savunurken, % 36’si buna karşı çıkıyor, % 31.8’si ise kararsız olduğunu beyan ediyor. Buna mukabil HDP’de güçlü bir süreç taraftarlığı var; HDP’li kadınların % 85’i süreç lehine görüş bildirirken sadece % 5’i karşıt pozisyonda duruyor. HDP’li kararsızlar ise % 10 civarında.

Kadınların % 40.9’u Kürtlerin anadillerinde devlet okullarında eğitim görmelerini kabul etmiyor, % 35.2’si de anadilde eğitimi destekliyor. Gençlerde olumlu bir duruş varken yaş ilerledikçe karşıtlık artıyor. Anadilde eğitim taraftarlarının oranı AK Parti’de % % 31.5, CHP’de % 26.8, HDP’de % 89.3, MHP’de % 17.9, İYİ Parti’de ise % 15.7 olarak çıkıyor. Karşıtlık oranlarına gelince; AK Partililerin % 43.1’i, CHP’lilerin % 41.6’sı, HDP’lilerin % 4’ü, MHP’lilerin % 5.5’i ve İYİ Partililerin % 63.8’i anadilde eğitime karşı çıkıyor.

Kadınların % 37.1’i “Cemevleri ibadethane olmalı” derken % 37.3’ü de cemevlerinin ibadethane olmaması gerektiğini savunuyor. Cemevlerine destek daha çok gençlerden geliyor, Siyasi parti düzeyinde bu fikrin savunulmasında HDP uzak ara önde çıkıyor. (% 71.2). HDP’yi sırayla CHP (% 44.2), AK Parti (% 29.3), İYİ Parti (% 27.6) ve MHP (% 22)  izliyor.

BİR ARADA YAŞAMA VE GELECEK KAYGISI

Kadınların kendilerine en uzak hissettikleri kesim Suriyeliler; onları eşcinseller, ateistler ve Ermeniler izliyor. Araştırmaya katılan kadınlar, bu kesimlere mensup bireylerin kamusal makamlarda görev yapmalarına karşı duruyorlar. Bu karşıtlık, öğretmenlikte en üst düzeye çıkıyor; onların, çocuklarının öğretmeni olmasını istemiyorlar.  

Kadınların geleceğe dair kaygılarının başında ekonomik durum geliyor. Ekonominin ardından eğitim, güvenlik ve savaş kaygısı, siyasi gidişat ve ülke istikrarı ile temel hak ve özgürlükler diğer kaygı alanlarını oluşturuyor. Burada iki önemli husus var: Biri, geleceğe dair kaygılarda,  yaş ve siyasi parti düzeyinde bir ortaklaşmanın olmasıdır. Diğeri ise, bu kaygıların azaltılmasında veya giderilmesinde siyasi dinamiklerin yeterli etki gücüne sahip olmadığı fikridir.

Araştırmadan çıkarılacak çok sayıda ders var; siyasi aktörlerin, bu araştırmadan çıkaracağı çok ders var; bahusus kadınlar ile aralarındaki güven açığı siyasetçilerin üzerinde en çok kafa yorması gereken konuların başında geliyor.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —