Diyeceksiniz ki hangi ABD Başkanı ‘kirli’ değil ki! Haklısınız. İşte bu da onlardan bir sayfa…
* Adı, George Papadopoulos... Helen asıllı.
* Papadopoulos, seçim kaybeden Trump’ın danışmanlarından ve yakın mesai arkadaşlarından biriydi. İsmi Amerikan yargısını alakadar eden birçok dosyaya karıştı.
* Papadopoulos, Twitter aracılığı ile kamuoyuna şöyle seslendi; “Biden’ın Çinlilerle olan ilişkilerinden dolayı yozlaşmış olduğunu düşünüyorsanız, Başkan Yardımcısı olarak Kıbrıs’taki yetkililerden ne koparmaya çalıştığını öğrenene kadar bekleyin!”
* Papadopoulos, Joe Biden’ın geçtiğimiz süreçte Kıbrıs’ta enerji sektöründe “kirli ilişkiler” içerisine girdiği imasında bulunuyordu.
* Papadopoulos devam etti: “Joe Biden, Kıbrıs’taki bazı enerji anlaşmalarını yasa dışı yollardan yapmaya çalışıyordu. Başkan Yardımcısı olarak adaya yaptığı tek gezi sırasında oradaki yetkililere baskı uyguluyordu!.”
* Malum, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), 2011 yılından sonra Doğu Akdeniz’deki doğal gaz yataklarını geliştirme yönünde yoğun bir çabanın içine girdi.
* GKRY, bu çabaları ABD, Fransa, İsrail ve Mısır gibi dış aktörlerin desteği ile başlattı. Bu dönem hatırlayacaksınız, ABD’de Barack H. Obama’nın başkanlık dönemiydi.
* Demokratlar adına ABD Başkanı seçilen Joe Biden, Obama döneminde Başkan Yardımcısı konumundaydı ve Kıbrıs’a önemli bir ziyaret gerçekleştiren bir siyasi aktör olarak tarihe geçti.
ÇİN’DEN ALINAN MİLYONLARCA DOLAR İDDİASI!
Joe Biden ailesiyle ilgili bir başka ilginç iddia da şudur;
* Hunter Biden… Joe Biden’ın oğlu…
* Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rossiya 1 televizyonuna bir demeç verdi ve, ‘Hunter Biden’ın Ukrayna’da petrol ve gaz sektöründe en az bir şirkete sahip olduğuna ve iyi kazanç sağladığına’ dikkat çekti. “Ben burada bir suç görmüyorum, en azından bununla ilgili bilgi sahibi değiliz. Ayrıca bu bizi hiç ilgilendirmez, bu Amerikalı ve Ukraynalıların meselesi!” cümleleri de Putin’e ait.
* Hunter Biden’ın eski ortağı olduğunu ifade eden Tony Bobulinski’in ileri sürdüğü bir iddia da esasen dikkat çekici; Çin ile iş yapan şirkete Hunter Biden tarafından CEO olarak getirildiğini ve Biden ailesi ve yabancı kurum ve kişilerle olan iş ilişkisine dair söylemleri vardı, Tony Bobulinski’in. Bobulinski, Hunter Biden’ın babasının ismini kullanarak Çin’den milyonlarca dolar aldığını savunmuştu.
* New York Post’un yayımladığı bir haberde de, Biden’ın Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde, oğlu Hunter Biden’ın Ukrayna menşeli enerji firmasıyla ilişkilerine müdahil olduğu ve bu firmayı soruşturan başsavcıyı görevden almaları için Ukrayna’ya baskı yaptığı iddia edilmişti.
* Bir son not daha; elektronik yazışmalarda, Joe Biden’in oğlu Hunter Biden’ın aylık 50 bin dolar maaşla yönetim kurulu üyesi olduğu Burisma’nın yönetim kurulunda bulunan Vadym Pozharskyi’nin Mayıs 2014’teki bir yazışmasında, Hunter Biden’a “Etkinizi, şirketimizin yararına nasıl kullanabilirsiniz?” diye sorduğu ortaya çıkmış, bu yazışma da çok konuşulmuştu.
***
“Ben Siyonist’im. Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok!” diyen ve Siyonizm’in kurucusu Theodor Herzl Ödülü takdim edilen ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’le alakalı daha kim bilir ne kirli ilişkiler ortaya çıkacak!
Hele hele de İslam dünyasına ilişkin…Takipçisiyiz…
***
Önceki yazımda hayat öyküsünü yazdım… Lisede okula giderken kalem defterden yoksun ama iradesi ve çalışkanlığı ile başarı merdivenlerini birer birer tırmanan iş insanı Erol Köstek’in hayat hikâyesi… Erol Köstek’in bir başka özelliğinden daha bahsetmek istiyorum; sosyal sorumluluk projeleri… Bakın neler anlattı, Erol Bey;
* “Bir gün ofisimde günlük işlerimi yaparken telefonum çaldı. Tanımadığım, bilmediğim gayet kibar kadife sesli bir beyefendi arıyordu. Benimle tanışmak istediğini söyledi. Buyurun istediğiniz zaman gelin bir kahvemi için dedim.”
* “Kısa süre sonra karşımda Prof. Dr. Mustafa Yüksel vardı. Kendisinin Marmara Üniversitesi Göğüs Anabilim Dalı Başkanlığı yaptığını söyledi. Bana elindeki ürünleri anlatmaya başladı. Bu ürünler şu anda Türkiye’de üretilmiyor, Almanya, Rusya ya da Çin’den geliyor dedi. ‘Bu hastalık nedir?’ dediğimde, ‘göğüs bozukluğu’ diye anlattı.”
* “Tabi beni bam telimden vurmuş oldu. Fakat o ürünü o türlü malzemelerle bugüne kadar yapmadık. Mustafa hocama bu ürünü üretmek için elimizden ne geliyorsa yapacağımız sözünü verdim. Fabrika müdürüm ve diğer çalışanlarımızla olayı tetkik ettiğimizde, ‘biz bu ürünü yaparız’ dedik ve o yönde arkadaşlarıma talimat verdim.”
* “Pektus’u yani bir tür ‘göğüs bozukluğu’ hastalığını ben Mustafa hocadan böylece öğrenmiş oldum. Bu bir kâbus. Çocuklar bu hastalık sebebiyle yeterince topluma giremiyor, havuza giremiyor. Sosyal aktiviteler yapamıyor. Mustafa hocamın ifadesiyle kalbe baskı yaptığında da ciddi bir sıkıntı meydana getiriyor. Yaşam kalitesini düşürüyor. Ki bu sağlıkta hakikaten dikkate şayan bir konu.”
* “15-20 gün içinde biz bu ürünü yaptık. Mustafa hoca ürettiğimiz ürünü gördüğünde gururlandığını ve gözlerinin yaşardığını hissettim.”
* “Birkaç gün sonra 3 kadın çıktı geldi. Ellerinde bir buket çiçek ve güzel bir tatlı ile. Onlar hasta çocukları aileleri imiş ve Pektus Derneği’ni kurmak ve yaşatmak istediklerini ifade ettiler. ‘Derneğinize beni de üye kaydeder misiniz?’ dedim. Onlardaki memnuniyeti de gördüm.”
* “Odur budur Mustafa hocama ve derneğe desteklerimizi sürdürmeye çalışıyoruz. İfadeleri o ki, bizim ürettiğimiz ürünler yurtdışından gelen ürünlerden daha güzel ve daha kaliteli oldu.”
* “Yetimin, yoksulun, fakirin saçının okşanması ve bu sürecin bende çok ayrı bir yeri oldu. Hepsine duacıyım. Şansları ve bahtları açık olsun. Demem odur ki, yetim ağlamasın, yetim sızlamasın, yetim yokluğu görmesin.”